Eski siyasetçiler fıkra anlatmayı severlerdi. Özellikle laf ebesi denilen merhum Demirel’de mesajları genelde fıkra anlatarak vermeyi tercih ederdi.
Bir gün Demirel’e ülkenin durumu hakkında ne düşündüğü sorulur…
Demirel, soruyu yönelten kişiye "Bak, sana bunu bir fıkrayla anlatayım da pazar neşesi olsun" der.
Demirel'in anlattığı hikâyenin Abdulmecit döneminde yaşanmış, Osmanlı döneminde yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir Kadı’ya ait olduğu rivayet edilir.
***
İdari makamlarda etkili ve yetkili kişilerin bulunduğu dönemlerde;
Adaletsizlik ve hukuksuzluk herkesçe duyulup yayılmaya başladığında..
Koyunları kurtların değil de çobanların yemeye başladığında..
Fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryâdı göklere çıkarcasına yükselmesine rağmen bunu da taşlardan başkası işitmediğinde;
Bu “Ananı öpen ‘Kadı’ ise, şikâyetini kime yapacaksın?” hikâyesi sıkça anlatılır olmuştur.
***
İşte günümüzde de ibret alınması gereken meşhur hikâye:
Osmanlı döneminde yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir kadı varmış.
Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş. Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek var..
Karakuşi Kadı, fırıncıya:
- "Ben bunu aldım" demiş.
Kadıya itiraz edilir mi?
Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş.
Az sonra ördeğin asıl sahibi gelmiş:
- "Hani bizim ördek?"
Fırıncı boynunu büküp:
- "Uçtu" deyince iş kavgaya dönüşmüş.
Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış... Gayrimüslim de peşinden kovalıyor.
Bir duvardan atlarken, bilmeden duvarın öteki tarafındaki hamile bir kadının üstüne düşmüş.
Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş.
Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış.
Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuşi Kadı'nın karşısına çıkarmışlar.
***
Kadı sırayla sormuş:
Ördeğin sahibi, "Bu adam ördeğimi hiç etti" diye şikâyet etmiş.
Karakuşi Kadı, fırıncıya sormuş:
- "Ne yaptın bu adamın ördeğini?
Fırıncı:
- "Uçtu" demiş.
Kadı, kara kaplı defterini açmış; "Ördeğin karşısında tayyar yazılı… Tayyar 'Uçar' anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil" diyerek, fırıncının ördek işinden beraatına karar vermiş.
***
Kadı, gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş...
Onun şikâyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: "Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla…”
Davacı: "Benim tek gözüm çıktı. Şimdi ne olacak?" diye sorunca;
Karakuşi Kadı, "Şimdi" demiş, "Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız."
Tabii gayrimüslim şikâyetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş.
***
Çocuğunu düşüren kadının kocasına da Karakuşi Kadı: "Tamam" demiş, 'Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak." Böyle olunca adam da şikâyetini anında geri almış, fırıncı bu davadan da kurtulmuş.
Kadı dönmüş Yahudi"ye: "Senin şikâyetin nedir bre?”
Yahudi bir süre düşündükten sonra ellerini açmış; "Ne diyeyim kadı efendi" demiş, "Adaletinle bin yaşa Sen, e mi!.."
Demirel bu fıkrayı anlattıktan sonra kendisini dinleyen topluluğa dönerek, bu kıssadan alınması gereken hisse, demiş: “Ananı "öpen" kadı ise, kimi kime şikayet edeceksin?.. Bugün ülkedeki durum bu! Agnadın mı?”
***
Bu kıssadan günümüzde alınması gereken hisse:
15 Temmuz 2016 FETÖ darbe teşebbüsüyle alakalı binlerce operasyon yapıldı, binlerce sorgulamalar ve tutuklamalar yapıldı… Genelde Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Teşkilatı ve Milli Eğitim Bakanlığı personeli operasyonların omurgasını teşkil ediyor… İki yıldır sorgulamalar devam ederken hala yeni operasyonlara da devam ediliyor.
Fakat ne hikmettir ki, hemen hemen sızmadığı kurum ve müessese kalmadığı görülen FETÖ’cülerin sanki sızmadığı tek yer siyaset kurumu imiş!
İki yıldır yapılan operasyonlarda hiçbir siyasetçinin ismine rastlanılmadı.
FETÖ’cüler ne kadar uyanıklarmış ki, her müesseseye sızmışlar sadece siyasi partilere sızmamışlar!
Calib-i dikkattir ki, FETÖ’cüler sadece iktidar partisine değil muhalefet partilerine de sızmamışlar!
***
Ne gariptir ki, 15 Temmuz gecesi hiçbir belediye başkanı, hiçbir milletvekili FETÖ’cülerle işbirliği yapmamış, darbe teşebbüsü şayet muvaffak olsa onlarla işbirliğinde olan etkili ve yetkili bir siyasetçi olmamış!
***
Ne gariptir ki, hala 15 Temmuz gecesi saat 23 ilâ gece 02-03’lere kadar Türkiye genelinde bazı il ve ilçe stadyumlarının ışıklarının niçin yandığı, ışıkların yanma talimatını kimlerin verdiği açıklığa kavuşturulamamıştır.
***
Darbe geçesi cami minarelerinden selaların okunmasını anlamak mümkün de, stad ışıklarının yakılmasını anlamak mümkün değil!
***
Yoksa 15 Temmuz gecesi “Mobesa kameralarının kapatılması” ve “Stad ışıklarının yakılması” talimatını verenler Kadı Karakuşi emsali siyasetçiler olduğu için mi operasyonlar siyaset kesiminden uzak tutuluyor?
***
“Nefsinin istediğini yapıp da bir de “inşallah” demek Allah’la alay etmektir. Kimi kandırıyorsun?” (Hz. Mevlana)
Vesselam…
Ahmed Çıtlakoğlu
08 Aralık 2018 / 01 Rebiul’ahir 1440