Ekonomi ve siyaset dünyası gerek Türkiye’de gerek sair ülkelerde kurulacak hükümete kilitlenmiş durumdalar…
Kirli ve sinsi emellerinin tahakkukunu Türkiye’nin idarî zaafına bağlayan başta İsrail ve sair emperyalist şer odakları kadar…
Huzurlu ve mutlu geleceklerini Türkiye’de güçlü hükümete endekslemiş dünyanın dört bir tarafında ezilen nice mazlumlar ve Müslümanlar da hükümetin kuruluşunu yakinen takip ediyorlar.
Her parti aldığı reye sevinirken içlerinde bazı “oh oldu, iyi oldu” diye bıyık altı gülmenler olsa da samimi dava ve millet sevdalısı çoğu Ak Partililer hüzünlü…
Ancak biz inançlı insanlar; irademiz dışında gelişen hadiselerin hakkımızda en hayırlısı olduğuna inanırız…
Üzülürüz, ama yeise düşmeyiz… Sebeplerini araştırır, hatalarımızı tespit ederiz!
Bela ve musibetlerin hatalarımız ve eksikliklerimizi tamamlamak için bir rahmet vesilesi olduğunu biliriz!
7 Haziran’ın verdiği mesajlar!..
Yıllardır arzu edilen partiler arası diyalog başlamış… Sert siyasî üsluplar yumuşamış, sıkılan yumruklar açılmış, tokalaşma dönemi başlamıştır.
Partilerin alması gereken mesajlar:
HDP açısından; HDP’nin barajı aşıp meclise parti olarak girmesi; HDP’yi meşru siyasetin içine çekecektir… - PKK’nın sokak eylemlerini sona erdirecektir… PKK sokak eylemlerine devam eder, HDP de buna mani olmaz ise ilk (erken veya normal) seçimlerde HDP’nin baraj altında kalması kaçınılmaz olacaktır.
CHP açısından bakıldığında; CHP eski CHP… Değişen bir şey yok.
MHP açısından bakıldığında; MHP kısmî artışa pek güvenmemeli. Her an düşebilir.
Koalisyon fırsatını iyi değerlendirmeli. Bu fırsat kaçırılırsa bir daha kolay kolay ele geçmeyebilir!
AK PARTİ açısından;
Ak Parti’nin bugünkü yapısıyla hayatını devam ettirmesi, geleceğe hükmetmesi pek mümkün görünmüyordu… Mesela Ak Parti 280-290 milletvekili çıkartmış olsaydı belki de bugün yaptığı gibi bir iç muhasebe yapamayacak veya yapma ihtiyacı hissetmeyecekti. Ak Parti; bugünün değil yarının partisidir.
258’lik netice;
- Ak Parti’nin bölünmesini önlemiştir!..
- Ak Parti içinde birikmiş 13 yıllık posaların temizlenmesine imkân tanımıştır. Böyle bir netice alınmamış olsaydı bu posaların temizlenmesi mümkün olamayacaktı!
- Ak Parti’nin hücrelerini yenileyerek, daha güçlü geleceğe yürümesine fırsat vermiştir.
Erdoğan’ın siyasî dehası!..
7 Haziran seçim neticeleri her şeyden önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasî elini her yönüyle güçlendirmiştir.
Seçim neticelerine bazıları sevinip bazıları üzülse de bir siyasetçi gözüyle baktığımızda bugünkü tablo tamamen tesadüf eseri değildir. Gerçi Müslümanın literatüründe tesadüf yok, tevafuk vardır. Lakin bu neticenin aynı zamanda ince bir siyasî dehanın ürünü olduğunu düşünüyoruz.
Siyasetçilerin, hele usta siyasetçilerin konuşmalarında verdikleri zahiri mesajlarından ziyade o konuşmaların arkasındaki gizli mesajlara dikkat etmek gerekir.
Erdoğan sadece hitabetiyle değil, konuşmalarında sergilediği ince mesajlarıyla da ender usta liderlerden biridir.
Bilenler gayet iyi biliyor… Erdoğan da Erbakan’ın yolundan gidiyor.
Ne de olsa, Recep Tayyip Erdoğan rahmetli Erbakan Hocamızın siyaset mektebinde yetişmiş, günümüz çoğu siyasetçilerinin anlamakta güçlük çektikleri ilm-i siyaseti yerinde ve zamanında kullanmayı becerebilen ender siyasetçilerdendir.
Rahmetli Erbakan Hocamız yapacağı hamleleri çok iyi gizleyebilen bir siyasetçi idi. Önemli projelerini son safhaya gelmeden en yakınındakilere dahi açıklamazdı. Adeta “sırlarımı sakalım bilse onları keserdim” diyen devlet adamı siyasetini düstur edinmişti…
Mesela rahmetli Hocamızın “bunlar çoluk çocuk, bunlar Amerikan hayranı, bunlar sınıftan kaçıp top oynamaya giden haylaz çocuklar…” gibi ifadelerle Ak Parti ekibini ret etmesi de ince siyasetin bir gereği idi!
İktidarının ilk iki döneminde “İmam-Hatip Okulları, Kur’an Kursları ve başörtüsü” gibi mes’eleleri hiç gündeme taşımayan Sayın Erdoğan, iktidarın son yıllarında açıkça “Dindar gençlik” yetiştirmekten bahsetmeye başlamıştı…
Ak Parti iktidarının ilk dönemlerinde çoğu kamuoyunun hassas olduğu kelimeler hiç kullanılmadan, maddi hizmetler ön plana çıkartılarak bugünlere gelindi.
Son 4-5 yıldır manevi ifadeler ve hizmetler ön plana çıktı: Yaz Kur’an Kurslarında yaş sınırlamasının kalkması, okullarda Osmanlıca, Kur’an ve Siyer derslerinin okutulmaya başlanması, başörtüsü mes’elesinin problem olmaktan çıkarılması, İmam-Hatip Liselerinde katsayı adaletsizliğinin kaldırılması v.s…
Sayın Erdoğan, ince dehasını 7 Haziran seçimlerinde de göstermiştir!..
Erdoğan’ın seçim öncesi sert üslubunu ve “400 milletvekili verin Başkanlık sistemine geçelim” gibi sözlerini yersiz ve zamansız bulup eleştirenlere hatırlatmak isteriz ki; Erdoğan amatör ve acemi bir siyasetçi değil, gerçekten usta ve uzman bir siyasetçidir… Danışmanlarının bazen yanlış ve eksiz bilgilendirmeleri sebebiyle veya beşer olmanın tabii neticesi bazı karar ve uygulamalarında yanılmalar olsa da kullandığı kelimeleri genelde seçerek ve bilerek kullanır… Kamuoyunun bilmediği geniş istihbarat ve anket bilgilerine sahiptir.
Sayın Erdoğan’ın seçimlerdeki ince dehasının yorumuna girmeden, ince siyaseti anlayabilmek için rahmetli Erbakan Hocamızın ince zekâsını hatırlatmakla yetinelim…
İşte; basit bir misal:
Yıl: 1994-1995…Refah Partisinin yükselişinin önlenemediği dönem…
1994 Mahalli Seçimlerinde %19 üzerinde rey alınarak İstanbul ve Ankara belediye başkanlıklarının kazanıldığı, 24 Aralık 1995 Genel Seçimlerinde % 21’den fazla rey ve 158 milletvekiliyle birinci parti olunduğu dönem…
1995 genel seçimleri öncesi Erbakan Hoca Kanal 7’de Ali BULAÇ’ın misafiri;
Hoca: “Biz iktidara gelince tir tir titreyecekler!” diyor.
Bulaç: “Hocam, sizin iktidarınızda millet niçin titreyecek?” diye soruyor.
Ve Erbakan Hoca, sözlerini tevil ediyor ve tatmin edici bir izahta bulunuyor…
O an, televizyon başında bizler de diyoruz ki: “Hoca sürçü lisan bir ifade kullandı. Akıllı bir soru ile Hoca sözlerine açıklık getirdi ve yanlış anlaşılmaya fırsat verilmedi.”
Ne gariptir ki, bir gün sonra, başka bir TV kanalında Hoca aynı (biz iktidara gelince tir tir titreyecekler) ifadelerini tekrar etmesin mi?
İşte o zaman, bizler de kanaat getirdik ki, millettin büyük bir teveccühüne rağmen tek başına iktidara gelinirse büyük sıkıntıların yaşanacağı düşünülüyor… Millete bize rey vermeyin de denilemiyor, ama rey vermeye hazır bazı kesime korku salarak rey vermesinin önü kesiliyor!
Yıllar sonra Mısır’da Mursi’nin yüksek bir oy oranıyla seçilmesini ve sonrasında yapılan darbe ve Müslümanlara yapılan zulümleri görünce rahmetli Erbakan Hocamızın ferasetini ve siyasî dehasını daha iyi anlıyoruz.
Arife tarif gerekmez…
Sabır ve metanet!
Erdoğan’a güvenmeye ve desteğe devam… Erdoğan’da problem yok!
Problem; etrafı sarmaşık gibi sarmış kraldan fazla kral geçinenlerde!
Bu tasfiye döneminde onların da temizleneceğine inanıyoruz!
“Üzülme! Davanın sahibi Hak’tır. Hak olan davada zafer muhakkaktır."(NFK)
“Ben kesinlikle inanıyorum ki önümüzdeki yıllarda bütün dünyada en gür sada hakkın ve hakka inananların olacaktır”. (Necmeddin Erbakan)
Vesselam…
13 Haziran 2015 / 26 Şaban 1436