Geçtiğimiz günlerde Çay TV'de yayınlanan Perspektif programında konuşan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın konuşmalarına Rize HMP il başkanı Zeki Mayi'den tepki geldi. Bakan Yazıcı'nın kaçak çay açıklamalarına tepki gösteren Mayi AKP İktidarının Rize'yi yüz üstü bıraktığını söyledi.
İŞTE ZEKİ MAYİ'NİN O AÇIKLAMALARI
İlimizin yerel TV kanallarından, ÇAY TV’de ki Perspektif isimli programa konuk olan AKP Rize Milletvekili, Gümrük ve Ticaret Bakanı sayın H.Yazıcı, 10 yıllık AKP iktidarlarının sonucunda kendisinden, kaçak çayın önlenmesi ile ilgili kalıcı çözümler bekleyen Rize kamuoyunu yine yüz üstü bırakmış ve ayrıca, konu ile ilgili olarak bilgi kirliliği yaratmıştır. Üstelik sayın Bakan ve diğer AKP Rize Milletvekilleri, partileri tarafından yeniden yazılan ve bir çok kez revizyon geçirdikten sonra, 2012 yılında yürürlüğe giren Yeni Türk Ticaret Kanunu içerisinde; çay, fındık, pamuk ve benzeri tarım ürünleri ile ilgili hiçbir yasal düzenlemeye yer vermeyi düşünmedikleri gibi, doğu ve güney doğu bölgelerimizde faaliyet gösteren 60 adet çay harmanlama ve paketleme fabrikasının (ki böyle bir sektör Rize’de yoktur) işletme ruhsatı almasına müsaade edebilmişlerdir !
Sayın Bakan açıklamalarında; kaçakta olsa çayın bir meta (ticaret malı) olduğunu, yargı sürecinin beklenmesi gerektiğini ve sonuçta imhasına Maliye Bakanlığının “haklı olarak” karşı çıktığını ifade etmiş ve Bakanlığı tarafından bulunan çözümün ise kaçak çayların “ihraç amaçlı satışı” ile birlikte Kızılay ve Valiliklerde ki yardımlaşma kurumlarına göndermek olduğunu ifade etmiştir. Anlaşılan, yine kendi fikri olan “kaçak çayları ÇAYKUR’a vermenin” ne kadar büyük bir hata olduğunu ancak idrak edebilmiş.
Fakat gelin görün ki bu kez bulduğu çözüm ise başlı başına bir sorun yumağı. Sayın Bakan’ı dinlerken aklımıza şu soru takılıyor : H.Yazıcı’nın kendi Bakanlığına ait mevzuatı bilmemesi mümkün müdür ? Örneğin ; Gümrük ve Ticaret Bakanlığı yakalanan emtialardan ; akaryakıtı, tıbbi ve narkotik ürünleri, alkol ve alkollü ürünleri ve benzeri gibi kaçak ürünler için yargı sürecini değerlendiriyor ? Bakınız değerli Rizeliler, az önce örnek olarak verdiğim ürünler ve benzerleri hakkında, 27/5/2007 tarihli ve 26534 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmış ve halen yürürlükte olan Kaçak Petrolün Tespit Ve Tasfiyesine Dair Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20.Maddesi’nin son cümlesi şu şekilde biter : “Tasfiye kararlarında mal sahibi lehine dahil olmak üzere hiçbir şekilde teminatla iade hükmü uygulanmaz.” denirken ayrıca, 11.01.2012 Akaryakıt Kaçakçılığıyla Mücadele Eylem Planı 2011 Yılı Değerlendirme Toplantısı’nda Sayın Bakan H.YAZICI bizzat, kaçak akaryakıt ile ilgili olarak şu öneride bulunmuştur : “Mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçen sürede kaçak akaryakıt olayına karışan bayinin, faaliyetlerine devam etmesine engel olmak amacıyla faaliyetin askıya alma müessesinin eklenmesi gerekir” demiştir. Yani Gümrük Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı açısından çay gibi bir emtia olan akaryakıtın, mal sahibine iade edilmesinin önüne bir çok yasal engel çıkaran AKP, kaçak çay’ın kaçakçısına iadesi söz konu olduğunda her ne hikmetse demokratik kriterleri bahane etmektedir !
Diğer taraftan kaçak çayın “ihraç amaçlı satışında” varsayalım ki, bu koşulla TASİŞ’in ihalesine girip kaçak çayı alan kişi yada kurum, kaçak çayı ihraç edemedi ne olacak ? Çünkü kaçak çay dediğimiz ürün, genel olarak uluslar arası piyasa değeri hem gıda standartları hemde kalite açısından düşük olan bir üründür. Yine Gümrük ve Ticaret Bakanlığının ilgili mevzuatlarına bakalım ve TASİŞ’in 10.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren Tasfiye Rehberi’nin “5.1. Yeniden İhraç Amaçlı Satış” isimli alt başlığına bakalım. Ne diyor burada özetle ; “en fazla 2 kez ihraç amaçlı satışa sunulan bir ürün, ihraç edilememişse kısıtlamaya tabi olanlar (ki çay bu kapsamdadır) eşyanın özelliğine göre diğer usullerle tasfiye edilir” deniyor. Yani normal yolla ihaleye tabi olur ve iç piyasa satılır.
AKP laf cambazlığında mahir olduğu için, AKP’li yetkililerin sözlerini iyi irdelemek gerekir. Diyelim ki ihraç amaçlı satış sonucu kaçak çay, Türkiye’de ki bir serbest bölgeden ihraç edildi. Peki bunun Türk çay sektörüne yararı mı var zararı mı? Öncelikle bu ihraç edilen kaçak çayın artık meşei Türkiye oluyor bu bir. İkincisi, yeniden ihraç amaçlı bu satışlarda serbest bölgeye götürülen kaçak çaylar örneğin; harmanlama ve paketleme gibi “tekrar işleme tabi tutulabiliyor” Böylece Türk meşei ile ihraç edilen bu çaylar, Türk çaylarının sahip olduğu damak tadında olmadıkları için, dış pazarlarda gerçek Türk çayının karşısına ayrı bir rakip olarakta çıkmaktadırlar. Birde bu kaçak çayları ihraç amacıyla satın alanlar, KDV iadesi talebinde bulunma hakkına sahipler, yani ihracat teşviki alıyorlar.
Gerçi Sayın Bakan H.Yazıcı, 2011 yılında da kendi Bakanlığının mevzuatına hakim olmadığını göstermiş, AKP iktidarında yolcu beraberinde getirilen çay miktarının 2 Kg’dan 1 Kg’a düşürüldüğünü söylemiştir. Halbuki AKP döneminde tam tersi bir olay yaşanmış ve 5.2.2003 gün ve 23955 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan Gümrük vergilerinden muafiyet ve istisna tanınacak haller hakkındaki 2000/53 sayılı kararın 36. maddesi uyarınca, bir yolcu tarafından ancak 500 gr. çay getirebilirken bu 1 Kg’a çıkarılmıştı. Diğer taraftan, yolcu beraberi haricinde Türkiye’ye gelen veya Türkiye’den giden yolcular ile transit yolculara, diplomatik muafiyetten yararlananlara, yabancı basın yayın organlarının yabancı uyruklu mensuplarına, İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı’ndan transit geçen gemilere, yat limanlarına gelip giden veya kışlayan yat ve tekne sahiplerine, “Gümrük Müsteşarlığınca belirlenecek diğer kişilere” satış yapmak üzere açılmış, halk arasında “free-shop” olarakta bilinen “Gümrük Hattı Dışı Eşya Satış Mağazalarında” satış tarihinde yürürlükte bulunan gümrük mevzuatına göre gümrük vergilerini ödenmeksizin, belirlenen limit ve miktarlar dahilinde emtia alma hakkı vardır ki, bu çay için gelen yolcuda kişi başına 1 Kg, giden yolcularda ise kişi başına 3 kg olarak uygulanmaktadır. Her nedense sayın Bakan bu konuya hiç değinmemektedir. Bu free-shop’ların Mayıs 2011 itibariyle yıllık cirosu 1.8 Milyar TL’ye ulaştığını basından okumaktayız. Bu free-shop’larda yıllık ne kadar kaçak çay satılmaktadır ? Ve ne kadarı yurt içerisine girmektedir ? Bakınız, Gümrük Teftiş Kurulu tarafından yapılan incelemelerde; Günübirlik giriş-çıkışlarda vize olmaması ve çıkış harcı ödenmemesi nedeniyle Türkiye’ye giriş çıkış yapan Bulgarlar’la anlaşan kaçakçılık çetelerinin, bu kişiler adına free shoplarda satılmış görünen içki ve sigarayı İstanbul başta olmak üzere tatil yörelerine sevk ettikleri belirlenmiştir. Diğer taraftan İran, Irak, Nahçıvan, Bulgaristan gibi ülkelerden çok sayıda araç, yurda giriş ve çıkış yapmaktadır. Örneğin, Gürbulak’tan da, her gün 2 bin kişi İran’a gidip gelmektedir. Bu 2 bin kişi beraberinde 6 bin karton sigara ile dönmektedirler. Bu sistemle sadece Habur ve Gürbulak’tan Türkiye’ye yılda yaklaşık 50 milyon paket sigara sokulmaktadır.
Ayrıca sayın Bakan H.YAZICI’nın onayı ve 14/04/2010 tarihli ve 2010/339 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan "İthalatta Kota ve Tarife Kontenjanı İdaresi Hakkında Karar” çerçevesinde çay ithalatında %145 olarak uygulanan gümrük vergisi, Avrupa Birliği Menşeli 200 Ton siyah çayın ithalatını kolaylaştırmak amacıyla %45’e düşürülmüş ve 2010 yılında bu ithalat gerçekleştirilmişti. O zamanda sormuştuk kendisine, Rize’ye ve çay üreticilerine böylemi hizmete diyorsunuz ?
Değerli Rizeliler, AKP on yıllık iktidarı süresince yukarıda sizlere izah etmeye çalıştığım politikalar sonucunda, çay başta olmak üzere tüm tarımsal üretimin gerilemesine neden olmuştur. Öyle ki, süt ve et üretimi amacıyla besicilik yapan üreticiler hayvanlarına yedirecek saman dahi bulmaz hale gelmiş ve yurt dışından saman ithal edilmesini talep etmişlerdir. Takdir, siz değerli halkımızındır.
ZEKİ MAYİ
MHP RİZE İL BAŞKANI