Erdoğan, yaptığı açıklamada, bu yıl 20 Mayıs’ta başlayan yaş çay alım kampanyasında ÇAYKUR ve özel sektörün birinci ve ikinci sürgün kampanyasında toplam 880 bin ton civarında yaş çay alımı gerçekleştirdiğini belirtti.
Geçen yıl birinci sürgünde 400 bin tonun altında hasat yapıldığını, böylece bu yıl birinci sürgünde rekoltenin yüzde 15 civarında arttığını ifade eden Erdoğan, geçen yıl ikinci sürgünde ise hemen hemen bu yılki kadar yaş çay hasadı yapıldığını söyledi.
Sona yaklaşılan üçüncü sürgün döneminde ise geçen yıla oranla yüzde 15′in üzerinde rekolte kaybı olacağını tahmin ettiklerini dile getiren Erdoğan, ”Sezon toplamında ise rekoltenin geçen yıla göre yüzde 10 civarında azalacağını tahmin ediyorum. Geçen yıl randıman 19,5 civarında idi. Bu yıl ise randıman 17 civarında gerçekleşiyor. Bu da kuru çay rekoltesinin yüzde 12,5 civarında düşük olması anlamına geliyor. Rekolte kaybı ile randıman kaybını birleştirdiğimizde bu yıl geçen yıla göre yüzde 20 civarında bir ürün kaybımız olacağını sanıyorum” dedi.
Geçen yıl 240 bin ton civarında kuru çay üretildiğini, bu yıl ise en fazla 210 bin ton kuru çay üretilebileceğini vurgulayan Erdoğan, ”Yani ürettiğimiz çay iç pazarımıza yetmeyecek. Bu da ününün değerleneceği anlamına gelir. Sanıyorum gelecek yıl yaş çay ve kuru çay, kalite ve para olarak bu yıldan daha fazla değerlerde olacak” diye konuştu.
Verim kaybının nedenlerinin hava şartları, kullanılan gübre, çayın hasat ve işleme teknolojisi gibi nedenler olduğunu anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
”Bunların hepsi birleştirildiğinde randımanı etkiler. İşleme teknolojisi olarak dünyada en üst seviyedeyiz. Yaş çayın tarladaki doğallığı açısından da en öndeyiz, ama yaş çayı biçerken, taşırken, yani davranışta sınıfta kalıyoruz. Bu durum sektörün karlılığını da aşağıya çekiyor. Yaş çay, birinci sürgündeki ilk 25 günde ÇAYKUR ve özel sektör tarafından yoğun olarak alındı.
Ancak bu yoğunluk nedeniyle yaş çayın bir bölümü tarlada yandı. Kimi fabrikalarda da çok fazla çay olduğu için yeterli olarak işlenemedi. İşlemedeki bu hatalardan dolayı da ancak orta kalite yakalanabildi. Son sürgünde ise yaş çay bölgede kademeli olarak geldi. Bunun sonucunda da fabrikalarda da yaş çay rahat bir şekilde işlenebildi.”
En kaliteli çayın genellikle ilk sürgünde üretildiğini vurgulayan Erdoğan, ”Ancak bu yıl yaşanan yoğunluktan dolayı birinci sürgünün kalitesi biraz düştü. Son sürgünde ise fabrikalar yaş çayı rahat bir şekilde işliyor. Bu nedenle birinci sürgün ile üçüncü sürgünün kalitesi birbirine yakın olacaktır. Bu yıl üçüncü sürgündeki çayın kalitesi geçen yıllara göre değerlendirildiğinde çok daha kaliteli olacak” diye konuştu.
”Kaliteye önem verilmesi gerekiyor”
Mehmet Erdoğan, üreticiden kaliteli ürün istenebilmesi için alınterinin karşılığının verilmesi gerektiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
”Bu bakımdan baktığımızda ÇAYKUR, kaliteli çay istemekte sonuna kadar haklı. Özel sektör bu konuda biraz sınıfta kaldı. Elbette ki hiçbir özel sektör firması vatandaşın parasını geciktirmek istemez. Ama alacaklarını alamaması gibi nedenlerden dolayı ödemesini de yapamaz duruma geliyor. Üreticiye borcunu ödeyemeyince de özel sektörün vatandaş nezdinde kredisi düşük oluyor. Ancak sektörün geleceği ve kaliteli çay üretilmesi için bir düzenleme yapılması gerekiyor. ÇAYKUR kalite konusunda sıkı kurallar uyguladığı zaman üretici ‘nasılsa özel sektöre veririm’ diye düşünüyor. Bu ikilemi ortadan kaldırmak lazım.
Çünkü bu durum sektörün tamamına zarar veriyor. Bu nedenle gelecek yıl ÇAYKUR ile birlikte iyi bir veri çalışması yapacağız. Tarladan mutlaka kaliteli yaş çay alınması için çok sıkı disiplin uygulanması lazım. Bugün alınan yaş çaydan ne özel sektör, ne de ÇAYKUR memnun. Vatandaş bile memnun değil. Bunları ortadan kaldırıp bu çalışmayı mutlaka yapmamız gerekiyor. Aynı zamanda özel sektörün ve ÇAYKUR’un rahatlıkla ödeme yapabileceği dönemlerin düzenlenmesi lazım.”
Erdoğan, bölge genelinde 214 özel sektör yaş çay fabrikası bulunduğunu, ancak bu yıl bunlardan 120 civarındaki bölümünün yaş çay alımı yaptığını sözlerine ekledi.