Türk ordusu DAEŞ ve Suriye'nin kuzeyindeki terör örgütü PKK'nın uzantısı PYD hedeflerini vurmaya devam ederken, operasyonda son iki haftada bazı önemli değişiklikler yaşandı. Anadolu Ajansı'nın haberine göre, daha önce hava harekatlarına katılan Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait uçaklar, son dönemde bu harekatlara katılmamaya başladı.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin rutin Fırat Kalkanı Harekâtı bilgilendirmesinde bu durum "Hava Kuvvetlerimize ait uçaklar tarafından hava harekatı icra edilmemiş, ani çıkacak hedeflere yönelik olarak 'yerde bekler' uçak görevlendirilmiştir" ifadeleriyle aktarıldı.
Savaş uçakları, son olarak operasyonun 61. gününde uçtu. Jetler, Cubban'ın güneyi ve Burj'daki dört hedefe düzenledikleri saldırılarda, savunma mevzisi olarak kullanılan dört bina ile DAEŞ üyesi 11 teröristi vurdu.
Türk jetlerinin operasyonun 58. gününde PYD hedeflerini vurması ise, asıl değişikliğe neden olan unsur. Savaş uçakları PYD'ye ait 18 hedefi bombaladı, terör örgütü tarafından karargah, mevzi, silah deposu olarak kullanılan binalar imha edilirken, en az 160 terörist vuruldu.
Anadolu Ajansı'na göre, PYD'yi vuran saldırı Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı uçakların sonraki görevlerini etkiledi.
AĞAR: SURİYE HAVA SAVUNMA SİSTEMİ TÜRK UÇAKLARINA KİLİTLENDİ
Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, "Batı dünyası DAEŞ'i gerekçe göstererek YPG'yi aparat olarak kullanıyor" diyor. PYD'nin Batı dünyası tarafından kollandığını ve donatıldığını belirten Ağar, şunları söyledi:
"Türkiye'nin 160-200 PKK'lıyı etkisiz hale getirmesi aslında çok önemli bir cevaptı. Bundan rahatsız olan sadece ABD değil, aynı zamanda Suriye merkezi hükümeti de bir şekilde rahatsız oldu ve bizim uçaklarımıza kilitlenmeye başladılar.
Suriye'den hava savunma sistemleriyle bizim uçaklarımıza kilitlenmeye başladıktan sonra uçaklarımız uçmamaya başladı. Yeni bir kriz istemedi Türkiye. Bana kalırsa bu noktada da doğru yaptı. Türkiye'nin yeniden konjonktürün yerine oturmasını beklediğini düşünüyorum. Bununla ilgili mutlaka görüşmeler yapılıyor.
Birileri PKK'lıların öldürülmesinden çok fazlasıyla rahatsız oldu. Suriye karasalındaki hava savunma sistemleri Türk jetlerine kilitlenmeye başladı, o harekatın ardından. Ondan sonra Türkiye uçaklarını sokmamaya başladı."
YARAR: OBÜSLER EN KOLAY VE AZ RİSKLİ YÖNTEM
Bir hedef değerlendirilirken en uygun atış sisteminin seçildiğini belirten güvenlik uzmanı Mete Yarar ise, sabit hedeflere çoğunlukla Fırtına obüsleri ile atış yapıldığını aktardı. Yarar'a göre, obüslerle ateş edilmesi en kolay ve az riskli yöntem.
Yarar, "Türkiye'den başka bir yere gitmeden atış yapılabilecek bir olay varken uçakları yaklaşık 30 kilometrelik derinliğe sokmanın açıkçası doğru bir kavram olduğunu hedef kıymetlendirmesi yapanlar düşünmez" diye konuştu.
Güvenlik uzmanı Yarar, şöyle devam etti:
"Havada koalisyon güçlerinin de uçakları var, eğer o yapabiliyorsa onu kullanıyoruz. Burada önemli olan hangi hedefe kimin ateş edebildiği ile ilgili bir sistem. 'Koalisyon uçakları rahatlıkla uçabiliyor, Türk uçakları uçamıyor' şeklinde bir mantaliteden kaynaklanmıyor. Bu değerlendirme şu anda çok eksik olur. Tabii ki risk var, zaten o risk olduğu için de bu riskler değerlendirildiğinde en kolay hedefi ateş altına alacak silah sistemi seçiliyor. Bence Hava Kuvvetleri'nin seçilmemesindeki en önemli sebeplerden bir tanesi, risk faktörlerini değerlendirerek en kolay hedefi ateş altına alabilecek ve en risksiz silah sistemi seçiliyor. Bu durum da bütün silahlı kuvvetlerin düşünce mantığında çok doğru bir mantıktır."
HAVA KORGENERAL KARAKUŞ: RUSYA ZİYARETİYLE SIKINTI AŞILDI
Emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş, Rusya'nın Suriye'ye yerleştiğini hatırlatıyor ve PKK'lıların öldürülmesinin Batılı ülkeleri rahatsız etmiş olabileceğini dile getiriyor.
Jetlerin hava harekatlarına katılmasının önündeki engelin kalktığını savunan Karakuş, "Genelkurmay Başkanı'nın Rusya'ya gidişi döneminde aşıldı" diyor.
Türkiye Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Rus mevkidaşının davetlisi olarak 1 Kasım'da Rusya'ya gitmişti. Orgeneral Akar'ın, Rusya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Valery Gerasimov ile görüşmesinde, askeri iş birliği konuları ile bölgesel konuların değerlendirildiği açıklanmıştı.