TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu, Refahyol koalisyonunun RP’yi Adalet Bakanı Şevket Kazan’ı dinledi. Açıklamalarıyla döneme ait itiraflarda bulunan Kazan, 6 yıl önce de yazdığı kitapta günah çıkartmıştı.
Kazan yazdığı kitabında ilginç ayrıntılara yer vermiş ve 5 kişiyi Refah Partisi'ne zarar vermekle suçlamıştı.
Refahyol’un Adalet Bakanı Şevket Kazan, 2006'da yani olaylardan 10 yıl sonra özeleştirilerde bulundu ve 28 Şubat sürecinde hükümetine ve partisine yönelik suçlamaların büyük bölümünü "Bizim devirdiğimiz çamlar" diyerek kabul etti.
Şevket Kazan, RP’nin kapatılmasına neden olan isimleri de açık açık partiye ve hükümete zarar vermekle suçladı. İlk sırada Şevki Yılmaz’a yer veren Kazan, kitabında bu isimleri ve "devirdikleri çamları" kitabında şöyle anlattı:
"- Şevki Yılmaz, gençliğinde de ele avuca sığmaz bir dava aşığıydı. Kendisine olan sevgim, babasına olan hürmetimle birleşince adeta Şevki Yılmaz’ın hamiliğine soyundum. 1974 yılında yüksek tahsil için Ankara’ya gelmişti. Adalet Bakanlığı özel kaleminde kendisine bir görev verdim. Eğitimini bitirdikten sonra Diyanet İşleri Başkanlığı’nda murakıp olarak çalışmaya başladı.
12 Eylül ihtilalinden sonra Avrupa’da Milli Görüş Teşkilatında bir camide vaizlik görevi yapmakta olduğunu işittim. Sonraki yıllarda konuşmalarının övgüsü sadece Avrupa’da değil, Türkiye’de de dinlenmeye başlandı.
1994 yılı seçimlerinde Rizeliler bizden kendisini RP’den belediye başkan adayı olmasını ısrarla talep ettiler. İstek teşkilattan gelince peki denildi seçim yapıldı ve Şevki Yılmaz Rize Belediye Başkanı oldu. Şevki Yılmaz’a Rize dar geldi. Konuşma yapmaya bayılıyordu. Dinleyenler de onu dinlemeye. Kısa zamanda şöhreti bütün Türkiye’ye yayıldı. RP yöneticileri olarak bizim dikkatimizi çeken onun neler konuştuğu değil halktan gördüğü ilgiydi. Burada samimiyetle itiraf etmem gerekir ki 1995 seçimlerinde RP oylarının artışında onun konuşmalarının etkisi olmuştur.
Şevki Yılmaz milletvekili olduktan sonra bütün eski konuşmaları rantiyeci medya tarafından gündeme taşındı. Televizyon ekranlarında adını sık sık duyunca ister istemez havalara girdi. Partinin salon toplantılarında kendisini alkışlayanların, alkış derecesini ölçebilmek için salona çok defa yönetici ağabeylerinden sonra ama Erbakan Hocamızdan önce girmek gibi birtakım tavırlar sergilemeye başladı.
Şevki Yılmaz, Milli Görüş davasına çok daha uzun süre hizmet edebilir, bir ömür boyu millete siyasi yönden faydalı olabilirdi. Ama olmadı. Tam tersine RP’nin kapatma davasının gerek Anayasa Mahkemesi gerek AİHM safahatında hep onu savunmak için çaba harcadık. Kendisine isnat edilen konuşmaların delili diye ortaya çıkartılan ses bantlarının montaj olduğunu, bu yüzden delil olarak kabul edilmemesi gerektiğini, bazı konuşmalarda maksadı aştığını, bazı sözlerinin yanlış anlaşıldığını hep savunduk, durduk. Savunduk ama para etmedi.