Ünlü İş Adamı Sedat Peker, Meydan Gazetesi yazarlarından Ömer Şahin'in şahsını konu edinen köşe yazısına cevap verdi. Ömer Şahin'in "AK Parti’nin düşmanlarına ve rakiplerine karşı genelde müttefik birlikteliklerine başvurduğu, ancak işi bittiğinde ise müttefiklik yaptığı bu grupları ve cemaatleri tasfiye eder" sözlerine karşılık Peker, "Ben AK Parti’nin delegesi, üyesi, milletvekili değilim, oy vereni olmanın haricinde hiçbir şeyi değilim. Yani AK Parti için oy veren %50'lik kesimdeki halktan birisiyim (Kısacası yolda gördüğünüz her iki kişiden bir tanesiyim.).Onlarda benim için ülkeye büyük hizmetleri geçmiş bir siyasi partidir (Ancak sonucunda benim ekmeğimi suyumu veren patronum olmadıkları gibi annem ve babamda değiller.) Bu sebeple AK Parti’nin benimle arasına mesafe koymasına bir ihtiyacı yoktur. Çünkü bizim aramıza mesafe koyulacak kadar herhangi bir yakınlığımız yoktur." dedi.
İşte Peker'in Şahin'e cevap verdiği o açıklaması:
Kıymetli Dostlarım,
paralel yapıya ait olan "meydan gazetesi’"nin yazarlarından Ömer Şahin Bey, 11 Aralık Cuma günü köşesinde bir yazı kaleme almış. Yazısında şahsımla ilgili de enteresan tespitler yaptığı içinde bu cevabı verme mecburiyetinde kaldım.
Ömer Şahin Bey'in yazısında özetle; ‘’AK Parti’nin düşmanlarına ve rakiplerine karşı genelde müttefik birlikteliklerine başvurduğu, ancak işi bittiğinde ise müttefiklik yaptığı bu grupları ve cemaatleri tasfiye ettiğini belirtmiş. İddiasına örnek olarak da daha önce cemaatin (paralel yapının) başına gelenleri göstermiş.
Yazısında AK Parti’nin cemaat (paralel yapı) kadrolarından boşalan yerleri doldurmak için diğer tarikatlardan ve gruplardan kadro anlamında destek gördüğünü, ancak bazı yerlerde aldığı desteğin aşırıya kaçması neticesinde devletle, AK Parti’nin destek gördüğü tarikatların ve grupların kadroları arasında çekişme yaşandığını da yazısında özellikle belirtmiş (Önümüzdeki günlerde bu kadroların da budama geçireceğini de yazısına eklemiş.).Yazara göre artık Osmanlı Ocakları’na ihtiyacı kalmadığı için AK Parti onların da üstünü çizmiş.
Ömer Şahin Bey,yazısının üçüncü bölümünde ise benim mitinglerimde topladığım kalabalıkların, muhalefet partileri tarafından bile toplanılmasının zor olduğunu belirterek, toplumda şahsımın bir karşılığı olduğu saptamasını yapmıştır. Fakat tarihini bilmemekle beraber AK Parti’nin benimle de arasına mesafe koyacağını, çünkü seçimler yapıldığı için artık AK Parti’nin şahsıma da ihtiyacı kalmadığı düşüncesine yazısında yer vermiştir.
Kıymetli Dostlarım, ben Ömer Şahin Bey’in yazısının iyi niyetle yazılmış bir uyarı yazısı görüntüsünün altında aslında başka niyetler taşıdığı düşüncesindeyim. Ancak yine de kendisine teşekkür ederek şunları söylemek isterim: Ben TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’nin bir vatandaşı olarak ülkemin, 1402 yılında Timur’la yapılan "Ankara Savaşı"ndan sonra sürüklendiği "Fetret Devri"ne benzer bir döneme girmesi için kurulan oyunu görmüş ve bu oyunu bozmak için akrabalarını ve sevenlerini oy verme konusunda yönlendirmeye gayret etmiş bir insanım (Sergilediğim tavırdan dolayı o anda gurur duyuyordum. Şükürler olsun ki şu anda gurur duyuyorum. Seçim esnasında söylediğim tüm sözlerimin halen daha arkasındayım.).
Ancak ben AK Parti’nin delegesi, üyesi, milletvekili değilim, oy vereni olmanın haricinde hiçbir şeyi değilim. Yani AK Parti için oy veren %50'lik kesimdeki halktan birisiyim (Kısacası yolda gördüğünüz her iki kişiden bir tanesiyim.).Onlarda benim için ülkeye büyük hizmetleri geçmiş bir siyasi partidir (Ancak sonucunda benim ekmeğimi suyumu veren patronum olmadıkları gibi annem ve babamda değiller.).
Bu sebeple AK Parti’nin benimle arasına mesafe koymasına bir ihtiyacı yoktur. Çünkü bizim aramıza mesafe koyulacak kadar herhangi bir yakınlığımız yoktur. Ömer Şahin Bey, ancak yazınızın başında söylediğiniz gibi birileri verdikleri destek karşılığında geçmişte kadrolaşma imkanı sağladılarsa bence bu onların sorunudur.
Vallahi bırakın şahsımın devlette kadrolaşmasını, "benim belediyede geçici kadro ile işe alınan bir yakınım bile yok." Bu sebeple söylediğiniz mesele bana ait bir mesele değildir. AK Parti bir başkalarıyla arasına mesafe koyar mı? Bunu ben bilemem. Tek bildiğim AK Parti ile benim aramda mesafe konulabilecek bir yakınlığın söz konusu olmadığıdır.
Ben,sorumlu bir vatandaş olarak görevimi yaptım. Kendimce ÜLKEMİN Fetret dönemine sürüklenmesine engel olmak için gayret ettim. Benim bundan sonraki hayatım; ticaretle uğraşmak, kazandığım parayla aileme bakmak, geri kalan parayı da inandığım değerlere hizmet eden derneklere, vakıflara bağışlamaktır. AK Partili yetkililerin görevi ise siyaset yapmak, her dört senede bir de yaptıkları doğruların veya yanlışların hesabını verecek şekilde MİLLETİN huzuruna çıkmaktır.
BİR UMUTTUR YAŞAMAK
SEDAT PEKER