Kendilerine; ‘’Bir insanı sevmenin, nefret etmenin veya onu öldürmeyi istemenin tamamının insani duygular olduğunu söylüyorum. Bu duygularımızı, kendimize dost seçerken, düşman seçerken, eş seçerken kullanabileceğimizi, ancak devlete baş seçerken bu duygularımızın tamamını, elimizin tersiyle bir kenara iterek sadece ve sadece aklımızın ve mantığımızın rehberliğinde bir karara varmamız gerektiğini’’ belirtiyorum.
Daha sonra ise; ‘’Siz sevin veya sevmeyin, nefret edin veya etmeyin, ortada olan bir gerçek var. O gerçekte şudur ki; TAYYİP ERDOĞAN’ın kaderiyle TÜRKİYE CUMHURİYETİ Devleti’nin kaderi bir bütün haline gelmiş durumdadır. RECEP TAYYİP ERDOĞAN'a diz çökertebilirlerse DEVLETİMİZE de diz çökertecekleri apaçık ortadadır.
Bugün yaşadıklarını gördüğümüzde içimizin ürperdiği Irak, Suriye ve Libya’nın durumunu bile arar hale gelebiliriz. Bu üç ülke kendini medeni dünya olarak adlandıran egemen güçlere hiçbir şey yapmadığı halde sırf MÜSLÜMAN oldukları için akıbetleri ortadadır. Biz ise 1500 senedir taa ATTİLA'dan beri kendini medeni dünya olarak adlandıran bu egemen güçlere kök söktürmüş, bedel ödetmiş, canlarını yakmış bir milletiz (Takdir edersiniz ki bize diz çökertmeyi başardıkları an sonumuzu hiçbir insaf sınırı ile bağdaşmayacak bir hale getireceklerdir.).
6-7 sene sonra Merkez Bankası’ndaki rezervlerimiz 1 Trilyon Dolar’a yaklaştığında, 2000 km menzilli füzeler ürettiğimizde, nükleer santrallerimizi kurabilecek hale geldiğimizde tekrardan TAYYİP ERDOĞAN'dan nefret etmek isteyenler nefret edebilir, sevmek isteyenler sevmeye devam edebilir, hatta öldürmek isteyenler düşünceleri değişmediyse yine öldürmek isteyebilirler. Ancak şu an kendimizi VATANSEVER olarak adlandırıyorsak, TÜRKİYE CUMHURİYETİ Devleti’nin direnç sembolü haline gelmiş olan RECEP TAYYİP ERDOĞAN'a destek olmak zorundayız.’’ dediğimde bu sözlerimi dinleyen arkadaşlarımın da aklı gerçekten karışıyor.
Kim bilir? belki benden polyannacılık tadında sözler duymayı bekliyorlardı (Ancak ben hayatın gerçekleriyle yoğrulmaya başlayalı gerçekten çok uzun yıllar oldu.).İnsanların diğer kişilerle ilgili sahip olduğu duyguları değiştirmek için uğraşmak, bence zaman kaybından başka bir davranış olmuyor (Ben gerçeklerden yana olan bir insanım ve dostlarım da benim her zaman gerçekçi bir yapıya sahip olduğumu dile getirirler.).
Sayın TAYYİP ERDOĞAN ile ilgili görüşlerimi dile getirdiğim bazı arkadaşlar ise aynı memleketten olduğumuz için hemşehricilik duygusuyla benim bu şekilde düşündüğümü ve bunları dile getirdiğimi söylüyorlar. Ben hemşehrilik konusunda çocukluğumdan beri hassasiyeti olan bir insanım. Bunu beni tanıyan herkes zaten bilir. Ancak beni tanıyanlar yine bilirler ki; adalet ve ülke yönetimi söz konusu olduğunda değil hemşehrim, mezardan babam çıksa dahi onu bile tanımam.
Sohbetlerimizin sonunda arkadaşlarımızın bazıları; ‘’Peki,REİS sen seviyor musun? Nefret mi ediyorsun? Öldürmek mi istiyorsun?’’ diye sorduklarında verdiğim cevap; ‘’YÜCE ALLAH biliyor ben insan olarak kendisini seviyorum. Ancak biraz önce örnek verdiğim insanlar gibi eğer nefret etseydim ya da öldürmek isteseydim bile (YÜCE ALLAH korusun.) kendisine düşman olan güruha bakarak yine ona destek olurdum.’’
"almanya, amerika, israil, iran, esed, aydın doğan, tüsiad, paralel yapı, pkk, kck, hdp, ışid, dhkp-c, Rothschild, Bild, yani kısacası TÜRK - İSLAM dünyasının düşmanları sana karşıysa hiç merek etme bu millet de senin yanında olacaktır USTA."
BİR UMUTTUR YAŞAMAK
SEDAT PEKER