Afyon’da Şehit Uzman Çavuş Mete Saraç Kışlası’nda yaşanan patlamayla ilgili soruşturma sürerken, adli tıpın bütün çabalarına rağmen 5 şehidin cenazelerine ilişkin hiçbir bulgu elde edilemediği öğrenildi. Olay yerinden toplanan bulgular, daha detaylı incelemeler için İstanbul Adli Tıp Kurumu ’na gönderildi. Ankara ’da DNA incelemeleri sonunda kimlikleri tespit edilen 19 şehit konusunda yanlış defin durumu yaşanmasın diye veriler ve incelemeler İstanbul ’da bir kez daha gözden geçirilecek.
Türk Silahlı Kuvvetleri ’nin yaptığı incelemelerde patlamanın Alman yapımı bir el bombasının üzerindeki fünyenin acemi bir er tarafından merakla çekilmiş olması ihtimali ön plana çıktı.
Radikal'in haberine göre 25 şehitten Emre Yıldırımın cenazesi Afyon’da ailesine teslim edilmiş ve defin işlemi gerçekleşmişti. Geri kalan 24 askerden 19’unun kimlikleri de ailelerden alınan DNA’larla karşılaştırılarak belirlendi. Ancak, büyük ihtimalle olay anında mühimmat deposunun içinde bulunan 5 şehidin kimliklerini tespit etmek mümkün olmadı.
5 ŞEHİDİN DNA'SI YOK
Edinilen bilgiye göre, savcılık, DNA’ları eşleşen 19 şehidin naaşlarını da, diğer 5 asker hakkındaki inceleme bitene dek teslim etmeme kararı aldı. Yargının bütün şehitler için DNA incelemesinin tamamlanmasını, böylece yanlış defin ve olası itirazların önüne geçmek için bu yola başvurduğu öğrenildi. Hem DNA verileri eşleşen, hem DNA izi bulunamayan 5 kişi için toplanan numuneler, teknik olanakları daha geniş olan İstanbul Adli Tıp Kurumu ’na gönderildi.
Olayla ilgili soruşturma sürerken, görüşlerine başvurulan bütün personelin ve görgü tanıklarının olay yerinden uzakta olduğu, bu nedenle de olayın oluş şekli konusunda tanıklardan işe yarar bilgi alınamadığı bildirildi. Yani olayın şahitlerinin hepsi şehit olmuş. Görgü şahidi bulunamamasının bir nedeni de taşıma işleminin, kurallara aykırı bir şekilde hava karardıktan sonra, hem de kamyon farlarının ışığında yapılmış olması.
FÜNYESİ ÜZERİNDEYMİŞ
Komutanların ve olayla ilgili teknik inceleme yapan askeri uzmanların ilk değerlendirmelerine göre, büyük patlamayı bir el bombasının patlaması tetiklemiş olabilir. Çünkü, 2010’da alınan ‘Küçük mühimmat depolarını kapatıp, envanterdeki mühimmatı büyük depolara kaydırmak’ kararı doğrultusunda Susurluk’tan getirilen ve mühimmat deposuna hava karardıktan sonra taşınan patlayıcılar el bombasıydı ve kasalarda üç çeşit el bombası vardı. Bu el bombalarının iki türü Makina Kimya Kurumu’nun ürettiği, kasalara gövdesi ve pimi ayrı yerleştirilmiş bombalardı. Üçüncü tür ise Alman yapımı olan ve fünyesi üzerinde bulunan el bombalarıydı. MKEK bombalarının pimi ayrı olduğu için düşme ya da acemi askerlerin müdahalesiyle patlama ihtimali çok düşük. Ancak, Alman yapımı el bombasının pimi tek parmakla bile çekilebilecek şekilde ve üzerinde bulunuyordu. Komutanlar ve araştırmayı yapan askeri personel, patlamanın Alman yapımı bir el bombasının meraklı bir er tarafından pimi çekilmek suretiyle patlaması ihtimalini, ‘tahminler listesi’nin ilk sırasına koydular. Komuta kademesine ve hükümete verilen ön brifinglerde de bu görüşe yer verildi.
YARGISIZ 'AÇIĞA ALMA' MÜMKÜN DEĞİL
Başbakan Esenboğa havalimanında yaptığı açıklamada, 4 komutanın görev yerinin değiştirildiğini açıklamıştı. Askeri yetkililer, TSK Personel Kanunu’nda açığa alma durumunun yargı sürecinde mümkün olduğunu, bu nedenle yargı kararı olmaksızın personelin açığa alınmasının mümkün olmadığını ve görev yeri değişikliğine gidildiğini bildirdiler. Adli soruşturma sırasında söz konusu personelle ilgili karar alınırsa, açığa alma gibi yollara başvurulabilir.