Prof. Dr. Toparlı, konuşmasına başlamadan önce, Atatürk Üniversitesinden öğrencileri olan Prof. Dr. Orhan Kemal Tavukçu ve Doç. Dr. Hasan Ali Esir’in şu an bulundukları konumlarından dolayı duyduğu gururu dile getirdi.
“Türkçe elden gidiyor‚ yok oluyor.’’ İddialarının anlamsız olduğunu belirten Prof. Dr. Recep Toparlı, beş bin yıllık bir geçmişe sahip olan Türkçenin, etkin bir konuşma aracı olmanın yanında sanat, edebiyat ve bilim dili olarak da çok zengin bir dil niteliği taşıdığını ifade etti. Osmanlıca olarak tanımlanan ve zorluğu ile ön plana çıkarılan dilin ise aslında Türkçenin Arap alfabesi kullanılarak oluşturulmuş şekli olduğunu belirtti.
Türkçeyi “ Benim güzel dilim, bir kuyumcunun eski altınlardan yeni takılar yaptığı gibi, Arapça ve Farsça kelimeleri işleyerek yeni kelimeler yapmıştır.”şeklinde tanımlayan Toparlı, dilimizin Arapça ve Farsça kelimeleri kendine özgü yöntemlerle nasıl Türkçeleştirildiğini açıkladı.
Toparlı, İngilizcenin 350 bin sözcükle en zengin dil olduğunu iddia edenlere de Türkçenin 650 bin kelimeyi aşan kelime hazinesine sahip olduğunu belirterek cevap verdi. Gençliğin, medeniyet kavramı adı altında aslında batının sadece kelimelerini ve yaşam tarzını aldığını belirten Prof. Dr. Recep Toparlı, dilimizdeki birçok esenleme sözcüğünün yerine sadece “by” ifadesinin getirilmesini buna örnek olarak gösterdi.
Konuşmasının son bölümünde hazırlanma aşamasında olan Büyük Türkçe Sözlük hakkında bilgi veren Prof. Dr. Recep Toparlı, sözlüğün kısa bir süre sonra basılacağı müjdesini de verdi. Gençlere, “Başkalarının dilini küçümsemeden, alay etmeden dilinize sahip çıkın.” tavsiyesinde bulundu.
Öğretim Üyeleri ve öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirilen konferansın sonunda Prof. Dr. Recep Toparlı’ya Prof. Dr. Oktay Torul tarafından plaket takdim edildi.