İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları;
Hanımefendiler, beyefendiler sizleri hasretle muhabbetle selamlıyorum. Sevginiz ve coşkunuz için şükranlarımı sunuyorum.
"ELİNİ BAĞLI TUT, DİLİNİ BAĞLI TUT, BELİNİ BAĞLI TUT"
Bilesiniz ki bu kardeşiniz bu millete efendi olmayacak sadece hizmetkar olarak yoluna devam edecek. Ne diyor ahilik duasında, işte kuvvet, çalışmada dikkat, mal ve rızıkta bolluk, dostlara sevgi, akrabalara şefkat işte bu. Biliyorsunuz bir de kadim ahilik geleneğimizin açık ve kapalı ilkeleri var. Elini açık tut, sofranı açık tut. Elini bağlı tut, dilini bağlı tut, belini bağlı tut.
"ESNAF ALP'TİR, ALPEREN'DİR"
Türkiye'nin en büyük hazinesi işte bu anlayışa sahip esnaf ve sanatkar kesimine sahip olmasıdır. Bu ülkenin, bu milletin başı ne zaman dara düşse her zaman esnafıyla zorlukları aşmıştır. Hani veresiye defteri var ya, o bile tek başına muhteşem bir sosyal dayanışma örneğidir. Çek değil, senet değil, veresiye defteri. Bakardım bizim bakkal Emin Ağa, hemen defterden açardı, orada yazar Ahmet Erdoğan. Altına notları alır, çek değil senet değil ne var güven var güven. O duada geçiyor ya, çok önemli bu. Müşteriye güven, satıcıya güven. Neredeeeen, nereye. Şimdi çekte de senette de sahtekarlar var. Bu bizim inancımızda var mı? Aramıza bu fitneyi soktular. Şimdi yeniden bu millet ayağa kalkıyor. Hak edilmeyen kazancın insanı bedbaht edeceğinin kabulunü mutlaka yaşatması gerekiyor. Esnaf, Alp'tir, Alperen'dir. Dükkanından başlayarak, şehrinin, ülkesinin huzurunu düşünen bunun için mücadele eden kişidir esnaf ve sanaatkar.
"ESNAFIMIZ OK GİBİ DOĞRU OLDUĞUNDA..."
Esnaf ve sanatkarlarımızın hayata bakışını anlamak için çok zor değil. Esnafımızın ekmek teknelerinin duvarlarına yazdığı yazılar herşeyi çok güzel ifade ediyor. Ahiliğin ne olduğunu görmek isteyenler gitsinler o yazılara baksın. Esnafımız ok gibi doğru olduğunda, bunun karşılığını alacağını bilir. Esnafımızın irfanı doğru okun menzil alacağını, eğri yayın da elde kalacağını söylüyorsa...
"KURU SIKI ATIYORLAR, İNANMIYORSUNUZ DEĞİL Mİ?"
Bu ülkede mazot için kuyruklarda az mı bekledik? Sadece benim esnaf kardeşim mazot için beklemedi, çiftçi kardeşim de çok bekledi. Elimde çiftçiye verilmiş bir cüzdan var. Ne kadar mazot aldığı burada yazıyor. Kimler vardı iktidarda malum o zamanlar. Anlıyorsunuz demek istediğimi değil mi? Şimdi diyorlar mazotu şöyle vereceğim, böyle vereceğim. Delil burada. Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Eserin burda, burda. Yani ne çileler çekti bu millet. O benzin istasyonlarında kuyrukta az mı bekledik. Bir bidon mazot almak için, çiftçinin yanındayım, esnafın yanındayım. Dürüst ol be dürüst. Ne çiftçinin ne esnafın ne de bağkurlunun yanında olmadınız. Şimdi de kuru sıkı atıyorlar. Kardeşlerim herhalde bunlara inanmıyorsunuz. Siz mazotsuz kalmadınız, kalmayacaksınız.
"EVDEKİ YENGEM DE RAHAT EDECEK"
Karşımda bir pankart görüyorum; "Verin plakayı, bırakalım sigarayı'' sigarayı bırakmaya var mısınız? Ben Yeşilay'cıyım. Bu konuda sözü aldıktan sonra başkana diyorum ki bununla ilgili olarak ilgilenecek. Hayırlı olsun, sigarayı da bırakıyoruz ha. Tamam, şimdi sigara bırakılacak ya öyle şey kazanacağız ki evde yengem de rahat edecek. Çünkü onlar pasif içici. Büyükşehir belediye Başkanı'mızda tamam dedi, biz de adım atacağız dedi hayırlı olsun.Ahilik felsefesinden taviz vermeden esnafımıza her türlü desteği verdik, vereceğiz.
Şimdi asgari ücret çıktı piyasaya, biri 1.400, biri 1.500, biri 5 bin diyor. Var mı daha arttıran? Asgari ücret bir korumadır, daha fazlasına neden veriyorsun denmez. Bu koruma amaçlıdır. 2002'de Bağ-Kur emeklisi kardeşimin aldığı en düşük maaş 149 liraydı. Bugün bu rakam 869 liraya çıktı. Şimdi Temmuz ayında 100 liralık seyyanen zamla 1000 liraya yaklaşıyor. Bakın -cek-cak demiyorum, yapılanı söylüyorum. İyi mi, değil. Ama imkanlar iyi oldukça şartlar da iyileşecek.
"MUSLUKLARDAN SU AKAR, KAN DEĞİL"