Peker 'İşkencecime ev aldım'

Sedat Peker hayatındaki en büyük işkencelerinden birini yapan özel harekat polisine ev almış. İşte Sedat Peker'ın o açıklamaları

Kıymetli dostlarım,

Bazı arkadaşlarımız, benim için “Değişti, inandığı davası ile ilgili verdiği sözden döndü.” gibi bazı e-postalar yazmış. Bu arkadaşlara daha iyi fikir sahibi olabilmeleri için müsadenizle hayatımdan birkaç kesit anlatmak isterim. Sonrasında ise takdiri yine sizlere bırakırım.

Hayatımda ki gördüğüm en büyük işkencelerden birini 1993-1994 yıllarında Sivaslı Bünyamin isminde özel harekattan, ağır suçlar biriminin sorguculuğuna tayin olmuş bir polis memurundan görmüştüm.

Kendisi milliyetçi duyguları yüksek ancak dağlarda çok uzun süre kaldığı içinde psikolojisi çok yorulmuş bir görevliydi. O dönemki amirlerin ve müdürlerin bazılarıyla yaşadığım sorunlar yüzünden, onların etkisiyle bana çok ağır derece de değer yargıları olmayan işkenceler yapmıştı.

Daha sonra ki günlerde ortak dostumuz olan Atilla Yıldırım vasıtasıyla bana haber yollayarak, “Bizler uzun senelerdir Güneydoğu’da olduğumuz için Reis’i tanımıyorduk. Filanca amirlerin, müdürlerin etkisiyle ona haksızlık yaptık. Bize hakkını helal etsin.” diye bana haber yolladığında Milliyetçi olduğu ve kullanıldığını kabul ettiği için hakkımı helal etmiş, tanışma isteğini de kabul etmiştim.

Yüz yüze ikinci görüşmemizde kendisine harcamalarına dikkat etmesini çünkü bir çocuğu olduğunu, devlet memuru olduğu için başına bir şey gelirse evi olmadığından sıkıntı yaşayabileceğini söylemiştim. Ancak bu cümlenin hemen akabinde de artık ben varım, bir aksilik olursa da düşünmene gerek yok demiştim.

Kıymetli dostlarım, bu konuşmayı yaptıktan 15 gün sonra Sivaslı Bünyamin’in ailesi ile beraber tatil için memleketine giderken, Yozgat’ta trafik kazası yaptığını öğrenmiştim. Kendisi vefat etmiş, kızı ve eşi ise yaralanmıştı.

Bir anda insani hislerimle bana işkence yaptığı anlar gözümün önüne geldi. Diğer taraftan ise kendisi ile 15 gün önceki yaptığım baş başa görüşmede ki söylediğim söz “ Başına bir şey gelirse artık ben varım, merak etme.” Arkadaşlara hemen hazırlanmalarını söyleyerek yola çıktım. Yozgat’ta ki tanıdıklarımı da arayarak, rahmetlinin kızı ve eşinin sağlık problemleriyle ilgilenmelerini istedim.

Oraya vardıktan sonra rahmetlinin eşini ve çocuğunu ambulans tutarak, İstanbul’a daha büyük bir hastaneye gönderirken, rahmetliyi de memleketi olan Sivas’ta toprağa verdik. Anadolu adetlerinde mevtanın en yakınları toprağa verilmeden önce gece boyunca başında beklerler. Bünyamin arkadaşın başında sabaha kadar ise verdiğim söze sadık kalarak, ben bekledim.

İstanbul’a döndüğümüzde tekrardan hastanede eşini ve çocuğunu ziyaret ettim ve kendilerine daire almak istediğimi belirttim. Onlarda bu düşüncemi çok mutlu olarak kabul ettiler.

O yaşlarda hazır paramız olmadığı için yakınım olan Hacı Fikret’in babası, Hacı Ramis’ten minibüs yolunun kenarında, memur maaşıyla alınması mümkün olmayan bir daireyi ,borca satın alarak ,tapusunu rahmetli Sivaslı Bünyamin’in eşine teslim ettim.

Kıymetli dostlarım, hayatımın en sert işkencelerinden bir tanesini bana yapan bir insan için, hiç kimsenin duymadığı bir anda verdiğim söz üzerine bu kadar sorumlulukların altına girdim.

Takdir edersiniz ki 16 yaşındayken, hem ruhen hem bedenen kendisini inanmış olduğu TÜRK-İSLAM davasına vakfetmiş yani teslim etmiş olan şahsımın, Yüce ALLAH’a vermiş olduğu sözden dönmesi mümkün değildir. Dünyalar yıkılsa, dünyalar yeniden yapılsa yine de bu mümkün değildir.

Sekiz ay evvel kızım doğduğu zaman, eşim rahmetli annemin ismini ikinci isim olarak, kızıma vermemizi teklif ettiğinde kendisine teşekkür ederek, hayır olmaz dedim. Çünkü 25 sene önce evlerinde kahvaltı yaparken, akrabam olan Hacı Fikret’in eşi Filiz’e bir gün kızım olursa onun ismini Filiz koyacağım dediğimi söyleyerek, kızımın ikinci ismini Filiz koydum. Bunu Filiz kardeşim duyduğunda o bile şaşırmış ancak sen her zaman olduğu gibi verdiğin sözü unutmaz, tutarsın demişti.

Kıymetli dostlarım, ben kullara verdiğim sözü yukarda ki örneklerde anlatmış olduğum olağanüstü şartlarda bile unutmazken, takdir edersiniz ki YÜCE ALLAH’a vermiş olduğum sözü dünya yıkılsa bile unutmam.

Bazı genç arkadaşlarımı etkileyerek, başkanlık sistemi gelirse ülke eyaletlere bölünürmüş diyorlar. Bu sayede de o genç kardeşlerimizin hisleri ile oynuyorlar.

ALLAH aşkına eğer öyleyse neden hdp ’liler ve pkk’ lılar biz ölsekte, kalsakta başkanlık sisteminin gelmesine direneceğiz, diye feryat etmektedirler.

Kıymetli dostlarım, başkanlık sistemi geldiği zaman eğer yeteneğin varsa sen çok çalış, sen başkan ol. Belki ben kendimi geliştireceğim, halka kendimi anlatacağım, halkı ikna edeceğim. Belki ben başkan olacağım. Ancak her seferinde söylediğim gibi emperyalist güçlerin oyuncağı haline gelmemize sebep olan koalisyonlardan kurtulacağız.

Her zaman söylüyorum; rehberi akıl olmayan hiçbir mücadele, bırakın Nizam-ı Alem Ülküsü İla-y’ı Kelimetullah davasını gerçekleştirmeyi, bir adım bile yol katedemez.

BİR UMUTTUR YAŞAMAK

SEDAT PEKER

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Türkiye Haberleri

çakarlı araç kullananlar yandı , ilk yakalamada 96 binlira ceza
Anadolu Medyasından TÜRKSAT’a %50 İndirim Talebi
Tüketici Güven Endeksi Açıklandı
Eski Tip Sürücü Belgelerinin Yenilenme Süresini Uzatıldı
YEREL MEDYA VE GENÇLİK KISA FİLM YARIŞMASI’NDA DERECEYE GİRENLERE ÖDÜLLERİ TAKDİM EDİLDİ