Marmara Denizi’nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi Projesi’nin (MAREM) Başkanı hidrobiyolog Levent Artüz’ün bu sözleri dün sosyal medyaya bomba gibi düştü.
MİDYE YİYECEĞİNE PİL EM DAHA İYİ
Artüz, denizlerimizde etkin bir arıtma sistemi kullanılmadığı için, Marmara Denizi’nden çıkan midyeleri yemenin, pil emmekten daha zararlı olduğunu söylüyor.
DENİZ KİRLİLİĞİ MİDYELERİ ZEHİRLEDİ
Bu kirliliğin elle tutulur sonuçlarına gelince… Kum midyesi, istiridye, kara midye gibi çift kabuklularda biriken toksin miktarı öyle artmış ki, 90’lı yılların ortasından beri Marmara Denizi’nden çıkarılmaları yasakmış. 20 yıl önce bulunan 124 tane ekonomik öneme sahip balık türü, 1,5′a inmiş. Kirliliğe en dayanıklı türler çoğalırken, diğerleri yok olmuş. Pek çok İstanbullu dülger, fenerbalığı, kılıçbalığını yiyememiş; kömürcüm karası, çakal eriği gibi Boğaz’da çıkan balık türlerininse adını bile duymamış. Artüz, gelişen teknoloji yüzünden bugün kullandığımız deterjan, parlatıcı, lavabo açıcı gibi kimyasallarla evsel değil sanayi atığı seviyesinde kimyasal atık ürettiğimizi söylemiş. 1980′lerde kurmamız gereken biyolojik arıtma tesislerini bugün kurduğumuzu, oysa bugün artık kimyasal arıtma sistemleri kurmamız gerektiğini de eklemiş.