Kazmaz, yaptığı yazılı açıklamada, isim vermeden Rize Eski Milletvekili Ali Bayramoğlu ile Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan'ı sert bir şekilde eleştirerek bu isimlerin Başbakan Erdoğan'a rağmen çay kanun tasarısını yürürlüğe koyarak kendi ceplerini doldurmanın peşinde olduğunu vurguladı.
RİZE ÇAYINDA DUBAİ'DE PİRİNCE GİDERKEN EVDEKİ BULGURDAN OLMAK
ÇAY KANUN TASARISIYLA ÇAYKUR'U SESSİZCE ORTADAN KALDIRMAK İSTİYORLAR
Kazmaz açıklamasında Başbakan Erdoğan'ın 2011 seçimleri öncesinde Rize Mitinginde gündemimizde çay kanun tasarısı diye bir tasarı yoktur sözlerini sarfetmesine rağmen bazı kesimlerin Çaykur'u sessizce yok etmek için tasarıyı ısıtarak farklı ambalajlarda ortaya çıkarmaya çalıştığını kaydederek şunları söyledi: Rize'nin alternatifsiz ürünü ve sosyal olgusu çayına ve müstahsillerin teminatı ÇAYKUR'a musallat olan zihniyet ile onun "Çay Kanunu Tasarısı" adı altında geliştirdiği suikast planı belleklerde henüz tazeliğini korurken ön görülerimizi boşa çıkarmayan eski vekil son günlerde tekrar Dubai'den arzı endam ederek işe bıraktığı yerden devam ettiğini bir kez daha bizlere göstermiştir. Rize'nin kendisinin vekilliğinden kurtulduğunu belirterek darısı inşallah Ulusal Çay Konseyi'nin ve Rize Çayımızın başına temennilerimiz ile konuyu açacak olursak hepimizce malum olduğu üzere Uganda’da, Sri Lanka’da, Dubai’de dolaşılarak oralardan getirilecek ucuz ithal çaylar ile Rize Çayına bir kez daha çözüm arandığını görürüz. Bu eski vekil ile birlikte Rize Çayının sorununu başta yaş çay müstahsillerinin sıkıntıları olarak görmeyen, problemleri onun yerine kendilerinin aşırı kazanç yapamamalarında, ithal çay getirerek tatlı kazançlara imza atamamalarında arayanlar Başbakan Erdoğan'ın Haziran-2011 seçimlerinden önce Rize Meydanına gömdüğü çay kanunu tasarısını ısıtarak farklı ambalajlarda tekrar gündeme getirmek istemektedirler. Hatırlayacak olursak Başbakan Erdoğan Rize’de yaptığı konuşmada aynen şöyle demektedir; “yapmadıklarımızı, söz vermediklerimizi kimse bize söyleyemez, ben hiçbir yerde çay fiyatı telaffuz etmedim…..çay fiyatını Bakanım açıklar, olay budur, bunun dışında kimse bunu ispat edemez, aynı şekilde değerli kardeşlerim çay ile ilgili bir yeni Kanun çalışması diye bir şey bizim şu anda böyle bir şey gündemimizde kesinlikle yok, söylenenlerin hepsi yalandır, hepsi yalandır.” Şimdi malum zihniyetin Başbakan Erdoğan'ın bizzat yalan olarak adlandırdığı yolda ilerlemeye devam ederek tüm bu söz ve güvencelere rağmen ÇAYKUR 'u sessizce ortadan kaldırmaktan başka bir şey olmayan bu girişimlerini kaldıkları yerden devam ettirme çabası içerisinde oldukları basında yer almaktadır.
RİZE'NİN ÇAYI TÜRKİYE'YE YETMEZKEN YAPTIKLARI HESAPLA KİMİ KANDIRMAYA ÇALIŞIYORLAR?
Türkiye'nin yıllık kuru çay tüketiminin yaklaşık 250.000 Ton civarında olduğunun tahmin edildiğini ifade eden Kazmaz, buna karşın ÇAYKUR ve Özel Sektörün yaklaşık 200.000-210.000 Ton dolayında kuru çay imal edebildiğini aradaki farkın ise ithal çaylarla giderilmeye çalışıldığını belirterek açıklamasına şu şekilde devam etti: Hammadde, yani yetiştirilebilir yaş çay da ancak bu miktarda bir yerli üretime el vermektedir. Aradaki fark kaçak yada normal yollardan %145 gümrük vergisi ödenerek getirtilen ithal çaylar ile karşılanmaktadır. Diğer yandan uluslararası piyasalarda ortalama kuru çay fiyatı bazen 1,00 Dolara veya altına bile düşebilirken (örneğin İran'dan gelen kaçak çay) Türkiye'de üretilen kuru çayın çıplak maliyeti yaklaşık 4,50 Dolar civarında bulunmaktadır. Şimdi dünyada bu ucuz kuru çay arzı bolluğunda ticaretin başta İngilizler olmak üzere çok uluslu şirketlerin mutlak hakimiyetinde bulunduğu ortamda Türkiye 50.000 Ton çay ihraç edecek, 350.000 Ton hacmin bulunduğu Rusya, Ukrayna ve Türki Cumhuriyetlerindeki pazarı kullanma imkanı yakalayacak demek ekonomi bölümünde üniversite 1. Sınıf öğrencileri için bile en hafif tabiri ile bilgisizlik ve hesap bilmezlik olarak addedilebilecek söylemleri ihtiva etmektedir. Bunu söyleyenlerin bu şekilde nitelendirilemeyeceği açık olduğu için amacın ihracat havucu ile boşaltılan iç pazarın ÇAYKUR'un da olmadığı ortamda ithal çaylar ile işgal edilmesi ve iki milyar Dolar hacimli çay pazarımızın tatlı karının zahmetsiz bir şekilde ceplere akıtılması olduğu açıktır. Zira bazı muhterem şahsiyetlerin “Türk Çaycılığını başarı ile temsil ettikleri” Dubai Çay Forumuna katıldıkları haberleri basınımızda son günlerde yoğun bir şekilde yer almaktadır. Ancak bu kişilerin Rize Çayı hakkındaki emelleri ve ithal çay konusundaki zaafları bilindiği için bu başarılı gezinin bir arka planı olduğu kuşkusu ister istemez uyanmaktadır. Zira Dubai Serbest Bölgesi ve Dünya Çay Ticaret Merkezi Birleşik Arap Emirliklerinde yaş çay üretiminin olmadığı ortamda Kenya, Siri Lanka, Endonezya, Vietnam, İran, Uganda, Tanzanya gibi ülkelerden gelen yıllık 500 bin ton kuru çayın paketlenerek dünyaya pazarlandığı bir yerde bulunmaktadır. Bu ucuz aşırı arzın dünyanın en büyük iç çay pazarına sahip Türkiye'yi hedefleri arasına aldığı da kuşku götürmez bir şekilde ortadadır. Ayrıca heyetin toplantı yapıldığını ifade ettikleri Kenyalılar da Dünya'nın önemli çay ihracatçıları arasında bulunmakta ve buradan malum yabancı sermayeli şirket ülkemize ithal çay getirerek harmanlayarak Türk İnsanının damak tadını değiştirmek istemektedir. Türkiye’ye açılmak isteyen bir Serbest Bölgeden, yani bize çay satılmak istenen bir yerden ne gibi feyiz alınabilinir? Bunun açıklaması ise ancak ısıtılıp yeniden farklı ambalajda getirilen çay kanunu tasarısı ile emtia borsası kurulması böylelikle ÇAYKUR'un sessizce ortadan kaldırılarak piyasanın ucuz ithal çaylar ile işgalinin hedeflendiği olabilir. Yada kuru çay fiyatının ortalama kilogram başına 1,00 - 2,00 Dolar civarında bulunduğu bu Dubai Ticaret Merkezine inat bizim değerli eski vekillerimiz, üstün meziyetli Rize Ticaret Borsası Yetkililerimiz kendilerinin kilogramını yaklaşık 4,50 Dolar düzeyinde mal ettikleri Türk Çayını sihir ve keramet ile ihraç etmeyi veya Devletten %70-80 ihracat sübvansiyonu alarak yurt dışına göndermeyi planlamakta, böylelikle ülkemize ihracatta önemli bir kazanç sağlamayı düşünmektedirler !
RİZE ÇAYI'NIN İHRACATI GURBETÇİLERE VE ORGANİK ÇAYA BAĞLIDIR
TEK HEDEFLERİ VAR ÇAYKUR'U ARADAN ÇIKARIP ÇAYI 50 KURUŞA ALMAK
Ya Arap Dünyası, Rusya ve Türki Cumhuriyetler bizi çok sevdikleri için Rize Çayına sahip çıkarak bunu kendi maliyetlerinin iki buçuk katı bir bedelle satın alacaklardır, ya Türk İnsanı diğer üretici ülkelerde olduğu gibi yarı köle düzeninde çalıştırılarak maliyet düşürülecektir, ya da arada ki farkı Rize’mizi ve Türk Yaş Çay Müstahsillerini çok seven bu zatı muhteremler ceplerinden karşılayacaklardır. Başkaca dahiyane bir çözüm maalesef geçerli ekonomi dinamikleri içerisinde mevcut bulunmamaktadır. Ticaretten az çok anlayan, biraz matematik bilen herkesin göreceği üzere bu dünya çay piyasası konjonktüründe Rize Çayı’nın gurbetçilerimizin istekleri veya organik çay gibi özel talepler dışında herhangi bir ihracat şansı yoktur. Yapılması gereken sadece bazı Rize’yi gerçekten seven iş adamları örneğinde olduğu gibi gelişmiş ülkelerin tüketicilerine yönelik fiyatın önem taşımadığı ortamda özel organik çay üretimine, tanıtılmasına ve ihracatına ağırlık verilmesidir. Türk Çayı ancak kendi tüketimimizi karşılayacak düzeydedir ve bunun devamının sağlanması, Türk Çaycılığı’nın korunması ve geliştirilmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki ÇAYKUR'un olmadığı bir ortamda Özel Sektör müstahsillerden yaş çayı 50 Kuruşa belki daha da ucuza alacaktır. Söylemlerin, projelerin, çalıştayların, açıklamaların, tasarıların arkasına gizlenen yegane amaç budur.
TÜRK ÇAYI İLE ÇAY ÜRETİCİSİNİN İHTİYAÇ DUYDUĞU ÇÖZÜMLER
Bu arada ülkemizde yaşanan son gelişmeler ve başta bal olmak üzere ifşa edilen sahte gıda üreticileri örneğinde olduğu gibi ÇAYKUR’a ve Tarım Bakanlığı’na Milli Ürünümüz Rize Çayının ve Türk Tüketicisinin korunması için bir düzenleme yapılması yükümlülüğü düşmektedir. Piyasada rastlanan çoğu çaya ithal ucuz çay harmanlandığı kuşkusu giderek yaygınlaşmaktadır. Ayrıca çoğu paketin üzerinde de herhangi bir uyarı yazısı yer almamaktadır. Bu nedenle ivedilikle tedbir alınmalı ve paketlerin üzerlerinde sadece küçücük harflerle yazılan Sri Lanka, Hint ve Kenya Çayı ile harmanlama açıklamalarının sigara paketleri örneğinde olduğu gibi uyarıcı nitelikle ve büyük yazılmaları zorunluluğu hale getirilmeli ve bu ithal çayların ihtiva ettikleri kimyasal maddelerin muhteviyatına işaret edilmelidir. Uygulamaya sokulacak Ulusal DNA Markeri sayesinde ucuz ithal çay ile harman yapan fabrikalar tespit edilerek ifşa edilmelidir. Türk Çayının ve müstahsillerin ivedilikle ihtiyaç duyduğu çözümler bunlardır, yoksa Dubai Dünya Çay Ticaret Merkezinde Rize Çayı için öğrenilecek herhangi yeni bir husus bulunmamaktadır.