Dicle Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Covid-19 Yoğun Bakım Koordinatörü Prof. Dr. Recep Tekin, pozitif olan veya temaslı olan kişilerin evde 14 gün boyunca karantinada kalması gerekirken sosyal alanlara, kafeteryaya, markete ve benzeri yerlere giderek hiçbir şey yokmuş gibi davranmaları sonucu hastalık sayısında artışın yaşandığını, bulaşla birlikte yoğun bakım ihtiyacının da arttığına dikkat çekti. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Vahap Coşkun ise karantinadaki kişinin, izolasyon bölgesinden çıkıp başkalarının hastalanmalarına sebebiyet veriyorsa, hakkında yasal işlem başlatılabileceğini söyledi.
Türkiye'de koronavirüsle mücadelede normalleşme sürecinin başladığı 1 Haziran'dan sonra Diyarbakır'da vaka sayısında artış oldu. Vaka sayısındaki artış nedeniyle kent gelinde birçok yerleşim alanı karantinaya alındı. Enfekte olup, yoğun bakım ihtiyacı olmayan hastalar evlerinde izole edilerek, tedavileri sağlanıyor. Diyarbakır'da koronavirüs teşhisi konulan hastaların izolasyona alındıkları evlerinden çıktıkları tespit edildi. Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, 1 Haziran'dan buyana kent genelinde izolasyonu ihlal eden bin 539 kişiye 1 milyon 780 bin TL'lik ceza yazıldığını açıklamıştı. İdari para cezası, izolasyon ihlalini engellemesi yetersiz kalınca, Diyarbakır Valiliği bünyesinde 'İzolasyon Denetim Birimi' kuruldu. Polis ve jandarma ekiplerinin yer aldığı birim, hem telefonla arayarak, hem de ev ziyareti yaparak izolasyondakilerin kendisini izole edip etmediğini, evinde kalıp kalmadığını takip edecek.
'HEM VAKA SAYISINI, HEM DE YOĞUN BAKIM İHTİYACINI ARTTIRIYORLAR'
Dicle Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Covid-19 Yoğun Bakım Koordinatörü Prof. Dr. Recep Tekin, özellikle pozitif olan veya temaslı olan kişilerin evde 14 gün boyunca karantinada kalması gerekirken dışarıya çıkıp sosyal alanlara gittiğini ve dışarıda hiçbir şey yokmuş gibi davranıp gezdikleri için hastalık sayısında artışın yaşandığına dikkat çekti. Bu durumun bulaşla birlikte yoğun bakım ihtiyacını da arttırdığını anlatan Tekin, "Özellikle pozitif olan veya temaslı olan kişilerin evde 14 gün boyunca karantinada kalması gerekirken, dışarıda sosyal alanlara gittiği, kafelere gittiği, marketlere gittiği yada dışarıda hiçbir şey yokmuş gibi davranıp gezdiklerini görüyoruz. Bu da hastalık sayısında artışı çok artırıyor. Bulaş artıyor, bulaş ile birlikte sayılar artıyor ve yoğun bakım ihtiyacımız bu gidişle artmaya başlıyor. Öyle tahmin ediyorum ki bundan sonra bakanlıkta bu konuda daha katı uygulamalar getirecektir. Çünkü sayılar giderek artıyor. Bunların büyük çoğunluğunda pozitif olan ya da karantinada olması gereken kişilerin dışarı çıkıp halk arasında dolaşması, sosyal ortamlara girmeleri, marketlere, kafelere gidip hiçbir şey olmamış gibi davranmalarından dolayı sayı artıyor. O yüzden bu bizim açımızdan maalesef ülkemizdeki sayı artışına çok ciddi bir oranda neden oluyor dedi.
'BENCİLLİK, MERHAMETSİZLİK VE İNSANLIK DIŞI BİR DAVRANIŞTIR'
Bu kişilerin, izolasyon kuralına uymayıp dışarı çıkarak başkalarına hastalık bulaştırmalarını bencillik ve merhametsizlik olarak değerlendiren Tekin, bunun kabul edilemez olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"Bunu tamamen bencillik, merhametsizlik olarak değerlendiriyorum. Çünkü düşünün siz pozitifsiniz, tamam genç olabilirsiniz, siz de hastalık yapmıyor olabilir ama bir yaşlı insanın 65 yaşında bir diyabet hastasına bulaştığını düşünün ve o kişi sizin yüzünüzden yoğun bakıma gidiyor ve vefat ediyor. Bu tamamen kul hakkıdır ve bencilliktir. Bir kişi sırf evde oturup sıkılmasın diye dışarı çıkıyor ve bunu tüm toplumu riske atarak yapıyor. Bu gerçekten kabul edilemeyecek merhametsizce bir davranıştır. Kişinin evde oturması gerekirken, çıkıp dışarıda hastalığı bulaştırması ve birçok insanın ölümüne sebep olması tamamen insanlık dışı davranıştır. Halkımızdan şunu istiyoruz; lütfen sadece hasta olmanız yetmiyor, temaslı iseniz bile 14 gün lütfen evden çıkmayın. Toplum sağlığı için, kendi sevdikleriniz için, özellikle ileri yaşta ki hastalarımız için lütfen evden çıkmayın ve bu izolasyona mümkün olduğu kadar dikkat edelim."
'TÜR CEZA KANUNUNDA CEZALANDIRILMALARINA DAİR HÜKÜMLER VAR'
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Vahap Coşkun ise karantinadan kaçan ve izolasyon kuralını ihlal edenler için Türk Ceza Kanunu'nun 195'inci maddesinde bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davrananların cezalandırılacağına dair hükümlerin olduğunu kaydetti. Bu kişiler hakkında gerekli yasal işlemlerin uygulana bileceğini belirten Coşkun, "Mevzuatımızda buna ilişkin hükümlerimiz bulunuyor. Örneğin, ceza kanunumuzun 195'inci maddesinde bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davrananların cezalandırılacağına dair hükümler var. Bir kimse karantina altındayken, karantina bölgesinden çıkıp başkalarının hastalanmalarına sebebiyet veriyorsa o zaman bu kanundan muhalefet etmiş olur ve onun hakkında gerekli yasal işlemler uygulanır. Diğer taraftan yine hasta olan bir kimse, hasta olduğunu bilen bir kimse bir başkasının yaralanmasına veya hayatını kaybetmesine sebebiyet verirse buna ilişkin de yine ceza kanunumuzda hükümler var. Ancak burada bu kişinin hakkında herhangi bir cezai işlem yapılabilmesi için kişinin kasıtlı hareket etmiş olması lazım. Ve o sonucu biliyor olması, o sonucu istiyor olması gerekiyor. Birisine eğer kasti bir şekilde virüsü bulaştırır ve onun sağlığını tehlikeye atarsanız buna ilişkin olarak da ceza kanununda gerekli hükümler söz konusu" diye konuştu.
'BU ÇOK CİDDİ BİR SOSYOLOJİK PROBLEM'
Bu sorunun salt hukuki tedbirlerle çözülemeyeceğini söyleyen Coşkun, bunun karşılıklı bir sorumluluk anlayışıyla çözülmesi gerektiğini belirtti. Buradaki sorunun hukuki olmaktan ziyade, sosyolojik bir problem olduğuna vurgu yapan Coşkun, şöyle konuştu:
"Ancak burada şunu açık bir şekilde belirtmek gerekiyor. Bu karşı karşıya olduğumuz sorun salt hukuki tedbirlerle ve hukuki enstrümanlarla çözülebilecek bir sorun değil. Burada asıl temel olan sorun, bunu karşılıklı bir sorumluluk anlayışıyla çözmek. Çünkü bu bir pandemi, çok hızlı bir şekilde yayılıyor. Hiç kimse bunun dışında değil. Bizim bir sorumluluk anlayışıyla hareket ederek buna karşı durmamız gerekiyor. Yani hastalığın salt kendimizle ilgili olmadığını, bir başkasının hayatına da çok ciddi manada olumsuz etki edeceğini düşünüp ona göre davranmamız gerekiyor. Yoksa hukuki tedbirleri çok fazla arttırdığınız da bile veya cezaların oranlarını çok daha fazla yükselttiğinizde bile bu gerçek manada bir çözüm oluşturmuyor. Bilindiği gibi idari para cezaları uygulanıyor, çok fazla sayıda insan bu idari para cezalarına maruz kalıyorlar. Ama buna rağmen yine de tedbirlere uymaktan imtina ettiklerini görüyoruz. Dolasıyla burada sorun hukuki olmaktan ziyade, çok daha ciddi olarak sosyolojik bir problem. Yani karşılıklı sorumluluk anlayışıyla hareket etmememizden kaynaklanan bir problem olduğu kanısındayım."
Vatandaşlar ise koronavirüs teşhisi konulan izolasyonu ihlal edenlere yönelik katı kuralların getirilmesini talep ederken, bazıları da elektronik kelepçe takılması gerektiği ifade etti.