CEMAAT MENSUBUYUM
Benim birimimin görevi Genelkurmay Karargâhı içindeki güvenlik kameralarının kontrol ve yönetimidir. Ben Fethullah Gülen Cemaati (FETÖ) mensubuyum. Cemaat’le 1986’da ortaokul birinci sınıfta tanıştım. Ortaokulda bana, B. kod adını kullanan, tıp fakültesinde okuduğunu söyleyen bir abi görevlendirmişlerdi. Lisedeyken de irtibatımız devam etti. Benim her şeyimle ilgileniyordu. 1989’da İzmir Maltepe Askeri Lisesi’ni kazandım. Mezun oluncaya kadar B. abinin ziyaretleri devam etti. Askeri liseyi bitirince Kara Harp Okulu’na kaydoldum.
SONRA ABİM DEĞİŞTİ
Kara Harp Okulu’nda 6 ay kadar daha görüştük. Son görüşmede, “Artık ben değil, A. gelecek” deyip beni ona devretti. Harp Okulu boyunca A. abiye bağlı kaldım. O abi beni, Adil Abi’ye (Türkkan’ın da abisi) devretti. Benim Cemaat’teki kod adım Salih’tir. Bu kod adını ortaokulda B. Abi vermişti.
HİMMETE BAŞLADIM
Harp Okulu’ndan mezun olup maaş almaya başlayınca himmet vermeye başladım. 2012’de Ankara’ya gelince F. Abi, beni Murat Abi’nin (Muhammet Uslu) evinde R. Abi’yle tanıştırdı. Murat Abi, aynı zamanda Türkkan’ın da abisidir. R. Abi, Çayyolu’nda oturuyordu. Türk Telekom’da çalışıyordu. Ankara’ya geldikten 6 ay sonra Yarbay Levent Türkkan’la R. Abi’nin evinde tanıştık. Cemaat’le bağlantılı olduğumuzu R. Abi’nin evinde öğrendik.
AKAR’I DİNLİYORDUK
Türkkan, dinleme cihazlarıyla rutin olarak Genelkurmay Başkanı Akar’ı dinliyordu. Bazen cihazları dolunca bana verip benimle R. Abi’ye gönderiyordu. R. Abi, İstanbul’a tayin olunca beni ve Levent’i Murat Abi’ye devretti. Onun evine gelip gitmeye başladık.
"BU HAFTA KRİTİK HAFTA"
13 Temmuz Çarşamba günü Tuğgeneral Mehmet Partigöç’ün odasına çıktım. Bana, “Bu hafta kritik bir hafta, güvenlik konusunda daha hassas ol” dedi. Aynı gün Murat Abi’nin evine gittim. Orada Selahattin Abi vardı, sonra Adil Abi geldi. Partigöç Paşa’nın söyledi- ğini aktardım. Onlar da “Doğru bu hafta kritik bir hafta, amiral ve denizcilerin karargâhta tutuklanması söz konusu olabilir, onun için Partigöç Paşa’nın emirlerini yerine getir” dedi.
AKLIMDAN GEÇMEDİ
Darbe girişimi aklımın ucundan bile geçmedi. Cemaat’in felsefesi sineğin kanadının bile kırılmamasıydı. Fakat yüzlerce insan öldü. Halkın üzerine savaş uçaklarıyla bomba atıldı. Bunlardan bir Cemaatçi olarak çok etkilendim, utanıyorum.
'ÇEKİÇ BAŞLADI' DEDİ
15 Temmuz günü Partigöç Paşa, “Emniyet kulübelerini artırın, ben takviye yaptıracağım” dedi. Ayrıca, “Silahları aç. Ani müdahale mangası ve hazır kıta yerini alsın” dedi. Saat 20.00’ye geliyordu. Silahları rütbelilere dağıttık. Görüntü izleme merkezine gittim. Muhafız Tabur Komutanı Tolga Kılıçarslan, “Çekiç başladı” dedi. ‘Çekiç’ bir kod olarak, dışarıdan saldırı olduğunu ifade eder.
DOĞAN ALBAY İÇERİ ALDI
O sırada otobüsle gelen tam teçhizatlı Özel Kuvvetleri, Doğan Albay içeri alıyordu. Silah sesleri baş- ladı. Bir kısım subayların Özel Kuvvetler tarafından rehin alındığını gördüm. Partigöç Paşa aradı. “Helikopterle takviye ekip gelecek. Giriş çıkışların hepsi kapatılmıştır, bunlar Genelkurmay Başkanı’nın emridir” dedi.
KAMERALARI SÖKMEK İSTEDİM
Saat 05.00-06.00 arasında karargâhta güvenlik kamerası kayıtlarını sökmek istedim. Amacım kayıtları emniyet altına almaktı. Kameradan izleyen Partigöç Paşa beni yanına çağırdı. Benle birilerini aşağıya gönderdi, cihazların sökülmesi talimatını verdi. Benle gelenler cihazları söktüler. Muhtemelen imha ettiler.
'ABİ' ŞÖYLE İFADE VERMİŞTİ
Genelkurmay Başkanı Akar’ın emir subayı Yarbay Levent Türkkan’ın “Abi” dediği Muhammet Uslu ifadesinde Eski için şu iddialarda bulunmuştu: Genelkurmay Başkanı’nın emir subayı Levent Türkkan ‘Ahmet’ kod adını; Genelkurmay’da çalışan Gökhan Eski ise ‘Salih’ kod adını kullanıyordu. Bu 2 şahıs Genelkurmay Başkanı’nın odasına benim kendilerine verdiğim ‘radyo’ diye tabir ettiğimiz ses kayıt cihazlarını yerleştirip cihazlar dolduktan sonra bana getiriyordu. Ben de onlara boş cihazları veriyordum. Bu şekilde uzun süre Genelkurmay Başkanı’nı Cemaat adına dinledik. Genelde 2-3 adet radyo diye tabir edilen kayıt cihazı alıp veriyordum. Cihaz ince bir araç kumandasına benziyordu, siyah renkliydi, yassı yuvarlak saat pili vardı. Pilin ne kadar gittiğini dinleyen arkadaşlar ya da benim cihazı alıp verdiğim Selahattin Abi bilir. Elemanlar bana radyoları dolu vaziyette getiriyorlardı. Ben Selahattin Abi’ye veriyordum.