O gece Bahçeli’nin neler yaşadığını, Meclis’in, Özel Harekâtın bombalandığı dakikalarda nasıl tepki verdiğini MHP’nin kurmaylarından Bahçeli’nin yardımcısı Sadir Durmaz, Hürriyet’ten Serkan Ocak'a anlattı.
BİNALİ YILDIRIM İLE İKİ KEZ GÖRÜŞTÜ
“O gün, gün boyu partideydik. Genel Başkanımız Devlet Bahçeli partiden çıkınca önce yürüyüş programı vardı. Onu yaptı. Sonra 21.15’te evine gitti. Evinin olduğu bölgede uçakların alçaktan uçması ve Boğaz Köprüsü’nün kapatılması görüntüsüyle anormal bir şeyler olduğunu anlayarak özel kalem müdürünü aradı. Özel kalem müdürü kendisini aldı. 21.30 gibi genel merkeze geldiler. Sonra biz de gittik. 21.45’te genel merkezdeydik. Kurmay heyeti, başkanlık divanı heyeti ve bazı merkez karar yürütme kurulu üyeleriyle partide buluştuk. 22.00 gibi Genel Başkanımız Başbakan’ı aradı. Özel kalemi vasıtasıyla MHP’nin böyle bir darbeyi asla kabul etmediğini, hükümetin de demokrasinin yanında duracağını söyledi. Sonra Başbakan Binali Yıldırım geri aradı. En net tepkiyi, tavrı koyan genel başkanımızdı.”
DARBECİLER BAHÇELİ'Yİ KANDIRAMADI
“O anda kimse bir şey söylememişti. Kim ne dedi bilmiyorduk. Özel kaleme tutumumuzu net bir şekilde ifade etti. Ve bu mesajın kamuoyunda duyulmasını istedi. Mesaj televizyon kanallarından dönmeye başladı. Medyaya bildirildi bu tutum. Kamuoyuna mal olmasını istedik. Başbakanlık kaynaklarına ulaştı. Kendi kitlemize de ulaşmasını istiyorduk. Yazı açıklamayı ise gece 12 sularında yaptık. Daha sonra Genelkurmay’dan telefon geldi. Özel kalemimiz aranmış. Arayan özel kalemin müdürü olduğunu söylemiş. Genelkurmay Başkanı’nın da bu işin içinde olduğunu, süreci yönettiğini söylemiş. Ancak Genel Başkanımız “Yavere itibar edemeyiz, tutumumuzda bir değişiklik yok, darbeye karşıyız” talimatı verdi.
"SİLAHLARIMIZ VARDI ÇATIŞIRDIK"
“Bu arada alçak uçuşlar devam ediyordu. Yakınımıza bombalar düşüyordu. Camlarımızın kırıldığını sandık. Genel Başkanımız oradaki en rahat insandı. Büyük bir inançla sükûnetini korudu. Herkes ona bakınca rahatladı. Bazıları ‘Binayı terk edelim’ şeklinde konuşuyordu. ‘Partiler demokrasinin merkezidir. Partimizden ayrılmayacağız’ dedi. Öyle bir ruh hali oluştu ki birazdan bizi almaya gelecekler şeklinde... Gelselerdi ‘çatışma çıkar’ diye düşünüyorduk. Kişisel görüşümüz kesinlikle teslim olmamak yönündeydi. Silahlarımız vardı, kesinlikle çatışırdık. Çünkü tanımadığınız, kabul etmediğiniz bir kalkışmaydı. Meclis’in bombalandığını öğrendikten sonra nasıl teslim olabiliriz ki bunlara? Kuşku duymamak için saf olmak gerekir...”
"DÜŞMAN YAPMADI KURTULUŞ HARBİNDE BUNU"
“Genel başkanımız vekillere ‘Meclis’e gidin’ çağrısında bulundu. ‘Terk etmeyin. Diğer partilerden vekillerle birlik beraberlik oluşsun’ dedi. Sürekli beraberdik.
Meclis’tekilerle sürekli telefonla konuşuyorduk. Alçak uçuşlar genel merkezin üzerinde yoğunlaştı. Sonik patlamaları çok hissettik. Partide bir emekli albay arkadaşımız vardı. Bu konulara vâkıftı. Bizi bilgilendirdi. Patlama sesi olduğunu ondan öğrendik. Bomba düşmesini televizyondan öğrendi. Çok üzüldü. ‘Böyle bir şeyi nasıl yapabilirler?’ dedi. ‘Bunlar kim?’ şeklinde tepki verdi. Çok üzüldüğünü hissettim. Ordunun buradan çok büyük yara aldığı endişesini dile getirdi. Özel Harekât Merkezi’ne yapıldığı saldırıyı gördüğünde de çok üzüldü. ‘Vatan evlatları kendi silah arkadaşlarına ve kendi Meclis’ine nasıl bunu yapar, bu nasıl bir zihniyettir’ dedi. Şehitler olduğunu öğrenince de derinden iç çekti. ‘Düşman yapmadı Kurtuluş Harbi’nde bunu, nasıl yaptılar?’ diye çok içerledi. Sonra bir ara bunu yapanların Güneydoğu’da birtakım zafiyetlere bile sebep vermiş olabileceğini değerlendirdi.”
İNANCINI HİÇ YİTİRMEDİ
“Sabaha kadar uyumadan genel merkezde durduk. Meclis Başkanı aradı. Genel kurulun toplanacağını söyledi. Sayın Bahçeli sabah 10.00 gibi hazırlığını yapmak için evine gitti. Sonra zaten olaylar iyice netleşmişti. Cumhurbaşkanı da arayıp teşekkür etti. Yoğun duygular içindeydik. Allah bir daha yaşatmasın... Olaylar boyunca parti genel merkezinde ‘çatışma yaşayacağız’ duygusu hâkimdi. Genel Başkanımız inancını hiç yitirmedi. ‘Bu girişime karşı direneceğiz’ inancını hiç kaybetmedi. Güçlü bir direnç aşıladı bize. Birinci Ordu Komutanı’nın açıklaması, kolordu komutanın açıklamaları, Cumhurbaşkanı’nın halkı sokağa çağrısından sonra buna karşı toplumun durduğunu iyice anlamış olduk. Sonradan yazılı açıklama yaptık. Şu anda hiç olmadığı kadar birlik ve dayanışma var. Tüm partilerin, sivil toplum kuruluşlarının, ordunun içindeki çok büyük bir kesimin, polisin, herkesin artık Türkiye’de darbe döneminin geride kalması gerektiğine inancı pekişti. Bir araya geldiğinde de müthiş bir reaksiyon ortaya çıktı.”