Çay başta Rizeliler olmak üzere bir milyonu aşkın Doğu Karadeniz insanı için hayat demektir, çocuğun defter parası, kamyonunun eksik kalan bakımı, evin tamamlanamayan ihtiyaçları hep özlemle beklenen çay parasına bağlanmıştır. Çay Rizelinin yokluk ve yoksulluğu engebeli arazilerde bin bir emek ve çile ile azimle yendiği kutsal bir davadır.
Ancak 2012 Yılı Yaş Çay Kampanyası başlamadan önce basına düşen haberlerde Rizeli ÇAYKUR İdarecilerinin Dubai'de olduğunu ve Türk Çayına buralarda çözüm aradıklarını görmüş, Mayıs ayında başına geleceği, çayını sonunda Karadeniz Sahil Yoluna dökerek eylem yapmak zorunda kalacağını herhalde hissetmiş olmalıdır. Zira Rize'de ki ÇAYKUR Tarım Dairesi çayın olgunluğuna ne zaman erişebileceğine bile bakmaz, araştırmazken, işe alınan altlarına araba çekilen süpervizörler ne işe yarayacaklarını kendileri dahi bilmezken, fabrikalar kampanyaya dolayısıyla üretime hazır mı bile denmezken Sri Lanka'da, Kenya'da, Hindistan'da ve Dubai'de arzı endam edenler Rizeliye günde ancak 10 kg çay verebileceğini, kontenjanın bu yıl seçim olmaması dolayısıyla düşürüldüğünü değiverdiler. Dolayısıyla ÇAYKUR'un bu iş bilmezliği karşısında Çay Üreticilerine de iki seçenek kaldı, ya çaylarını denize, cadde ve sokaklara dökecekler, ya da kilosu 50 - 60 kuruştan özel sektörün teneşir vadesine mahkum olacaklardır.
Günde ancak 7.000 Ton kapasitesi bulunduğunu, 204.000 Çay Üreticisinin kendine düşen yaklaşık 200.000 Ton ilk sürgün çayını 05.Mayıs'tan itibaren almaya başlaması gerektiğini, tedbir alınmaz ise sıkışma olacağını, insanların perişan edileceğini, bu tarihte bütün fabrikaların hazır olmasının zorunlu olduğunu, çözümün ancak randevu veya sıra uygulamasında, Trabzon - Araklı Fabrikasında bulunan ön soldurma işleminin diğer fabrikalara da yaygınlaştırılmasında olduğunu, buna paralel olarak müstahsillerin bilinçlendirilmesi gerektiğini göremeyen bir ÇAYKUR Yönetimini başta Rizeliler olmak üzere Doğu Karadeniz İnsanının hak ettiğini söylemek mümkün değildir. Alım yerlerinde günde 10 kg yaş çay verebilmek için, yani on bir küsur lira alabilmek için bekleyeceksin demek onca emek ve zahmet çeken Karadeniz insanı için en hafif tabiri ile hakarettir.
ÇAYKUR İdarecilerinin ortaya koyduğu acizlik ve bilimsellik ile hesap, kitaptan uzak tablonun af edilmesi mümkün değildir. Kışın yatıp, Dubailerde, Kenyalarda, Sri Lankalarda gezmek yerine hemen işlenmesi gereken yaş çay için hem üreticileri ve alım yerlerini hem de fabrikaları rahatlatacak tampon oluşturacak ön soldurma sistemini yaygınlaştırmayan, basit birmatematik işlemi ile yaş çay alım yerlerinde kaydı, kuydu ve kapasitesi belli yaş çay müstahsillerini bilinçlendirerek randevulu, sıralı alım sistemine geçemeyen, fabrikalarını zamanında üretime hazır hale getiremeyen, böylelikle Rize Yaş Çay Üretimini koruyamayan, müstahsillerin yegane teminatı kendi kurumları ÇAYKUR'a kast eden, seçim yılı geçince hemen kontenjanları düşürüveren, üreticiyi özel sektöre yada açlığa mahkum eden tek meziyetleri eş, ahbap, dost olan İdarecileri göreve getiren, ÇAYKUR' da gerekli rehabilitasyon çalışmalarını yapmayarak kurumu çürümeye ve hantallığa mahkum eden, çay bahçeleri için zorunlu iyileştirme ve gençleştirme çalışmalarını yapmayan, bunun için kaynak ayırmayan, yapılmış çalışmaları dahi sümen altı eden AKP İktidarından Rizelinin duygusallığını bir tarafa bırakarak önümüzde ki seçimlerde artık hesap sorma vakti gelmiş bulunmaktadır. Aksi halde bu sefer denize ve yollara dahi dökecek yaş çay bulunamayacaktır.
O. Cem KAZMAZ