Her şehrimiz bizim için kutsaldır. Biz şehirlerimizin ruhu üzerinde konuşurken birileri Vandalizm ile Bitlis'i, Siirt'i, Diyarbakır'ı kana bulamakla meşguldüler. Aramızdaki fark budur. Birileri şurası Kürt şehri diye bölmek üzerinde çalışıyorlar. Türkiye’de tüm şehirler milletimize aittir.
Akil İnsanlar Heyeti geçen sene çözüm sürecine vicdanları ile katkıda bulunan kişilerden oluşuyor. Ben kendileri ile buluşmaktan memnuniyet duydum. Her birini dikkatlice dinledim. Eleştiri yapanlar oldu, çözüm önerileri teklif edenler oldu. Çözüm süreci dış etki olmadan milletin kendi dinamikleri içinde milli yerli özgün projedir sonuna kadar korunacaktır. Millidir çükü bu topraklarda Malazgirt’ten bu yana olan milli harmanı barındırır, yerlidir çünkü inisiyatif Sayın Cumhurbaşkanımızdan gelmiştir ve yerli aktörler süreçte değerlendirmiştir. Yeni Türkiye her bir vatandaşının her bir özelliğini kutsal bilir.
Biz hiçbir tehlike karşısında boyun eğmediğimiz gibi çözüm sürecindeki provokasyonlara da boyun eğmeyiz.
Bu stratejik hedefi gerçekleştirene kadar omuz omuza yürüyeceğiz. Tüm partilere, kanat önderlerine sesleniyorum. Sesinizi yükseltin Vandalizm’e karşı sesinizi yükseltin, milli birliğin ve beraberliğin yanında sesinizi yükseltin. Temelde iki siyasi eğilim var. Bir destek tipçi, dayatmacı, başka fikirlere tahammül edemeyen akım, ikincisi her vatandaşına saygı ile bakan kesim.
Bu olaylarda 38 kişi yaşamını yitirdi. Şehit edilen Atıf’ta Hüseyin de bu Vandalizm’in kurbanı oldular Diyarbakır’da 16 yaşındaki Yasin’de. Onun yanında diğer arkadaşları da şehit oldular. Bu vatandaşlarımızın etnik ve kültürel arka planları önemli değil. Bizim için onlar bu zalimler karşısında her biri Hz. Hüseyin’dir. Muharrem ayı yaklaşırken Amasyalı Hüseyin şehit edildi. Yasin fakirlere yardım etmek isterken şehit edildi. Bu toprakları Kerbelaya çevirmek isteyenlere izin vermeyeceğiz. O katillere bu topraklarda yer verrneyeceğiz. Biz özgürlük güvenlik dengesi dedik. Özgürlük güvenlik uyumu ile taraflı denge değil içi içe geçmiş uyum mantığı ile yaklaşıyoruz. Kimse bugün sizlerle de paylaşacağım konuları Türkiye’nin özgürlüklere kısıtlayan alan olarak görmemelidir. Tweet atanlar dahi yaşananları savunamıyorlarsa bunları dünyadaki uygulamalarına bakarak değerlendirsinler, siyasi istismar malzemesi yapmasınlar. Bunlar tüm vatandaşlarımızın güvenli yaşamasını sağlayacak reformlardır.
REFORMLAR
Birinci alan içişleri bakanlığımızda yaptığımız değerlendirmelerde vatandaşlarımızın günlük hayatını kolaylaştırıcı adımlar. Nüfus hizmetlerinde yapılan değişiklerle sağlanacak. Doğum, evlenme, ölüm gibi durumlarda nüfus müdürlüklerine gidilmeyecek. Bildirimle tescil imkanı sağlanacak
İkincisi isim ve soy isim değişiklerine mahkeme kararı olmayacak. İzin almak zorunluluğu olmayacak. Bu hak vatandaşlarımıza verilecek ve mahkemeye gitmeden tek dilekçe ile bu ismi kullanacağı diyecek mahkeme süreci olmayacak.
İkametgahlar için sıra bekleme olmayacak, e-devletten sıra beklemeden kısa sürede halledilecek. Pasaport alacak olan Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gitmeyecek Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü’ne gidecek.
JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIKLARI İÇİŞLER BAKANLIĞINA BAĞLANACAK
İkincisi İçişleri Bakanlığı’nın yeniden yapılandırılması.Herkesi dinleyeceğim. Herhangi kurumda reform yapılması gerekiyorsa yapacağız. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün kendi örgüt şeması içinde ciddi piramit bozulması olduğunu gözledik bunu düzelteceğiz. İhtiyaçlar karşılanacak. Devrim mahayetinde adım atıyoruz Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlıklarını İçişleri Bakanlığı’na bağlıyoruz. Bundan sonra Jandarmalarımız İçişleri Bakanlığımızın tayin edeceği özel kıyafetle çalışacaklar.
Üçüncü alan kolluğun önleyici ve istihbarat faaliyetleri dinlemeleri. Çeşitli konularda güvenlik birimlerinin yaptığı takip yetkilerinin önce İçişleri Bakanlığı’nda ve Başbakanlık’ta takibi yapılacak ve 17 kişilik komisyona rapor sunulacak. Eğer herhangi suçun önlenmesi için önleyici tek konuya münhasır istihbarat dinlemesi yapılmışsa bu yapılan dilemelerin hepsi tüm partilerin katıldığı komisyonda değerlendirilecek.
ELİNE MOLOTOF ALAN SUÇLU SAYILACAK
Dördüncü alan toplantı ve gösteri hakkı demokratik haktır. Her hak ve özgürlük gibi bu hakta hukuk devleti kurallı içinde gerçekleşir. Bu hak başkalarının hakkını gasp etmesi olarak bu hak kullanılamaz. Devlet nerede diye sorarlarsa biz haykıracağız devlette burada bizde buradayız. Toplantı ve gösteri yapanlara saldırı engellenecek. Toplantı ve gösteriye dışarıdan saldırı olduğunda bu saldırı durdurulacak. Her türlü eylem suç sayılacak. Toplantı gösteri yapacaksanız elinize Molotof aldığınız anda toplantı ve gösteri hakkı biter şiddet girer. Bana müdahale edemez diyemez kimse. Patlayıcı, ateşli diye tanımlamalar var ama Molotof konusunda hakimin takdir yetkisine giriyor.Molotof bir saldırı aracıdır. Molotofla ambulanslar yakıldıysa, kütüphaneler saldırılmışsa, kurslar yakılmışsa, o molotofla insanlarımız yakılmışsa buna sessiz kalamayız. İşte demokratik ülkelerdeki uygulamalar. Kimse molotofu savunmaya kalkmasın. Kimse Türkiye otoriterleşiyor diye yaygara koparmasınlar.
POLİSE 24 SAAT GÖZALTI YETKİSİ VERİYORUZ
Yüzünü kapatarak toplantı yapanlara izin verilmeyecek. Okmeydanı’nda yüzünü kapatmış elinde tüfek. Bu gösteri mi? Bunlar toplantı ve gösteri hakkı içine giremez. Toplantı ve gösteri yapmak isteyen yüzünü gizlemez. Bu şekilde maskeler takarak şiddet amaçlı sokağa çıkanlar potansiyel suçlu muamelesi görürler. Gösteriye silahla katılanlar 4 yıla kadar cezalandırılacak. Polisimize 24 saat gözaltı yetkisi veriyoruz savcılığa müracaat etmek şartı ile.