Aksaray'da üniversitede arıcılık bölümünden mezun olan Sibel Çetinkaya (39) ve Mustafa Çetinkaya (41) çifti, 16 yıldır meslekleri bir aşkla sürdürüyor. Sibel Çetinkaya, "Üniversitede eşimle aynı sınıftaydık ve orada tanıştık. O gün bugündür de arıcılık yapıyoruz. Bir oğlumuz var. Kazancımızı bu şekilde sağlıyoruz. Eşimden ve işimden son derece memnunum. Eşim de işim de aşkım diyebilirim."dedi.
Niğde Ömer Halis Demir Üniversitesi Ulukışla Yüksek Okulu Arıcılık bölümü mezunları Mustafa ve Sibel Çetinkaya çifti, Ekecik dağının eteklerinde Çekişler köyü kırsalında arıcılık yaparak geçimlerini sağlıyor. Mustafa Çetinkaya , "Niğde Üniversitesi arıcılık araştırma programı mezunuyum. Evimizin ekmeğini arıcılıktan kazanıyoruz. Arıcılık bizim için bir aşk. Eşimde Niğde Üniversitesi arıcılıkprogramı mezunu, aynı okuldan aynı sınıftan mezun olduk, orada tanıştık. Bizi arılar birbirimize bağladı. Bal, propolis, polen bunları üretmekteyiz. Aynı zamanda Tarım ve Orman Bakanlığı ruhsatlı ana arı üretimi de yapıyoruz. Verim çok şükür geçen seneye göre 2 kat daha fazla, daha fazla ürün almaktayız. Yağışların vakti zamanında yağması bizi mutlu etti. Şu an ki durumdan memnunuz. Geçen seen kovan başı ortalama 15 kilogram civarlarında bal elde etmekteydik. Bu sene ortalama 20-25 kilogram bal elde ettik" diye konuştu.
"BAL AROMALI ŞURUPLARIN YASAKLANMASI FIYATLARI YUKSELTTİ"
Bal aromalı şurupların yasaklanmasının fiyatlarına yükselmesine neden olduğunu ve durumdan memnun olduklarını dile getiren Çetinkaya, "Bu durumdan çok memnunuz. Toplu alımlarda hem nakit, hemde geçen seneye göre fiyatlar daha yüksek. Toptan olarak da bir teneke bal ortalama 500-600 lira olarak gitmekte. Yayla balı kilosu ise perakende olarak 40-50 lira arasında fiyat bulmakta. Koronavirüsten dolayı sadece bala değil, arı ünlerinin tamamına bir talep oluştu. Propolis, polen, arı sütü, bağışıklık sistemini güçlendirmede oldukça etkili bu yüzden bunlara karşı talepler var. Bizlerde elimizden geldiğince bu talepleri karşılamaya çalışıyoruz. Üretmeye devam ediyoruz. Şu an 1400 rakımlı Ekecik Dağı eteklerindeyiz burası endemik bitki çeşitliliğinden dolayı zengin bir floraya, bitki örtüsüne sahip. Ürettiğimiz bal çeşitliliği kekik geven, kır çiçekleri ağırlıklı balları. İşletme olarak 400 kovanımız var, bu sezon ortalama 4 ton bal hedefliyoruz" ödedi.
"EŞİMİ DE, İŞİMİ DE ÇOK SEVİYORUM"
Huzuru ve aşkı doğada bulduklarını ve arıcılık işini severek yaptıklarını belirten Sibel Çetinkaya şunları söyledi:
"Üniversitede eşimle aynı sınıftaydık orada tanıştık. O gün bugündür de arıcılık yapıyoruz. Bir oğlumuz var. Kazancımızı bu şekilde sağlıyoruz. Eşimden ve işimden son derece memnunum. Eşimde, işimde aşkım diyebilirim. Ben eşimle birlikte genelde yaz sezonunda çalışıyorum. Kendisi arıları Mersine götürüyor. Arının çok kıymetli bir hayvan olduğunu düşünüyorum. Doğada onlarla çalışmak güzel. Onlar bizim için bizde onlar için çalışıyoruz. Arılar insanlara şifa üretiyorlar bizde burada aracı oluyoruz. İşimiz gerçekten hem çok mübarek hem çok zevkli aynı zamanda kendine bağlayan bir iş. Bayanlara tavsiye ediyorum, arıya bulaşan bir insan bırakamaz. Çünkü arıcılık en değerli işlerden birisi. Bal sağımı arıcının bayramı, emeğin karşılığını alıyorsunuz bu işte bir hafta 10 gün sürüyor."
"SON NEFESİME KADAR BU İŞİ YAPACAĞIM"
Çetinkaya, "Arıcılıkta yaptığımız işlemler sabah erkenden çadırda başlıyor, havanın sıcak olması, çadırın içerisinin sıcak olması, balın güzel akması, çadır içerisindeki sıcaklıkla birlikte devam ediyor. Bu sene çok şükür gün içerisinde yaklaşık 250-200 kilogram bal sağdık. Geçen seneye göre verim oldukça iyi ilerliyor. Florada çok güzel, doğada çok güzel, olması gereken bir mevsim, bu sene gerçekten çok güzel bir mevsim. Hatta şöyle diyoruz arıcılık adına neredeyse 10 yılda bir gelecek bir mevsim. İşimi çok seviyorum, son nefesime kadarda bu işi yapmak istiyorum. Kişi sevdiği işi yapmak ister son nefesine kadar ve bende eşimle beraber sonunda kadar bu işi yapmak istiyorum." diye konuştu.