“Çay Üretimine Göre İhracatımız Düşük”

Türkiye’nin dünya çay üretiminde ilk 5 ülke arasında yer almasına rağmen, bu güne kadar üretim ölçeğinde ve diğer üretici ülkeler eşdeğerinde dünya çay ihracatından yeterli düzeyde pay alamadığı belirtildi.

Konuyla ilgili bugün bir basın toplantısı düzenleyen Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, Türkiye’nin çay ihracatında istenilen düzeyde olmadığını söyledi. Gürdoğan “Uluslararası piyasaların talep ettiği ürün özelliğinde ürün geliştirilememesi, yüksek üretim maliyetleri, üretim teknolojilerinin sadece iç piyasa odaklı kurgulanması ve sektörde faaliyet gösteren işletmelerin finansman yetersizlikleri gibi nedenler, bugüne kadar çay ihracatından yeterli düzeyde pay alamamamızdaki sorunların başında yer almaktadır. Ancak, dünya tüketiminde sudan sonra en çok tüketilen içeceklerin başında yer alan çay, hiç şüphesiz tüketici trendleri doğrultusunda ve her pazarın özelliklerine göre ürün türleri geliştirilmesi ile özellikle diğer ülkelere oranla tamamen doğal şartlarla üretilen Türk Çayı’nın dünya piyasalarında büyük rağbet göreceğine inanmaktayız” dedi.
Çay ihracatını arttırmak için “Doğu Karadeniz Bölgesi’nden Çay İhracatçısı Firmaların İhracat Kapasitesini Arttırma” Projesi hazırladıklarını ve çerçevede faaliyetlerde bulunduklarını ifade eden Gürdoğan, söz konusu proje kapsamında çay imalatçısı ve ihracatçısı firmaların katılımı ile 16-19 Eylül 2013 tarihleri arasında Rusya’da düzenlenecek olan “World Food Moscow-WFM” fuarına katılmayı planladıklarını söyledi. Gürdoğan “Dünyadaki arz göz önüne alınarak en büyük ithalatçı konumundaki Rusya’ya ihracat gerçekleştirebilmek için onların damak tadı ve dünyadan ithal ettikleri gerek yeşil, gerekse bitkisel ve sağlık açısından ön plana çıkan fonksiyonel ve bitkisel çaylar Üniversitemiz, İhracatçı Birliğimiz ve proje kapsamındaki firmalarımızın işbirliği ile gerek laboratuvar ortamında yapılan araştırmalar ve gerekse de görüş birliği ve ortak akıl neticesinde öne çıkan; çayda ürün çeşitliliğinin sağlanması, tüketiciyi satın alma ve cazibe yönünden etkileyen ambalajların kullanımına gidilmesi ve etkili sunum mefhumlarının gözetilmesi suretiyle Rusya Federasyonu’ndaki fuara katılım kararı alınmış olup dünyanın en büyük çay ithalatçısı konumunda bulunan dev pazardaki alıcıların istekleri göz önüne alınarak sözkonusu fuarda müşteri portföyünün oluşturulması planlanmaktadır. Projede yer alan ve Rize ve Trabzon illerimizde faaliyet gösteren firmalarla yaptığımız pazar projeksiyonlarında, ilk etapta dünyanın önemli çay ithalatçısı ülkeleri arasında yer alan Rusya Federasyonu hedef pazar olarak seçilerek, bu Pazar trendlerine uygun ürünler geliştirilmesine çalışılacaktır” diye konuştu.
Bu kapsamda Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) işbirliği ile özellikle Rusya Federasyonu piyasasında talep gören, doğal bitkisel karışımlı ürünlerden; yaseminli çay, naneli çay, sinamekili çay vb. gibi sağlık yönü ön planda olan ürünler ile çok üstün ambalaj albenisi olan ve ambalajı ile ön plana çıkacak ürünler geliştirileceğine dikkat çeken Gürdoğan “Geliştirilecek olan bu ürünlerle ilk etapta Ekim ayında Moskova’da düzenlenecek olarak fuara Birlik olarak firmalarımızla katılarak Rus tüketicisinin karşısına çıkılacak ve bunun yanında da geliştirilecek web sitesi ile de ürün tanıtımı yapılarak marka imajının oluşması sağlanmış olacaktır. Ayrıca, Ekim ayında fuarla eş zamanlı olarak Türk çay imalatçısı firmalarımızın bu ortak marka ile Rus alıcılarla ikili görüşmeleri de sağlanmış olacaktır. Projemizin bundan sonraki aşamalarında çay imalatçısı firmalarımız arasında kümeleme olgusunun da ön plana çıkarılarak firmaların tek başına geliştiremediği ürünlerin işbirliği güç birliği ve Üniversite-sanayi işbirliği modeli ile yeni ürünler ve albenisi yüksek ambalaj türleri geliştirilerek, bu ürünler sayesinde çay ihracatımızın daha üst noktalara ulaştırılması için çalışmalarımız sürdürülecektir. Bu plan çerçevesinde, Türk çayında sektördeki paydaşların oluşturacağı güçlü tedarik zinciri ile sağlanacak güç birliği kapsamında ihracata odaklanmanın sağlanması ve bunun akabinde oluşturulması planlanan tek bir uluslararası marka ile ihracat gerçekleştirilmesi ve hedef pazarlarda yüksek oranda talep gören çay türevlerinin üretimi sağlanarak ürün çeşitliliğinin gerçekleştirilmesi kısa vadedeki öncelikli hedeflerimiz arasında yer almaktadır” şeklinde konuştu.

“ÇAY ÜRETİMİNE GÖRE İHRACATIMIZ DÜŞÜK”
DKİB Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, son yılların ihracat rakamlarına bakıldığında toplam kuru çay üretimi yaklaşık 235 bin ton düzeylerinde olduğunu belirterek “Ükemiz, 2012 yılında, bu üretime karşılık miktar bazında 3 bin 283 ton ve değer bazında ise 12.1 milyon dolar tutarında ihracat gerçekleştirmiş bulunmakta olup, bu rakamda gerek toplam üretim içindeki düşüklüğü ve gerekse diğer üretici ülkelerle kıyaslanmasında çok düşük düzeylerde kalmaktadır. İhracat rakamlarımızdaki yetersizlik yanında çaydan yeni ürünler geliştirilememesi ve özellikle dünyada artan sağlık bilincinin de etkisiyle gittikçe büyük talep görmeye başlayan yeşil çayın dahi istenilen miktarda üretilememesi, bu konuda hiçbir çay üretimi olmamasına rağmen dünya çay pazarında önemli aktörler haline gelen reeksportçu ülkeler olarak bilinen İngiltere, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa ve Hollanda gibi ülkeleri yeşil çay ve alternatif ürünler konusunda ön plana çıkarmış ve dünya ticaretinde söz sahibi yapmıştır. Bu ülkeler dünyadan dökme çayı alıp bunu kendileri işleyip, alternatif ve albenisi yüksek ürünlerle dünya ticaretinden önemli oranlarda pay almaktadırlar” ifadelerini kullandı.
Dünya çay ihracatının yaklaşık yüzde 90’ından fazlasının Sri Lanka, Kenya, Çin, Hindistan Endonezya, Vietnam ve Malawi gibi üretici ülkeler tarafından gerçekleştirildiğine dikkat çeken Gürdoğan, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Dünya üretiminde ilk 5 arasında yer alan ülkemiz ise aynı kulvardaki diğer ülkelerin aksine dünya ticaretinden üretimi ölçeğinde pay alamamaktadır. Diğer taraftan, dünya ticaretine baktığımızda ihracatta önde gelen ülkelerin çayı daha çok doğal olarak ve yeşil çay olarak dünya piyasalarına sundukları, modern teknikler yanında makine kullanmadan tamamen doğal şartlar altında ürettikleri ürünlere dahi pazar buldukları görülmektedir. Bu durumdan çıkarılması gereken en önemli fikir birliğinin; çayın üretim avantajına sahip olmanın tek başına artık bir güç ve potansiyel olarak kabul edilmemesi gerektiği, bilakis sunumun, pazarlamanın, tanıtım ve tutundurma faaliyetlerinin, tüketicilere nüfuz eden etkili promosyonun ve tüketici tercihlerine göre ürün çeşitliliğine gidilmesinin sektörün en önemli ve olmazsa olmaz unsurları olduğudur. Elbette çay ihracatımızın sadece tek merkezli politika ve çalışmalarla artırılamayacağı her kesimin malumudur. Bunun içinde bu çalışmalar yanında, çayın Doğu Karadeniz Bölgesi’nin yeşil altını olduğu ve bölge ekonomisinin olmazsa olmaz değerleri arasında yer aldığının bilinciyle bütün kesimler tarafından çayın üretimden tüketime kadar bütün aşamalarında topyekun çalışmalar yapılmalıdır. Çay ekim alanlarındaki birim başına verimin arttırılması, yöreye uygun türlerin tescil edilmesi, üretim ve hasat yöntemlerinde modern tekniklerin geliştirilmesi, taşıma ve ürün üretim süreçlerinde dünya hijyen kurallarına titizlikle riayet edilmesi, çay’dan kimyasal türevlerin üretilmesi, farklı içecek türlerinde ve gıda katkı maddelerinin üretilmesi, yan ürünlerin değerlendirilmesi bu çalışmaların önemli kısımlarını oluşturmaktadır. Sonuç olarak, ana fikir Türk çayının dünya pazarlarındaki ihracat potansiyelini harekete geçirip çay sektörünün gerçek değerine erişmesini sağlamamızın zaruri oluşudur. Bunun için her şeyden önce gerek üretici, gerek sanayici olarak üretim ve pazarlama politikalarımızı dünya gerçeklerine göre uyarlamamız ve pazarlamayı da dünya gerçekleri ve tüketici tercihleri doğrultusunda şekillendirmemiz gerekmekte olduğudur. Bu gerçeği gözeterek ürün çeşitliliğine gidilmesi ve modern bir pazarlama anlayışına geçiş için farkındalık oluşturma faaliyetlerine ağırlık vermemiz gerekmektedir. Günümüzde tek bir yaş çay üretimi olmadığı halde dünya ticaretinde söz sahibi ülke olan İngiltere örneğinde olduğu gibi etkili bir uluslararası pazarlama stratejisi izlememiz halinde aynı zamanda üretici bir ülke olmamızın da sunacağı avantajlar ile dünya piyasalarında söz sahibi ülke konumuna gelmemiz hiçte zor olmayacaktır.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Trabzon Haberleri

Trabzon’da Organ Ve Doku Bağışı Eğitimi Verildi
Fanatik Trabzonsporlu İkiz Buzağılarına Futbolcu İkiz Kardeşler Şota Ve Arçil’in İsmini Koydu
Trabzon’da İkinci Kent Lokantası İnönü Mahallesinde Açıldı
Dr. Öğretim Üyesi Özgenç Akın: “rize’de Son Yaşanan Deprem, Yağışlar Sonrası Bölgedeki Heyelanları Da Tetikler”
Paten futbolu Futbolun başkenti Trabzon'da yapılacak