Adına şarkılar-türküler yazılan, filmlere konu olan Sinop Tarihi Cezaevi birçok medeniyetin izlerini taşımasıyla da dikkat çekiyor. Türkiye'de en çok ziyaret edilen müzeler arasında yer alan Sinop Tarihi Cezaevi ve Müzesi'nde yaklaşık bir sene önce başlatılan restorasyon çalışmaları sürüyor. Avrupa Birliği'nin destekleriyle Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca başlatılan restorasyon çalışmaları sırasında Sinop Tarihi Cezaevi ve Müzesi'nde iki kitabeye rastlandı. Selçuklu dönemine ait olduğu tespit edilen kitabelerin Sinop'un fethi sırasında yazıldığı tahmin ediliyor. Kemerin altında bulunan ve üstü kapatılan kitabelerin Arapça ve Farsça dillerinde yazıldığı tespit edildi.
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Metin Süren, "İlimiz zaten bahsettiğim gibi tarih öncesi döneminden günümüze kadar bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış, Antik Dönem'de tersane olarak kullanılan şuan ki cezaevinin olduğu yer 1214'te Selçuklu'nun Sinop'u fethetmesinden sonra tersane olarak kullanılmış. Bu tersane kısmı daha sonra kemerler kapatılıp iç kale oluşturulup 1882 yılında cezaevi kompleksi inşa edilmiş. Şu anda yaklaşık 15 bin metrekare alana yayılmış bir cezaevi kompleksinden bir yapı topluluğundan bahsediyoruz. Antik Dönem'de tersane olarak kullanılan ve Selçuklu döneminde tersane olarak kullanıldığı için 2 tane ana kemer var. Bu kemerler daha sonra cezaevi inşası sırasında kapatıldı. Kapatılırken de bu Fetih'in anısına oraya Selçuklular kitabe yerleştirmişler. Daha sonra o kitabelerin olduğu bölümde farklı zamanlarda kapatılmış olabilir. Bu restorasyon projesi kapsamında tarihi cezaevinin dokusuna uygun olarak ya da o tersane kısmının aslına uygun olarak denizle buluşmasını sağlayacak şekilde kemerlerin açılması kararı alınmıştı, kurul kararıyla. Bu kemerlerin açılması esnasında önemli 2 kitabeye ulaştık. Bu kitabeler Selçuklu'nun bütün eserlerini yaparken imzasını attığı gibi buraya da imzasını atacak şekilde önemli 2 kitabe yerleştirilmiş. Yan yana. Doğu Kitabesi ve Batı Kitabesi şeklinde. Bu kitabelerin Türkçe'ye çevrilmesi sadeleştirilmesi sonucunda "La İlahe İllallah Muhammeden Resüllullah. Allahü Teala'nın yardımıyla başlayan bir kitabemiz. Galip Sultan, din ve dünyanın izzeti, büyüğü anlamında, fetih babası, Halife'nin Bürhanı yani delili, Keyhüsrev'in oğlu Kaykavus, İzzettin Keykavus'tan bahsediyor, döneminde bu burç ve beden ile kemeri Osman oğlu Fahreddin Erdem Şah tarafından 610 yılında yaptırıldı" şeklinde bir açıklama. Evet, bu Doğu Kitabesi dediğimiz, Batı Kitabesi'nde yine "Allahü Teala'nın yardımıyla gene Galip Sultan, din ve dünyanın izzeti, gene aynı şekilde, fetih babası, Halife'nin Bürhanı, aynı gene Keyhüsrev'in oğlu Kaykavus döneminde İzzettin Keykavus'tan bahsederek bu beden ve ile kemeri Amasya vilayeti emiri Kaymazoğlu Mübarezeddin Behram Şah tarafından 610 yılında yaptırıldı" şeklide 2 kitabenin de açıklaması var. Bunlar bizlere tabii önemli tarihi notlar olarak önümüze çıkıyor. Biz şu anda bu önümüze çıkan durumla alakalı Koruma Kurulumuzla birlikte bir alan çalışması yapıp önümüzdeki restorasyon sürecinin ne şekilde devam edeceği, bu ortaya çıkan durumun nasıl muhafaza edileceği ile alakalı tescil ve tespit çalışmalarımız devam edecek" dedi.
İHA