Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, geçtiğimiz günlerde ilk kez piyasaya sundukları soğuk çayı beğenildiğini belirterek, “Artık sıcak çayın yanında soğuk olarak içilen, ilk yerli ve milli soğuk çayımızı 'didi' adı ile piyasaya sunduk. Hedefimiz soğuk çayda da iç pazarda lider olmak. Diğer ülkelerde ciddi boyutlarda satışlar gerçekleştirmektir. Şuan için çok beğenildi. Olumlu tepkiler var. Üzerinde çalışmalarımız sürecek. Köklü bir kuruluşuz ama köhne bir kuruluş değiliz. Yeniliklerimiz sürüyor" dedi.
"Didi” kelimesinin Lazca'da ve Gürcü dilinde 'büyük' anlamına gelmesi tesadüf" diyen Sütlüoğlu "Aile boyları olacak. Yabancı firmaların sattığı çaylar yüzde 80 yüzde 90 büyük şehirlerde satılıyor. Biz soğuk çayı tüm yurda yaymayı amaçlıyoruz. Çok beğenileceğini şimdiden görüyoruz” diye konuştu.
30 YENİ ÇEŞİT
Genel Müdür İmdat Sütlüoğlu ürün çeşitliliklerini arttıracaklarını ifade ederek yıl sonuna kadar 30 farklı ürün ile tüketicinin karşısında olacaklarını söyledi. Sütlüoğlu, “Köylü köhne değiliz. Yenilik çalışmalarımız devam ediyor. Bu atak devam edecek. Meyve ve bitkili çaylarda 30 çeşitli piyasaya yeni ürünler çıkacağız. Çay sektöründe neler yapılması gerekiyor bunları bir bir hayata geçiriyoruz” şeklinde konuştu.
289 MİLYON TL ÖDENECEK
Sütlüoğlu Çaykur’un 1. sürgün alımlarının karşılığı olarak üreticisine 289 milyon TL ödeme yapacağını söyledi. Sütlüoğlu “27 Nisan 2013 tarihinde bu yıl ki çay kampanyasını başlattık. Toplamda üreticimizden 228 bin 392 ton cay aldık. 1. Sürgün bitmek üzere. 1. Sürgünde toplamda 235 bin ton çay almayı planlıyoruz. Toplamda 1. sürgün bedelleri olarak 289 milyon TL lik ödeme gerçekleştirmiş olacağız. Ödemeleri ay sonuna kadar tamamlamayı hedefliyoruz. Öte yandan 1. sürgünde 7 bin 308 ton organik çay alındı. Karşılığında üreticimize 950 bin TL ödendi” dedi.
Tek Gıda İş Sendikası ile Toplu İş Sözleşmesi imzalamayacaklarına vurgu yapan Sütlüoğlu, şunları söyledi:
“Tek Gıda İş Sendikası ile toplu sözleme yapmamız söz konusu değil. Böyle bir görüşmemiz yok. Bu konularda söylenenler doğru değil. Biz grev öncesi sözleşme yapmak için çok uğraştık. Grevden sonra önceki gibi olmayacak demiştim. Şu anda huzur ortamındayız. Eğer grevleri hayata geçseydi, büyük kaos yaşayacaktık. Büyük sıkıntılar yaşanacaktı. Tüm ikazlara rağmen bölgeye yapılabilecek en büyük kötülük yapılmak istendi. Ancak sağduyu hakim oldu. İşçimiz bu kaosu önledi.”