"ÇAY STRATEJİK BİR ÜRÜNDÜR"
Kılıçdaroğlu, konuşmasında çayın stratejik bir ürün olduğunu belirterek “Çayın gelişmesi için Zihni Derin büyük çabalar göstermiş. Çayınız oldu, fabrikalar kuruldu, üretim oldu, ÇAYKUR kuruldu. ÇAYKUR’u şimdi kapatma arayışındalar. FİSKOBİRLİK vardı. FİSKOBİRLİK bugün var mı? Adı var kendi yok. Aynı oyunu ÇAYKUR’da da oynamak istiyorlar. 210 bin aile çay ile geçiniyor. Bu ailelerin başka bir gelir kaynağı yok. Çay bu bölge için stratejik üründür. Çay dışında başka ürün ekilemez. Sosyal devletin bu konuda dikkatli ve tutarlı politikalar geliştirmesi lazım. Akıllı insanların bu işi iyi yönetmesi lazım. Çayın tüm bölgeye katkısı 5 milyar TL. Çok büyük bir rakam değil. Hane başına bakıldığında sembolik bir miktar düşüyor. 78 milyona çay üretiyorsunuz, 10 bin TL civarında bir para kazanıyorsunuz. 1983’de özel sektör işletmeleri de üretime başladı. Biz karşı değiliz. O da olacak. İşçiler çalışacak. Kimse zarar etmek için fabrika kurmaz. Hem özel sektör kazanacak hem üretici kazanacak. Ama önceliğimiz üreticinin kazanmasıdır. Alın teri döken o. Emek harcayan o. Önce onun kazanması lazım” diye konuştu.
"KAÇAK ÇAYI TOPLAYIP YAKACAĞIZ"
Kılıçdaroğlu,iktidarları döneminde ele geçirecekleri kaçak çayları toplayıp meydanlarda yakacaklarını da ifade ederek şunları söyledi:
"Çay üretimde dünyada 5. sıradayız. Bu bölgenin çayı dünyanın en kaliteli çayı. Bu bölgenin çayına kar taneleri düşer. Diğer bölgelerde bu yoktur. Böcek barındırmadığından kimyasal ilaç da kullanılmaz. Buna rağmen niye geri kalıyoruz. Çünkü akıllı insanlar bu işi yönetmediği için. Dünyanın en kaliteli çayını üreteceksiniz dünyanın bundan haberi olmayacak. Önce çayın kutusundan başlayıp Rize’nin çayını bir dünya markası haline getireceğiz. Türkiye’ye 50 bin ton kaçak çay geliyor. Size sözüm söz CHP iktidarında nerede kaçak çay bulursak meydana yığıp yakacağız. Biz kendi çiftçimizin alın tarihi başkasına peşkeş çektirmeyiz. Üretici alın teri döküyor, birileri gelip 'kaçak çayımız var' diyor. Biz üretiyoruz. Neden kaçak çay gelsin. Buna özellikle izin veriliyor. Kaçak gelen diğer mallara el koymuyor mu devlet. Neden kaçak çaya izin veriyor. Bunun düşünmenizi istiyorum. Çay paketleme fabrikası, çay nerede üretiliyorsa orada olması lazım. Çayla ilgisi olmayan yerlerde paketleme fabrikaları var. Nedir bu kaçak çay paketleme fabrikasıdır. Onların tümünü kapatacağız. Paketleme fabrikası kuracaksan çay üreten yerde kuracaksın.“
TAM ANAYASA İÇİN İŞ BİRLİĞİ ÇAĞRISI
Kılıçdaroğlu, konuşmasında tam ve 1. sınıf demokrasi için hükümet ile iş birliğine hazır olduklarını açıklayarak konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Geçtiğimiz gün Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı Türkiye İnsan Hakları Raporu yayınlandı. AB Parlamentosu da. İki raporda da Türkiye için çok sert eleştiriler var. Bu iki ülke düşmanımız değil, AB için mücadele ediyoruz. Tam üye olacağız diyorum. Ama diyorlar ki 'Tam üye olacaksınız bu standartlara uyacaksınız'. Ben de sayın Davutoğlu’na bir çağrı yaptım. Rizeliler'in önünde çağrımı yineliyorum. Bu ülkeye tam demokrasi getireceksek Cumhuriyet Halk Partisi buna hazırdır. Getirin kardeşim. Hiç geciktirmeden getirin, CHP olarak tam demokrasiye geçmek için sonuna kadar destek verecek, sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bunu şunun için söylüyorum. Ben de adım gibi biliyorum ki getiremeyecekler ama diyecekler ki 'Biz getirecektik ama CHP engel oluyor” diyecekler. Gayet açık söylüyorum. Sayın Davutoğlu tam demokrasi için uygar bir ülkede olduğu gibi 1. sınıf demokrasi standartları için, Yani Türkiye Cumhuriyeti insanı 1. sınıf demokrasiyi hak ediyor. 3. sınıf demokrasiyi hak etmiyor. 1. sınıf demokrasiyi getirin hep birlikte yapalım.“
Kılıçdaroğlu konuşmasının ardından karayolu ile Trabzon’a gitmek üzere Rize’den ayrıldı.