Türkiye’nin lider çay kuruluşu Çaykur’un genel müdürü İmdat Sütlüoğlu, Abdullah Gül hükümeti döneminde Çevre Bakanlığı da yapmış deneyimli bir yönetici.
Kendisi de çay toplayarak büyüyen ve çayın hem yetiştirme hem de fabrika üretimi aşamalarında çalışmış, hatta özel sektörde fabrika işletmiş olan Sütlüoğlu, kurum olarak hedeflerinden birinin kaçak çay alışkanlığı ile bilinen Güneydoğu Anadolu’ya Türk çayı içirmek olduğunu açıkladı.
Kaçak çayın kontrolü mümkün olmadığı için, sağlığa zararının da tam olarak tespit edilemediğini belirten Genel Müdür Sütlüoğlu, bu tür çaylarda demi artırmak için kimyasal boya kullanımıyla çok sık karşılaştıklarını vurguladı.
Türkiye’de resmi kanallardan 4-5 bin ton ithalat yapıldığını, ancak 50-60 bin ton civarında çayın kaçak olarak tüketildiğini belirten İmdat Sütlüoğlu ile Türkiye’de çayın durumu ve Çaykur hakkında konuştuk.
Güneydoğu kaçak çaydan vazgeçer mi?
“Kaçak çayda bir damak alışkanlığı var. Ağırlıklı olarak Sri Lanka’da üretilen Seylan çayı kullanılıyor. Damak tadı farklı olduğu için alışan insanlar kolay vazgeçemiyorlar. Güneydoğu Bölgesi ağırlıklı olarak bu çayı tüketiyor. Biz özellikle çayımızın sağlık yönünü anlatıyoruz. Kendi ürünümüz varken, dışarıdan ürün almanın ekonomik olarak doğru olmadığını vurguluyoruz. Bu sene bölgede daha aktif olacağız. Özellikle bölgenin yerel medyası ve kanaat önderleri aracılığıyla etkin çalışmalar yapmayı hedefliyoruz.
Güneydoğu`ya Türk çayı içireceğiz. Hedefimiz budur. Dış pazarlardaki sabırlı ve uzun vadeli çalışmalarımızı Güneydoğu’da da yapacağız.”
Çayın bölge için önemi nedir?
“Çay bölge ekonomisinin belkemiği. Yaklaşık 80 yıl önce Türkiye’ye girdi. Bölge açısından çay bir milattır. Çaydan önce bölgede işsizlik, gurbetçilik, parçalanmış aileler vardı. Fakirlik söz konusuydu.
Çaydan sonra aileler toparlandı, gurbetçiler tekrar köylerine döndü. Bölgenin refahı çok hızlı yükseldi. Bugün 206 bin aile çay üretimiyle hayatını sürdürüyor. Bu yaklaşık 1 milyon nüfus demek.
Bölgeye yaklaşık 2.5 milyar liralık bir katkısı var. Bunun 1.5 milyarı da Çaykur üzerinden sağlanıyor.”
Türk çayının diğer çaylardan farkı nedir?
“Dünyanın en kuzey iklim kuşağında çay yetiştiriyoruz. Üzerine kar yağan tek çay bizim çayımız. Yani dünyanın en sağlıklı çayı bizim çayımız, çünkü üzerine kar yağdığı için haşere barındırmıyor. Haşere ilacı kullanmak zorunda değiliz. Dolayısıyla son derece katkısız, sağlıklı ve doğal bir çayımız var.
Diğer üretici ülkeler 30-40 çeşit haşere ile mücadele etmek zorunda oldukları için yoğun haşere zehiri kullanıyorlar. Dolayısıyla çayları haşere zehiri ihtiva ediyor. Bizim çayımız organiğe en yakın çay. Sadece kimyasal gübreden vazgeçerek organik çay yapabilecek potansiyele sahibiz. Böyle bir imkan da dünyanın hiçbir çay üreticisi ülkede yok.
Üretimin tamamı organik olabilir mi?
"Hedefimiz 10 yıllık bir periyot içerisinde çaylıklarımızın tamamını organik yapmak. Yani Türkiye’deki bütün çay organik olacak. Böylece dünyanın en büyük organik çay havzasını oluşturacağız. En sağlıklı çevreyi sağlayacak ve bu bölgedeki bütün ürünlerin organik olmasını sağlayacağız. Böylece turizm açısından da çok büyük bir cazibe merkezi oluşturmak istiyoruz.
Yöre halkının yine çay üzerinden geçinmesini sağlayacak yeni bir proje üzerinde çalıştırıyoruz."
Çaykur Türkiye çay pazarının yüzde kaçına hakim?
“Türkiye’deki kuru çay pazarının yüzde 60’ını biz, yüzde 40’ını özel sektör üretiyor. Çaykur üretimin en başından beri işin içinde. Başlangıçta isimler ve bağlı olan kuruluşlar farklıydı ama Çaykur hep vardı. İşin dinamosuydu. Bugün de öyle.
Geçen yıl 672 bin ton yaş çay alıp 130 bin ton kuru çay ürettik. Bu seviyelerde üretimimiz bu yıl da devam edecek. Özel sektörün de 100 bin ton üretimi var. Günlük 7 bin 600 ton yaş çay işleme kapasitemiz var. Üretim süresini 50 günlerden 30 günlere kadar çektik. Böylece 1000 ton bir kapasite artışı oluşturduk. Bunu daha da aşağılara çekmek için kapasite artışı yatırımlarımız devam ediyor.
Çaykur özelleştirilmedi. Tamamiyle devlete ait bir kurum. 11 bine yakın personel çalışıyor. İşçilik ücretleri ise brüt 4 bin 4500 lira civarında.”
Geçen yıl Didi’yi çıkardınız, başka yenilikleriniz olacak mı?
“Ürün yelpazemizi hızla geliştiriyoruz. Geçen yıl soğuk çayımız Didi’yi çıkardık. Didi çok hızlı bir şekilde pazar liderliğine yükseldi. İç pazara yetiştirmekte zorlanıyoruz. Geçen yıl altı ay içerisinde 80 milyon adet sattık. Bu sene bunun iki katını hedefliyoruz. Dış pazarlardan da yoğun talep alıyoruz.
Bu yıl yeni ürün olarak beyaz çay üreteceğiz. Birçok yerde bire bir ben bahçelere gittim. Vatandaşlara beyaz çayı anlattım. Nasıl toplanacağını gösterdim. Birçok afiş yaptırıp astık, beyaz çay önemli bir ürün haline gelecek.
Beyaz çay nedir?
“Beyaz çay, çayın en üst tomurcuğu. Çayın özü. Tek tek elle toplanıyor. Üretici bütün gün çalışsa ancak 500-600 gram toplayabiliyor. Çok itinayla toplanması, saklanması ve bize kadar getirilmesi gerekiyor. Ürün çok hassas çünkü. Adeta bir ilaç. Çayın genel faydalarıyla birlikte beyaz çayın en önemli özelliği gençleştirme ve hücre yenileme özelliği olması.
Vatandaş için de çok önemli bir ek gelir oldu. Beyaz çayı yani tomurcuğu toplayarak çayın diğer bölümlerinden hariç değerlendirebiliyor. Üründe herhangi bir kayıp olmuyor. Vatandaş için artı bir gelir kaynağı.
Çayın normal kilosu bu yıl desteklemeyle 1.5 lira. Oysa beyaz çayın kilosuna 300 lira veriyoruz. Şu anda 200 kilo kadar satın aldık. Çay sürgünleri devam ettiği müddetçe alımlarımız da devam edecek. Beyaz çayla beraber, yeni bir ürüne daha sahip olduk. Bu ürün çeşitlendirmelerimiz devam edecek.
Beyaz çayın satış fiyatı henüz belirlenmedi. Dünya piyasalarında kilosu 1000 dolardan satılıyor. Hatta Çin’de kilosu 15 bin dolar olan beyaz çay çeşitleri bile mevcut.”
Hindistan ve Sri Lanka’da çay üretimi aşırı yağışlardan düşmüş. Bizi kuraklık ve don nasıl etkiledi?
“Kuraklık ve don bizi pek etkilemedi. Hatta 30 Mart’ta çayın üzerine kar yağdı. Bu hasat mevsimini biraz öteledi o kadar. Çayın genel üretiminde kayda değer bir düşüşe neden olmadı.
Bugüne kadar çay üretimimizi iç pazara yönelik planladık. Türkiye’de çok çay içiliyor. Dünyada en çok çay içen millet bizim milletimiz. Yaklaşık 260 bin ton çay tüketiyoruz. Yurtdışındaki üretimin düşmesi bizi çok fazla etkilemiyor çünkü iç pazarı biz regüle ediyoruz. Dolayısıyla dünyadaki çay üretimindeki dalgalanmalar bizi çok fazla etkilemiyor.”
Çayı çok içiyoruz ama bitkisi ve üretim aşamalarını bilmiyoruz. Çay nasıl üretiliyor?
“Çay bir çeşit bodur ağaç. 60-70 yıl ekonomik ömrü var. Çok fazla büyümez. Kendi haline bırakıldığında 20-25 metreye kadar çıkabiliyor. Doğal ortamda örneğin Çin’de 1500-1600 yıllık çay ağaçları bulunuyor.
50-60 yılda verimli olması açısından yenilenmesi gerekiyor. Bizde de 70-80 yıllık çaylıklar var.
Bu ağaç 15 derecenin üzerinde büyümeye başlıyor. İklimimizden dolayı bu bizde nisan, mayıs aylarında gerçekleşiyor. Bu sene 26 Nisan`da sezonu açtık. Hava şartlarına bağlı olarak bazı yıllarda mayısta da başladığımız oldu. Yılda üç defa sürgün alıyoruz yaz boyunca.
Oysa tropik iklimlerde hava sıcak olduğu için altı, yedi sürgün alınabiliyor. Hava sıcak olduğu için devamlı büyüyebiliyor. Bizde kış mevsiminde büyümez. Kışın üzerine kar yağar. Bu yıl da 30 Mart’ta seçim günü filizlerin üzerine kar yağdı.
Çaykur çayı üreticiden nasıl alıyor?
“Çay toplandıktan sonra 3100’ün üzerinde bütün bölgeye yayılmış alım noktalarımıza getiriliyor. Burada eksperlerimiz alım yapıyor. Orada biriken çay kamyonlarla fabrikaya getirilir.
47 yaş çay fabrikamız var. Bu fabrikalarda bu çay işlenir. Önce altı saat kadar soldurma işlemi yapılır. Yaş yaprağın bünyesindeki suyun yarısı bu işlemde kaybedilir. Bu işlemde 25-30 derece soğuk hava üflenerek çay yaprağının pörsümesi sağlanır.
Sonra 1,5 saat kıvırma makinalarına gider. Makinalarda çayın özsuyu bu şekilde çıkarılır. Burada çayın yeşil rengi bakır rengine döner.
Bunun ardından fermantasyon ünitesine çay gider. Yaklaşık bir saate yakın rutubetli hava, buhar verilir.
Bundan sonra çay fırına girer ve 100 derece civarında fırında kurutulur. Burada çay kuru şekilde çıkar. Yani fabrikaya yeşil renkte giren çay, siyah şekilde çıkar.”
Çay üretimi belli kotalara bağlı ama Karadeniz’de kaçak çaylıklar dikildiği söyleniyor? Bunun doğruluk payı nedir? Fazla çay üretilmesi çayın kalitesini düşürür mü?
“Çayın kalitesinin fazla çay dikilmesi ile bir ilgisi yok. Çayın kalitesi evsafa uygun olup olmaması ile ilgidir. Evsafına uygun toplanması halinde çay kaliteli olur.
Türkiye’de çayın dikilmesi izne tabidir. Herkes kafasına göre çay dikemez. Devlet izin vermedikten sonra vatandaşın çay dikmesi söz konusu değil. Kısmen kaçak çaylıklar yapıldı ama bunlar çok büyük rakamlar değil.
Yeni çıkan Bakanlar Kurulu kararnamesi ile bu kaçak çaylıklarda tespit edilip ruhsata bağlanacak. Türkiye’de üretilen çay ülkenin ihtiyacını karşılayacak seviyede. Çok fazla değil. Bir miktar elimizde fazla çay kalması bu kaçak çayın ülkeye girmesinden. Kaçak çay olmasa, bizim üretimimiz ancak tüketimi karşılar. Hatta yeni çaylık alanları açmamız gelecekte gerekecek. Çünkü artan nüfusla birlikte çay tüketimimiz de artıyor. Dünyada da çay tüketimi artıyor. Çünkü dünya genelinde gazlı içecekleri tüketenler sağlıklı bir ürün olduğu için çaya doğru kayıyorlar.
Zaten dünya genelinde çay üretilebilecek alanlar çok kısıtlı. Bazı ülkelerde çaydan vazgeçip başka ürünlere yöneliyorlar: Örneğin son dönemde Vietnam’da çaylıklar sökülüp mısır ekiliyor.”