Türkiye’de yaşanan olayların gelişmiş toplumlarda da yaşandığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül “Televizyonlarda izlediğiniz manzaralar New York’da da oldu. İspanya’da da oldu. Orada daha acı. İnsanlar 'işsiziz' diye sokaklara döküldü. Avrupa’nın çok büyük bir ülkesinde, sanayileşmiş çok büyük bir ülkesinde insanlar sokaklara bu söylemler ile çıktılar. 'İş isteriz' diye çıktılar. En iyi üniversitelerden mezun olmuş insanlar 'işsisiz' diye çıktılar. İngiltere’de oldu. Üniversite harçları yüksek diye gençler sokaklara çıktılar. Hükümet 'bu mali sisteme ters geliyor' dedi. Gençler sokağa döküldü. Kimi farklı birikimleri olanlar. Ciddi bir şekilde yönetimden memnun olmayanlar. Orada da hatırlarsanız neler oldu. Kaç gün arabaları yaktılar. Dolayısı ile bizde olanlar en gelişmiş ülkelerde yaşananlara benzer olaylardı. Bu ayrımı iyi yapmak lazım. Bu noktaya nasıl geldik. Son 10 yıl içerisindeki çok köklü reformlar. Köklü hukuksal değişiklikler. Ekonomideki köklü reformlar. Tabularımız. Kürt derken bile 10 sene önce zorlanarak söylenirdi. Halbuki memleketin bir gerçeği olduğunu böyle bir nüfusumuz olduğunu herkes görüyor. Bunlardan bile korkardık biz. Televizyonlarda yarım saat Kürtçe yayın yapılabilir mi yapılamaz mı bunlar konuşulurdu. Halbuki Türkiye Cumhuriyeti nüfusunun bir bölümü az çok. Böyle bir dilleri var. Bunu gittiğinizde Diyarbakır’da görüyorsunuz. O zaman saygıdan dolayı bile böyle bir şeyin olması normal değil mi? Bunları biz yapamazdık. Ama bugün geldiğini de bakıyorsunuz ki herkes rahat” ifadelerini kullandı.
"AĞAÇLARIN KESİLMESİNE KIZIP ÇIKMIŞ GENÇLER, ONLARI DA ANLAMAK LAZIM"
Olup bitenlerden hiç kimsenin moral bozukluğuna kapılmaması gerektiğine vurgu yapan Gül, “Şüphesiz ki daha yapacaklarımız vardır. Memleketin hukukunu demokrasisi daha da geliştirmek için yapılacaklar vardır. Dolayısı ile bu olup bitenlere baktığınızda moraliniz bozulmasın. Birileri ben bu ağacı kestirmem diyor. Bana 'şu büyük cinayetin zanlılarını bul' diye sokağa çıkıp parkları işgal etmiyorlar. Veya 'olağanüstü halleri kaldırın. Yeter artık. Bu memleket sıkıldı' diye sokağa da dökülmüyor insanlar. Ağaçların kesilmesine kızıp çıkmış gençler. Onları da anlamak lazım. Jenerasyon farklılığımız var. Bugün benim jenerasyonum ile 20 yaşındaki oğlumun jenerasyonu farklı. Bunları anlamamız lazım. Onlar bu binayı buraya yapmayın. Burası böyle kalsın diyor. Bunun yolu nasıldır. Nasıl çözülür. Önce hukuk ile olur. Siyaset ile olur, konuşulur. Bugün işte oturdular konuştular. Yarın belki yine konuşulur. Neticede inatlaşarak olmaz tabii ki. Herkes tüm iddiasını ortaya koyduktan sonra bu işler nihayete erer. Eğer çözülemiyorsa mahkemeye gidilir. Mahkemenin verdiği kararı herkes sevse de sevmese de uyar. Buradaki olaylar bu tür olaylar. Bundan dolayı sakın moral bozup memleket nereye gidiyor demeyelim” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yaptığı konuşmada Türkiye’deki herkesin eşit haklara sahip olduğunu ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Koskoca bir ülkede bazı şiddete başvuranlarda oluyor. Bir çok örgütler var. Bunları herkes biliyor. Onlar böyle bir yola başvurunca tabiî ki poliste müdahale ediyor. Bunlar tabii ki demokratik hak değildir. Demokratik hak şiddete başvurmadan aykırı düşünceni fikrini protesto ile veya başka şekilde gösterebilirsin. Ama şiddet olursa buna da müsaade etmem demekte polisin tabii ki görevi. Umut ediyorum ki bunları; sükunet ile anlayış ile, büyük bir olgunluk ile bunları geçireceğiz. Hepimiz bu olup bitenlerden muhakkak ki dersler çıkaracağız. Mesajlar alacağız. Şüphesiz ki Türkiye yoluna devam edecektir. Bu memlekette yapılacak daha çok iş var. Güzel şeyler yapılıyor ama Türkiye’yi bir Almanya ile bir Fransa ile kıyasladığınızda bizim daha yürüyecek çok yolumuz var. Onun için bizim vakit kaybetmememiz lazım. Çok çalışıp enerjimizi halkın, milletin gerçekten beklentilerini karşılamak için harcayıp kalkınmamızı, gelişmemizi daha da ileriye götürebilecek şekilde harcamamız lazım. Aksi taktirde yazık olur gerçekten. Herkesin memleketin kıymetini bilmesi gerekir. Doğuda da batıda da, kuzeyde de güneyde de. Hepimiz bu memleketin eşit vatandaşlarıyız. Hepimiz her makama gelebiliriz. Hepimiz istediğimiz yerde yaşayabiliriz. Siz Diyarbakır’da yaşaya bilirsiniz, Diyarbakırlı vatandaşımız Rize’de yaşayabilir.”