Türkiye Erozyonla Mücadele ve Ağaçlandırma Vakfı'nın (TEMA), Doğu Karadeniz'de 6 ille ilgili hazırlanan Çevre Düzeni Planı'nın 36 maddesinin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay'a açtığı dava kapsamında bölgede bilirkişi incelemesi yapıldı.
Hidroelektrik santrali yapımının planlandığı Rize, Artvin, Trabzon, Gümüşhane, Giresun ve Ordu illerindeki vadilerin doğal varlıklarının değerlendirildiği 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, 2011 yılının Ağustos ayında dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlandı. TEMA Vakfı, daha sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen çalışma ile ilgili olarak, bir haftalık askı süresi içerisinde planın 36 maddesine itiraz etti. İtirazlardan sonuç alamayan TEMA, planın yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle 2011 yılının Aralık ayında Danıştay'a dava açtı. Dava kapsamında önceki gün Danıştay üyeleri ile birlikte aralarında Ortadoğu Teknik Üniversitesi (Odtü) öğretim görevlilerinin yer aldığı bilirkişi heyeti, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 36 noktada 3 gün süreyle inceleme yaptıktan sonra bölgeden ayrıldı.
PLAN, DOĞAYI KORUMUYOR
Çevre Düzeni Planı'nın bölgedeki önemli doğa koruma alanlarını, su havzalarını, tarım alanlarını korumadığını ifade eden TEMA Vakfı Rize Temsilcisi Nevzat Özer, konuyla ilgili olarak şu açıklamada bulundu:
"Plan, merkezine yaşam önceliğini ve bunun sürdürülebilirliğini koyması gerekirken, sadece insanı esas alan bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Plan, bölgedeki korunması gereken doğal varlıkları, 'Doğal kaynak' olarak görmekte, dolayısıyla ticarileştirilmesinin yolunu açmaktadır. Plan, bölgede yapılmak istenen 500'den fazla HES projesini görmezden geliyor. Bu projeler suları kaynağından denize kadar tünellere almakta, çevresindeki ekosistemlerle ilişkisini kesmektedir. Ekolojik, sosyal, kültürel boyutlarıyla tam bir felakete dönüşen ve bölgedeki bütün planlamaları etkileyecek olan bu projelerin planda yer almaması düşündürücüdür. Plan, doğal yağmur ormanlarını odun-kereste deposu olarak görüyor. Uluslararası önemi olan, adeta bir kıta kadar zengin biyolojik çeşitliliğe sahip Doğu Karadeniz ormanları korunmaktan uzak, hatta yasal ve yasadışı kesimleri artıracak 'Orman sanayi' gibi sektörleri öngörmektedir."
PLAN, YAYLA VE MERALARI KORUMASIZ BIRAKIYOR
Yayla ve meraların korunmasının plana eksiksiz ve doğru işlenmesi yerine, 'Yaylalar arası entegrasyon' gibi belirsiz kavramlarla ekolojik, ekonomik, sosyal ve coğrafik bütünlüğü göz ardı eden, kitlesel bir turizm anlayışını yansıttığını ifade eden Özer, açıklamasını şöyle tamamladı:
"Plan kentleşme, tarım, turizm, ulaşım, enerji ve madencilik gibi birçok sektörün belirlenmesi ve geliştirilmesinde önemli eksiklikler ve yanlışlıklar içeriyor. Plan, üstün kamu yararına aykırıdır. TEMA Vakfı, Çevre Düzeni Planlarını, sürdürülebilir çevre ve yaşam ilkesine uygun, tarım ve mera alanlarını, ormanları, doğal alanları, sulak alanları, kıyıları koruyan hatta kendi mevzuatından da öte bir anlayışla koruyan planlar olmasını arzu etmektedir."