Türkiye'nin en büyük bakır işletmelerinden Rize’nin Çayeli ilçesindeki Çayeli Bakır İşletmeleri'nde işten çıkarılan 14 işçi, haklarının verilmeden işten çıkarıldıklarını iddia etti.
Geçtiğimiz Mayıs ayında Çayeli Bakır İşletmeleri çalışanları tarafından başlatılan geçici iş durdurma kararının ardından işten çıkarılan ve haklarının ödenmediğini belirten 14 işçi mahkeme yolu ile haklarını aramaya devam ediyor.
Çayeli Bakır İşletmeleri'nde çalıştığı dönemde Maden-İş Sendikası başkanlığını da yürüten ve kıdem ücretlerini alamayan işçiler için başlatılan iş durdurma kararının ardından işine son verilen Mustafa Kara, işçilere mobing uygulandığını ve mücadelelerini sonuna kadar devam ettireceklerini ifade etti.
2019 yılı Ekim ayında sendika baş temsilcisi olarak atamasının yapıldığını aktaran Kara, "Atamadan 1 hafta sonra eski sendikacımız işten atıldı. Akabinde bize de işçinin hakkını savunduğumuz için baskılar gelmeye başladı. Dolayısıyla biz de işçilik vasfımızdan vazgeçip sadece sendika temsilciği yapmak istediğimizi söyledik. Ve onun akabinde 8 ay boyunca 3-5 günlük sigorta primlerimiz ve ona göre maaşımız yattı." dedi.
"Çalışan Çalışsın, Çalışmayan Babasının Evine Gitsin"
2019 yılının Ekim ayı değerlendirmelerinde işçilere kıdemilerinin verilmediğini akataran Kara, "Biz de bunu kendi namusumuz bilip, işçinin hakkını savunduğumuz için 11 Mayıs'a kadar bu süreci taşıdık. 11 Mayıs akşamı ise çalışan emekçi kardeşlerimize bilgi vermek için bilgilendirme toplantısı yapmak istedik. Bize bu toplantıya kesinlikle izin verilmeyeceğini söylediler. Ve saha girişimiz durduruldu. Bize güvenlikçi arkadaşlar 'İşten atıldınız' dediler. Sonrasında da 40 tane emekçi kardeşimiz olayı duyduğunda yanımıza geldi. Toplantımızı sendika ofisinde yapmaya karar verdik. Ardından bölüm müdürü Fatih Kesepara gelip, 'Sendika baş temsilcisinin lafına itibar etmeyin. Herkes işinin başına dönsün. Çalışan çalışsın, çalışmayan babasının evine gitsin' diye bir tabirle bize uslüpsüz bir şekilde hakaret etti. Biz de kendisine akli selim bir yöneticiden açıklama beklediğimiz söyledik. Saat 20:00 sularında personel müdürü Fatih Koç ve bölüm müdürü Aykut Yazıcı beraber gelip, koronavirüs nedeniyle şirketteki bütün aktivitelerin durduğunu, sahayı kapattıklarını ve evlerimize gidebileceğimizi söylediler. Biz de kendilerine genel müdürü beklediğimizi söyledik. Bütün kapıları kapatıp bizim ordan gitmemizi istediler. Biz de vardiya bitimine kadar çalışmaya hazır bir vaziyette orada bekledik. Ama genel müdür gelip hiç bir açıklama yapmadı.
Sabah olduğunda görüştüğümüz de 'Koronavirüs nedeniyle şirketin kapatıldığı söyleniyor. Neden bize bir açıklama yapılmıyor? Neden bu insanların geriye dönük hakları verilmiyor? Burada insanlara neden zulüm ediliyor? Neden eskiden yabancı yöneticiler olduğunda bir sıkıntı yoktu da Türk yöneticiler geldiğinde insanların hakları yeniliyor? Toplu iş sözleşmesindeki maddeler neden ihlal ediliyor?' diye kendisine sorduğumuzda 'Hayır. Öyle birşey yok.' dedi bizlere. Geriye dönük hakların da verilmeyeceğini söyledi. Biz de haklarımızın verilmesini istedik. 'Biz bunu değerlendireceğiz' dediler. Hiçbir değerlendirdikleri konuyu aşamadık." ifadelerini kullandı.
İşletmede çalışan personele mobing uygulandığını ve zorla kağıtlar imzalattırıldığını iddia eden Kara, işletme yönetimi tarafından tehditlere maruz kaldıklarını savunarak "Biz sınıflarımızın verilmemesi halinde kanuni işlem başlatacağımızı söyledik. Gerekli evrakları istedik. Bize bu evrakları vermediler. 'Kesinlikle verak vermeyeceğiz. Dava da açamayacaksınız şirkete. Biz güçlüyüz. Biz Çayeli Bakır İşletmeleriyiz' diyerek bizi tehdit ettiler. Biz de bunun üzerine hakkımızı aramaya kalkınca bizi işten attılar.
Biz 'Herkes sınıfının işini yapsın. Başka bir iş yapsın' dedik. Neticede biz 10-13 kişi işten atıldık. Hali hazırda şirkette çalışan arkadaşlarımıza mobing uygulanmaya devam ediliyor. Kimisine üctesiz izin veriliyor, işten atılmakla tehdit ediliyor, zorla kağıt imzalattırılıyor. Halen baskı sürüyor." dedi.
Kanuni sürecin devam ettiğini ifade eden Kara, mücadelelerini sonuna kadar devam ettireceklerini söyledi.
"3 Sene Sonra Emekli Olacaktım, Ama Şimdi 2038'i Bekleyeceğim"
14 yıldır Çayeli Bakır İşletmeleri'nde çalışan Rahime Habiboğlu ise 2005 yılında kendisine engelli kadrosundan işe alındığıın söylendiğini fakat işletme tarafından bildirimin yapılmadığını ifade ederek mağdur olduğunu söyledi.
Habiboğlu'nun ifadeleri şöyle:
"2005'te işe girdiğimde bana 'Engelli kadrosundan işe alındınız' dediler. Daha sonra belgeyi vergi dairesine vermek istediğim zaman dönemin İnsan Kaynakları Müdür Yardımcısı Gülsüm Atagün bana 'Sen engelli kadrosundan işe girmedin' dedi. Beni üç kez odasından kovdu. Ardından geçen yaz sağlık çalışanımızla tesadüfen konuşurken 'Bana senin evrakların var. Raporun var. Engelli kadrosunda işe girmişsin' dedi. Ben bu hakkımı istediğim zaman ise bana 'Biz seni engelli kadrosundan çalıştırıyoruz. Vergini de düşüyoruz.' dediler. Ben raporun işletme tarafından işleme konmasını istediğimde 'Olmaz. Sen yapacaksın' dediler. Eğer bu evrağı işleme koymuş olsalardı ben 3 sene sonra emeklilik hakkımı elde etmiş olacaktım. Ama ben şimdi 2038'de emekli olabileceğim."
"Kimse Benimle İlgilenmedi"
Nisan ayının 17'sinde iş kazası geçirdiğini söyleyen Habiboğlu, "Kazanın ardından beni sadece ambulansla alıp hastaneye götürdüler. Ayağım kaçaya kadar alçıdaydı ama kimse gelip benimle ilgilenmedi. Ben de bu yüzden şikayetçi oldum. Şikayetçi olduğum için onlara karşı saygısızlıkta bulunmuşum." dedi.
"Sosyal Medya Paylaşımı Nedeniyle İşten Çıkarıldım"
Mayıs ayında işletme çalışanları tarafından başlatılan iş durdurma kararı haberini sosyal medya hesabından paylaştığı için işten çıkarıldığını iddia eden Habiboğlu, "Grev olduğu zaman ben raporluydum. 'Çayeli Bakır'da grev var' diye sosyal medyada bir paylaşım da bulundum. Bundan dolayı 25/2 ile ben işten çıkardılar. Sendikaya destek verdiğim, sosyal medyada paylaşım yaptığım ve şikayetçi olduğum için işten çıkarıldım." şeklinde konuştu.
Eşi Mustafa Habiboğlu'nun da Çayeli Bakır'ın müteahhit elemanında çalıştığını söyleyen Habiboğlu "Ben mahkemeye verdim diye müteahhitler de eşimi işe almıyorlar. Şikayetçi olmadan önce eşime 'Kesinlikle seni işe alacağız.' demişlerdi. Ama ne zaman ki ben şikayette bulundum; ondan sonra müteahhitin başı eşime 'Zedelenirim. İş ahlakına uymaz. Ben seni işe alamam' diyor. Ama Çayeli Bakır'a bakarsanız, çalışanların yüzde 80'i işletme ile davalı. Ama yerlerinden dolayı davalı. Onun için hiç sesleri çıkmıyor." dedi.
"Hanımın Mahkemeye Verdi, Seni Çalıştıramayız"
1997 yılından bu yana Çayeli Bakır İşletmeleri'nde müteahhit firmalarda çalıştığını söyleyen Mustafa Habiboğlu ise "En son çalıştığım müteahhit firmada 5 ay çalıştım O iş bitince 3-4 ay ara verildi. Bu aranın sonunda ihalelerin alındığını duyduk. Gidip görüştüm. 'İş başladığında seni alacağız' dediler. Hatta kendilerine 'Bir mahkeme sürecimiz var. Bir sıkıntı teşkil eder mi?' diye sordum. Onlar da bana 'Hayır, etmez' dediler. İşler başlayınca bir kez daha gittim. Bu sefer 'Bize yakışmaz. İmajımız kirlenir. Hanımın mahkemeye vermiş. Seni çalıştıramayız' dediler." ifadelerini kullandı.