Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün öğle saatlerinde İsmail Kahraman Kültür Merkezi’nde düzenlenen, ismini taşıyan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı Meclis Toplantısı’na katıldı. Güneysu ilçesinden Rize şehir merkezine giderken Başbakan Erdoğan’ın konvoyunda bulunan polis minibüsü kaza yaparken, kaza ucuz atlatıldı.
Toplantıda bir konuşma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, vakfın kuruluşuna ön ayak olan herkese ve üniversiteye isminin verilmesine tekrar teşekkür etti.
Erdoğan, 42 akademik birime sahip ve 2006 yılında kurulduğu güne nazaran çok ileri bir noktada olan üniversitenin henüz arzu ettiği noktada olmadığını ifade ederek “Rize’ye bu üniversiteyi kurarak Rizeli çocuklarımızın, gençlerin eğitim aşkını adeta bir vuslatla taçlandırdık. Şimdi yapmamız gereken şimdi bu Rizeli’nin damarlarında bulunan bu eğitim aşkını üniversite ile buluşturmak olmalı” diye konuştu. Bunu yaparken tüm Rizelileri memleketlerine olan vefa borcunu ödemeye çağıran Erdoğan, “Ben bu ülkenin başbakanı olarak baba ocağı ana ocağım Rize’ye vefa borcunu ödemenin gayreti içindeyim. Babam gibi annem gibi Rize’den çıkmış farklı şehirlere yerleşmiş Rizeliler’i şehirlerini unutmamaya, şehirlerine olan vefa borcunu ödemeye çağırmalıyız” şeklinde konuştu.
Yaklaşan eğitim öğretim sezonu ile ilgili olarak da Erdoğan, 11 yıl boyunca eğitimin alt yapısını iyileştirmek modernleştirmek için çok büyük yatırımlar gerçekleştirdiklerini hatırlatarak “Bizim artık eğimin fiziki alt yapısından eğitimin muhtevasına daha fazla yoğunlaşmamız kaçınılmaz hale geldi. Ekonominin ihtiyaç duyduğu elamanları yetiştirmek için muhteviyata yönelmemiz lazım. Ülkesini ve dünyayı daha iyi tanıyabilen gençlerin yetişmesine önem vermeliyiz” diye konuştu.
“ÖZGÜRLÜK İSTEDİĞİN YERDE İSTEDİĞİN ŞEKİLDE AT OYNATMAK DEĞİLDİR”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasında özgürlüğün tanımını da yaparak “İlk dersimizden üniversitenin son gününe kadar bizim çocuklarımıza gençlerimize demokratik kültürü hoş görüyü birbirinin yaşam tarzına saygıyı anlatmamız geriyor. Kardeşlerim bizim en önemli aşmamız gereken şey özgürlükler konusudur. Peki özgürlük nedir? Bunu sorduğumuz zaman özgürlük istediğin yerde istediğin gibi at oynatmak değildir. Özgürlük bir başkasının özgürlük alanına kadardır, o alanda istediğini yapmaktır. Buda kamu düzenini bozmak sureti ile değil kamu düzenine saygı duymak sureti iledir. Ama bir başkasının özgürlük alanına girdiğiniz anda bu hem kamu düzenini bozmayı getirir. Hem şiddeti hem de kargaşayı getirir. Biz bir başkasının özgürlük alanına saygı duyduğumuz zaman bu ülke tutulamaz. O zaman refah, huzur ülkemizde egemen haline gelir. Bizim şiddet ile başarmamız gereken şey budur ve bunu başarmalıyız” ifadelerini kullandı.
Son günlerde Mısır’da yaşanan olayları değerlendiren Erdoğan “Bakınız Mısır’da son haftalarda yaşanan meseleler sadece siyasetin konusu değildir. Siyasetin olduğu kadar sosyolojinin, uluslararası ilişkilerin, tarihin, demokratikleşme mücadelesinin konusudur. Son derece önemli hadiselere şahit oluyoruz. Bakınız ilim adamı ilim namusundan, fikir namusundan bedeli ne olursa olsun taviz vermeyen insandır. Çok açık ve net söylüyorum. Ben bir siyasetçiyim. Eğer kalkıp da ilme karşı bir şey istiyorsak ilim adamının şunu söylemesi çok önemlidir; ‘Öyle değil böyledir’ demesi lazım. El pençe divan durup ferman buyurdunuz efendim dememesi gerekir. Şu anda biz dünyada bunu yaşıyoruz. Ülkemizde de bunlar yaşandı. Bunları aşmamız lazım. Bunlar aşıldığı zaman üniversiteler güçlüdür. Bunları aşamazsak üniversitelerimiz gariptir, fakirdir. Msıır’daki hadiselerde bunu tekrar yaşadık. Ben Mısır’da yaşanan olaylarda dünyanın en büyük üniversitelerinden olan Ezher şeyhini orada darbecilerin ve darbelerin yanında görünce hüsrana uğradım. Böyle bir şey olamaz. Sen nasıl Ezher’in şeyhi olupta nasıp darbeye çanak tutarsın, darbeyi alkışlarsın. Bu alkışlanabilir mi buna evet denilebilir mi ? Orada işte ilim bitmiştir. İlim derken o ilim adamı bitmiştir. Bilim adamı ona müsaade etmez ama o ilim adamı kisvesi ile o günlük, o aylık, kendini o darbecilere karşı kurtarır ama tarih bunları lanetler” dedi.
Demokrasinin beşiği olarak kabul edilen Batı’nın Mısır’da yaşananlara hala “Dur” diyemediğini kaydeden Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Mısır’daki darbeyi meşru gösterebilmek için devrimci darbe, demokratik darbe gibi ucube, aklın ve mantığın alamayacağı kavramlar üretilmiştir. Darbenin enin demokratik olanı olur mu ? darbe darbedir ama kılıfı uyduruyorlar ben yaptım oldu ben dedim oldu. Mısır’daki olaylar karşısında susmak çok ağır bir vebalin altına girmektir. Özellikle bilim insanlarının ve üniversitelerin bu olaylar karşısında daha gür bir ses çıkarmasını beklerdim. Bugün susulursa yarın konuşmaya itiraz etmeye kimsenin hakkı olmaz. Demokrasi tıpkı bilim gibi yüzyılların bin yılların bir neticesidir. ‘Mısır’daki müdahaleye bir darbedir’ diyemeyen geçmişten ziyade geleceğe ihanet eder. Darbelerin hiçbir meşru haklı gerekçesi olamaz. Hem Türkiye’de hem de dünyada ‘Mursi de hata yaptı’ diyerek vicdanlarını rahatlatmak isteyenler var”