Bakan Yazıcı burada yaptığı açıklamada, anayasanın ilk üç maddesiyle ilgili sözlerine açıklık getirerek, “Anayasayı yapma hakkı millete aittir ve tekel bir haktır. Millet bu hakkı ya doğrudan ya da temsilciler aracılığı ile kullanır. Türkiye gibi 76 milyon nüfuslu bir ülkede elbette ki bu hakkı kullanırken, temsilcileri arıcılığı ile kullanıyor. Temsilcileri kimlerdir? Milletvekilleridir. Onların bulunduğu yerin ismi parlamentodur. Parlamentoda çoğunluğa göre referanduma açıktır veya kapalıdır. Bunu yapma tekel hakkına sahip milletin önünde hangi güç ona bir sınırlama koyabilir; sen şurada dur gibi... Benim söylediğim bu. Ben burada bir ilkenin altını çiziyorum” dedi.
"Anayasanın ilk üç maddesindeki ilkelere ve içeriklerine benim bir itirazım yok" diyen Bakan Yazıcı, şöyle devam etti: "Hiç kimsenin itirazı yok; marjinal gruplar hariç. Benim ifade tarzım ilkeseldir. Anayasayı milletin yapmasına itirazı olan var mı? Yani ‘anayasayı millet yapmaz elitler yapar, apoleti olanlar yapar, darbeciler yapar.’ Kimse böyle bir şey söyleyebilir mi? Herkesin ittifakı, anayasayı yapma hakkı bir egemenlik hakkıdır. Anayasa yapma hakkı millete aittir. Tekel bir haktır ve devredilemeyeceği gibi sınırlandırılamaz. 'Değiştirilemez' demek egemenlik hakkını sınırlamak anlamına gelir. Bu sınırlamayı koyacak hiçbir güç yoktur. Demokrasilerde yok ama, biz demokrasi açısından daha geri düzeyde olduğumuzu kabul edersek orası ayrı. Benim söylediğim bu. Yoksa ilk üç madde arasında yer alanlar nedir; milli marşımız, Cumhuriyet, başkentimizin Ankara olması, bayrak var. Bunlarla kimsenin bir sorunu yok. Söylemek istediğim bu."
Bakan Yazıcı, sözlerini şöyle tamamladı: "Bunlar oturulup tartışılır. Birisi de kalkıp bu konularla ilgili çok rijit, bizim kabul etmediğimiz şeyler söyleme hakkına sahiptir. Birisi çıkıp bu konuda çok rijit bir şey söyleyebilir. Söylesin. Söylemekle dünya yıkılmaz. Söyleyip taraf da bulabilir; bulamazsa söylediğiyle baş başa kalır. Dokunulmaz denilen maddelerin birinde 'insan haklarına saygılı' diyor. Saygılı olmak ayrı, bağlı olmak ayrı bir şey. Ben isterim ki orada 'bağlı' desin. Bağlı olmak demek bağlamak anlamına gelir. Diyorsun ki, insan hakkını egemen kılma noktasında kararlılık içerisindeyiz. Bağlılık noktasında bir taahhüdümüz var. Bence böylesi daha güzel."