Öncelikle insanlar birçok karakterle tanıdı, çok başarılı oyunculuk sergilediniz. Son olarak "Muhtar Ali" karakteriyle karşımıza çıktınız, çok beğenildi, çok sevildi. Öncelikle Cengiz Bozkurt kimdir bir tanıyayım?
Cengiz Bozkurt memur çocuğudur. Çocukluğu Anadolunun çeşitli yerlerinde geçmiştir. Liseyi Ankara’da bitirdim. Üniversite Ortadoğu Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü... Fizik okurken üniversitenin tiyatro koluna girip arkasından yurtdışına gittim. 14 yıl Londra'da yaşadım, orada üniversiteyi bitirdim. 2004’te tekrar Türkiye’ye döndük. Önce Kenter Tiyatrosuyla başladık, sonra Akbank Sanat’a geçtik. Bu arada İngiltere’de de bir tiyatro kurduk, orada bayağı ses getiren işler yaptık. Türkiye’de de karşılığını buldu. Ben de İngiltere’ye dönecektim ama dönmedim, son 9 yıldır memleketimizde çalışıyoruz. Kışları burada çalışıyoruz, yazları Londra’daki evimize dönüyoruz. Eşimle orda tanıştım orada evlendim. Benim akrabalarım da orda.
Türkiye’de ilk projeniz neydi?
Türkiye’de dizi olarak aslında Ali Atay’la Manyas Gölü kıyısında bir projesinde 4 bölüm çektik ama 1 bölümü yayınlandı. Küçük dizilerle başladık, sonra Urfa’da çektiğimiz dizi 6 bölüm yayınlandı. Ben aslında tiyatro yapıyordum, dizilerle filmlerle pek işim yoktu, ama İngiltere'de para kazanıyorsunuz ama burada tiyatro yaparak zor. Öyle olunca diziye, filme girmek zorunda kalıyorsunuz.
Arap yarımadasından balkanlara kadar büyümüş bir dizi sektörü var. Maalesef bunun dizi oyuncularına bir katkısı yok.
Çok fazla dizi var bu konu hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Dizi sektörü tıkanma aşamasında. Gidişatın olumsuz olduğunu görüyorum. Aralıksız çalışıyorum, benim ilk kendimi gösterdiğim dizi "Kırık Kanatlar" oldu. Karagümrük Yanıyor, Sevgili Dünürüm, Ezo Gelin, Parmaklıklar Ardında, Leyla ile Mecnun ve arkasından "Sevdaluk" dizisi oldu. Ben ilk girdiğimde bu kadar kötü değildi. Sektör büyüyordu. Şimdi duraklama dönemini de geçti, kendi düşüş devrine başladık, projeler küçülüyor, tutmuyor. Hem kaliteden hem çalışma koşullarından, hem oyunculuktan her şeyden taviz vermeye başlıyoruz.
Parmaklıklar Ardında çok kötü bir karakteri canlandırıyordunuz, Erdal Bakkal’da sempatik bir karakteri canlandırıyordunuz. Gelgelelim ‘Sevdaluk’taki Muhtar Ali karakterine. Karadeniz şivesine özgün bir konuşmanız karakteriniz oldu. Karadeniz'e uygun bir karakter ortaya çıktı ve çok sevildi. Dizinin bitmesine de Karadeniz insanını çok üzdü. Peki muhtar ali karakteri sizce nasıl biri?
Muhtar Ali aslında etrafta çok rastlanabilen türden, kendisini düşünen, çıkarcı paraya tamah eden, aile değerlerine içinde barındıran uyanık tilki bir karakter. Erdal Bakkal’ın Karadeniz versiyonunu yaptık. Benim canlandırdığım karakterler tilki, daha çok kurnaz, aklı hep parayla işleyen karakterler. Çünkü etrafımızda bütün insanımızın arkadaşları vardır. Tanıdık gelince de bu karakterler tutuyor yani. Londra’da hocalarımızın bize dediği bir şey vardı. Karakterleri çıkarırken sakın karakterlerinize aşık olmayın, yaptığınız işe aşık olun. Çünkü karakterler ve insanlar her zaman zaaflıdır. Sizin bu zayıf noktaları bulup ortaya çıkarmanız lazım, cilalayıp seyircilere sunmanız gerekiyor. Bizim yaptığımız da bu.
Cengiz Bozkurt ‘Muhtar Ali’ye benziyor mu?
Yok canım benzemediğimi tahmin ediyorum. En azından bu kadar para göz değilim diye düşünüyorum.
Karadeniz yeşiliyle mavisiyle ayrı bir güzellik, insanı çok doğal. Karadeniz insanı, köy kadınlarımız çalışkan, karadeniz insanı sizde nasıl bir iz bıraktı?
Benim Karadeniz'e ilk gidişim değildi. Benim çok Karadenizli arkadaşım vardı. Hatta sıra arkadaşım Ardeşen’lidir Ufuk Sönmez. Yıllardır arkadaşlığımız da sürer. Hem Artvin’den, Hem Rize’den, Hem de Trabzon’dan çok arkadaşım olmuştur. Biz de aslında Karadenizliyiz, ama orta Karadenizliyim. İnebolu’luyum. Annem babam İnebolu’lu. Her yaz gidip İnebolu’da tatil yapardım. Daha sonra da babam Adapazarı Karasu’ya tayin oldu. Karadeniz’den kopmam benim için yeni bir şey değil.
Sinop’ta dizi çekimi yaparken, ben yabancısı değildim, eşim Maraşlıdır. O Karadeniz'i bilmiyordu, özellikle Doğu Karadeniz'i bilmiyordu. 8-9 günlük bir tatil için gitmiştik. Ayder’e gitmiştik, Artvin’in Macahel’e gitmiştik. Biz hatta eşim yaylalara suya aşık olduğu için sürekli gidiyorduk. Bu teklif geldiğinde ben eşime söyledim, eşim hiç tereddüt etmeden kabul et dedi. Tekrardan evimizi taşıyıp 8 ay yaşadık orada. Çocuğumuz 11 aylıktı gittiğimizde.
Çok enteresan anılarınız var mı ‘Muhtar Ali’ olarak?
Birçok şey fıkra gibi. Çok şaşırmıyorsunuz orada. Orada çok doğal gelen şeyler, burada insanlara fıkra gibi geliyor. En son geliyoruz, kamyona yükledik, beni bırakacaklar Trabzon Havaalanına. Bizim Tahsin var Çamlıhemşin’li. O dedi ki Sürmene pidesi yemeden seni gönderiyoruz. Durduk, Sürmene’de ne var dedik karışık istedik. Ayran da istedik. Ben boş bardağı aldım, sallamaya başladım. Arkadaş dedi ki "Sen de Rize’li oldun." Ve gülmeye başladık.
Oyuncularımız oranın insanlarıyla oturup çorap ördüler. Bu bizim çok hoşumuza gitti. Şu anda Karadeniz bölgesinde bu çok konuşuluyor. Siz ne öğrendiniz orada?
Ben bir şey öğrenemedim. Biz aksanda çok zorlandık, Hemşin aksanı yapmaya çalıştık, Hemşin aksanı bile kendi içinde değişik. Şive danışmanlarımız vardı, onların sayesinde belli bir şive oturttuk. Çinçiva’nın şivesiydi. Bitkileri yemekleri, insanların çeşitliliğini, aslında anladıkça orada yaşadıkça, bölgenin zengin kültürel yapısı olduğunu keşfediyorsunuz. İstanbul’da sorsanız Samsun’dan itibaren "Laz" derler. Çok çeşitlilik var burda.
Karadeniz yemeklerini nasıl buldunuz?
E tabi muhlama yüzünden çok kilo aldım, onu vermeye çalışıyoruz şimdi. Ben 78 kilo gidip 83 kilo olarak döndüm Rize’den. Yumurtalı muhlama, peynirli muhlama. Hepsini seviyorum. Köy yumurtasıyla, köy sütüyle besledik çocuğumuzu. İyi ki öyle bir şey yaptık. 8 ay kaldık orda sanki bir rüya gibi geçti.
Karadeniz’de farklı bir projede yer almak ister misiniz?
Tabii. Çok sevdiğim bir yer, arkadaşlarımızı bıraktık, komşularımızı bıraktık. 8 ay Çamlıhemşin TOKİ konutlarında kaldık. Bir doğru düzgün yaylalara gidemedik. İş yoğunluğundan dolayı. Bir ara dostları ziyaret edeceğiz, yaylalara çıkıp güzel tatil yapmak istiyoruz. Bunu inşallah sık sık gideceğiz. Tatil için iş yoğunluğundan kaçıp biraz dinlenmek için bundan sonra sık sık gideceğimiz bir yer Rize.
Dışarı çıktığınızda Cengiz bey diye mi yoksa karakterinizle mi hitap ediyorlar?
Geçen gün ilkokulda Yel değirmeni’nde çekim yapıyoruz. "Vay Muhtar Ali" diye geldi yanıma. Nereli olduğunu sordum. Tokatlıymış. Demekki sadece Karadeniz’liler değildi izleyen. Üniversiteliler Leyla ile Mecnun’cu. Bir kısmı da Gardiyan olarak hatırlatıyor.
‘Sevdaluk’ dizisi çekilirken aralarda İstanbul’a gelince sokakta ‘Muhtar Ali’ diye çok çağıranlar oluyordu. Ben de Çayeli’liyim, Pazar’lıyım, biz de oralara gidiyoruz diye konuşuyorlardı. İstanbul’da ciddi bir Rize’li var. Herkes bölgeye hasret. Coğrafyasına, yeşiline dağlarına hasret. Onları bizimle beraber görünce yöreyi de tanıttığımızı da düşünüyoruz. Turlar hep Ayder’e giderken, şimdi Çinçiva yoluna turlar düzenleniyor. Turlar programlarına koymuşlar Şenyuva’yı. Saklı kalmış bir cennet oralar.
Yaz mevsiminde çekim biraz daha kolay olabiliyor. Kışın biraz zorlanmışsınızdır, biraz bahseder misiniz?
Evet çok zorluklar çektik. Dış mekân çekimlerimiz çoktu bizim. İçlik giymek zorunda oluyorduk. 1. ve 2. bölümü iyi atlattık; soğuk havalarda çalıştık, bu işin yapısında bu var. Leyla ile Mecnun’u çekerken de çok zorlanmıştık. O bakkalın önünde çok üşüdüğümü hatırlıyorum. Ama tabi yanınızda bir derenin akması fırtınanın akması size her zaman iyi hissetmenizi sağlıyor. 8 ay boyunca derenin sesiyle uyuduk. Hatta İstanbul’a gelip döndüğümde o sesi özlediğimizi hissediyordum.
Karadeniz şivesi sizi zorladı mı?
Tabii zorladı. Söylerdim ya ilk başta herkes kendi bölgesinin aksanını zannediyor. Köyden köye değişiyor aksan. Çayeli ayrı konuşuyor, Ardeşen ayrı konuşuyor bir de sahil kesimi ile dağ köylerinin aksanları bile kendi aralarında farklı.
Tulumla söylediğimiz propaganda şarkımız
Duydum tulum sesini
İn dereye dereye
Sakın ola şaşurma
Oylar Muhtar Ali’ye
‘Hilmiye’nin kocası
Şenyuva’nın yüz akı
Oyunu ona verki
Yüzün gülsün her baki
Röportaj: Hülya Uzun (53rize)