HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri e.V soruşturmasında sanıklara polis baskınını önceden haber verdiğini ileri sürdüğü bakanın, dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada 14 Ekim 2009 saat 22.19'da İçişleri Bakanlığı Özel Kalemi'nden Bakanlığın koruma müdürünün Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz'ı aradığını, Korkmaz'ın daha sonra saat 22.22'denitelendirilen Mustafa Çelik'i aradığını, Çelik'in de Deniz Feneri davası dolayısıyla arama kararını İsmail Karaman'a bildirdiğini iddia etti.
İşte Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları;
Belli kişi kurumların telefonları dinleniyor ve Başbakan'a servis ediliyor. Servis ediliyorsa sorun Başbakan'a çıksın tapeleri okusun tüm Türkiye öğrensin. O tapelerin servis edilmesinin bir diğer sonucu Deniz Feneri e.V. Savcıları'nın görevden alınması mıdır acaba?
"HER ŞEYİ SÖYLEMEK İSTİYORUM"
Ben köstebeği açıklayacağımı söylemiştim. Herkes biliyor ama birinin çıkıp söylemesi lazım. Ama Deniz Feneri e.V. ile ilgili bir şeyleri söylemek istiyorum. Danıştaya gittiler kamu yararına dernek olmasını istediler. Sonra Danıştay hayır dedi ama kamu yararına dernek statüsü verildi.
Biz bu ülkede tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumaya devam edeceğiz. bu bizim boynumuzun borcu. Biz olayların üzerine gitmeye çalıştıkça karşımıza AKP duvarı çıkıyor.
ADALET BAKANLIĞI MÜFETTİŞ GÖNDERDİ
Deniz Feneri'nin arkasında Başbakan var. 1 yıl 5 ayda Almanya'da her şey bitti. 2008'de açıldı bizde dava ama hala sonuç yok. Şimdi mahkeme kararında tahrifat iddiası gündeme geldi. Ben bu kararların 3 örneğini açıkladım. Adalet Bakanlığı adalet müfettişi gönderdi. Yüzyılın davası örtülmek isteniyor. Ben bu olayı sorguladım.
Bir sürü iftira attılar bize. Kalbimiz temiz tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyacağız. Bir soru önergesi verdik. Önergede köstebeği açıklıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü doğru davranabilecek mi?
O SAVCILAR GÖREVDEN ALINDI MI?
Mehmet Gürhan Almanya'da hapiste ama Türkiye'deki notere vekalet veriyor. Biz bunu gündeme getirdik. Türkiye'de soruşturmalar açıldı. Ne oldu biliyor musunuz? O noterin suçu yok dendi ve beraat etti. Almanya'da 25 Nisan 2007'de Deniz Feneri basıldı. 1 yılda dava sonuçlandı. Bizde hala davada sonuç yok. Üstelik Deniz Feneri'nin üç savcısı görevden alındı. Adalet Bakanlığı Erzurum'a müfettiş gönderdi. O savcılar görevden alındı mı hayır. Erzurum'da hiçbir şey olmuyor. Ankara'da 3 savcı görevden alınıyor. Bu nedemek arkadaşlar yüzyılın soygununun üzerine yüzyılın örtüsü örtülüyor.
"KÖSTEBEK BEŞİR ATALAY'DIR"
Ben bir soru önergesi vermiştim:
İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay ve Akman ve Karaman ile birlikte Nehir Medya şirketini kurmuş ve ticari faaliyetlerini beraber yürütmüştür.
Atalay'ın geçmişte bu ticari ortaklığı yaptığı göz önüne alınırsa bu bakanın soruşturmayı yürütebileceğine inanıyormusunuz.
İçişleri Bakanlığı'nın broşürünü Deniz Feneri derneği basmıştır.
Atalay milletvekili olmadan önce sayın Karaman'ın sahibi olduğu Kanal 7'ye herhangi bir danışmanlık hizmeti vermiştir.
Soru sormuşuz. Sorduğum sorular anlaşılır. Ne zaman sormuşuz 21 Ekim 2008'de. Üç yıl geçmiş bu soru önergesine yanıt yok. Meclis iç tüzüğüne göre 15 gün içinde yanıt verilmesi gerekiyor.
Bu hırsızlığğın dosyası. 14.10.2009 İçişleri Bakanlığı'nın özel kaleminden koruma müdürü Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz'ı arıyor.
Bu görüşme 134 saniye sürüyor.
Aynı akşam Kırıkkale Belediye Başkanı Mustafa Çelik'i arıyor. Asıl fail dedikleri Türkiye'de Mustafa Çelik. Bu görüşme 44 saniye sürüyor. Korkmaz bu görüşmede üstadım diye sesleniyor.
Korkmaz "acele bana sabit telefonunu ver" diyor. Ev telefonundan yine aynı gece sabit telefondan arıyor bu görüşme 133 saniye sürüyor.
Savcı tüm bunları öğrenip soruyor "Bu bilgiyi kimden aldınız?" Karahan'ın yanıtında "Hüseyin Çelik'in kendisine arama yapılacağı bilgisini verdiğini" belirtiyor. Köstebek Beşir Atalay'dır.