Ertuğrul Özkök: 28 Şubat'ta dolduruşa geldik pişmanım

Özkök, andıç haberinin kendisi için bir utanç olduğunu söyledi.

Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, 28 Şubat süreciyle ilgili, dönemin Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök , gazeteciler Fatih Çekirge ve Abdurrahman Dilipak'ı dinledi.

Özkök, "O dönem dolduruşa geldik, pişmanım" dedi.

Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun sorularını yanıtlayan Özkök, komisyonun incelediği dönemin olağanüstü bir dönem olduğunu ve 20 yıllık genel yayın yönetmenliği döneminde olağanüstü birçok dönemi yaşadığını söyledi.


SIRRI SÜREYYA'DAN "OLAĞANÜSTÜ" SORUSU

Komisyonun BDP'li üyesi Sırrı Süreyya Önder'in Ertuğrul Özkök'ün döneme ilişkin açıklamasında "olağanüstü" kelimesine atıfta bulunarak, döneme bakıldığında kendilerince hiçbir olağanüstülüğün bulunmadığını ve diğer dönemlere göre ne farklılığı olduğunu sordu. Soru üzerine Ertuğrul Özkök, gazetecilik için olağanüstü bir dönem olduğunu söyledi. Döneme ilişkin "olağanüstü" cümlesini kullanırken, bir anlam ifadesi katarak kullanmadığını söyleyen Özkök, birçok dönemin kendisi açışından olağanüstü olduğunu ve siyasi bir anlamda olağanüstü kelimesini kullanmadığını belirtti.

"HİÇBİR ASKERDEN TALİMAT ALMADIM"

28 Şubat sürecinde hiçbir askerden manşet ve haber yapılması konusunda talimat almadığını söyleyen Özkök "Hiç bir askerden manşet için talimat almadım" dedi.

Özkök, açıklamalarına şöyle devam etti:

"SADECE ÇEVİK BİR'LE GÖRÜŞTÜM"

"28 Şubat sürecinde Genelkurmay Başkanı ile bir kez görüştüm. O da bir brifingdi. Benimle birlikte 70-80 gazeteci de oradaydı. Son katıldığım brifingden sonra Genelkurmay Başkanı Çevik Bir'in odasına gittik. Çevik Bir'in odasında biraz sohbet ettik. Bunun dışında o dönemde bir görüşmem olduğun hatırlamıyorum. Sadece o dönemde Çevik Bir ile bir telefon görüşmesi yaptık. O telefon görüşmesi de Fethullah Gülen ile ilgiliydi. Fethullah Gülen'in elinde bulunduğu iddia edilen okullar ile ilgili bir dosyayla ilgiliydi. O sırada Fethullah Gülen'e yakınlığı ile bilinen Alaaddin Kaya bey bana telefon etti. Bana, "Biz o okulları gerekirse devretmeye hazırız" dedi. Ben de bunu yazdım yazım olarak. Yanılmıyorsam Çevik Bir beni aradı bu konuyla ilgili olarak. Çevik Bir'le yaptığım telefon görüşmesinde, yapılan şeylerin haksızlık olduğunu kendisine anlattım. Ondan sonra yanılmıyorsam Aladdin Kaya beyle Çevik Bir buluştu. Bunun dışında askerlerle ilişkim olduğunu ben hatırlamıyorum. Arada birkaç tane hatırlamadığım olur, ama hatırlamamı gerektirecek haber mahiyetli bir şey olsaydı ben hatırlarım diye düşünüyorum. Gazetecilik başka bir meslek, siyaset başka bir meslek. Haber peşinden koşuyoruz. Haber yaptıktan sonra o manşet bizim elimizden çıkıyor. Onun değerlendirmesi bize ait olmuyor. Biz manşeti attıktan sonra o manşete bakıyorum, oluşturduğu etki bazen benim anlamımla zıt oluyor.

"TANKLARI TEKRAR YÜRÜTÜN DEMEDİK"

Etimesgut'tan tanklar, Yenikent'teki tatbikat alanına giriyor. Burada tanklar geçerken fotoğrafları çekilmiş. Bizim, sonradan anlatıldığı gibi Genelkurmay Başkanlığı'nı arayıp "Tankları biz çekemedik, tekrar tankları yürütür müsünüz" yönünde isteğimiz asılsızdır. Orada zaten iki tank Kudüs Gecesi'nin yapıldığı yerde tatbikat bitene kadar bırakılmış, bizim fotoğraflarımız onlara aittir"

"ANDIÇ HABERLERİNDE DOLDURUŞA GELDİK"

Geçmişinde utandığı hususların da bulunduğunu belirten Özkök, bazı gazetecilerin işine son verilmesine neden olan Andıç haberinin bunlardan birisi olduğunu vurgulayarak, "Dolduruşa geldik. Kendi arkadaşları olduğu için bunları vermiyor diyorlardı. Ama verdik. Onun benim vicdanımda bıraktığı yarayı, acıyı hiçbir şey vermedi. Ama bu uygulamalar halen yürüyor" şeklinde konuştu.

"30 KERE ÖZÜR DİLEDİM"

Komisyon üyelerinin, Andıç belgesi gibi manşetlere konu olan bilgilerin kendilerine nasıl geldiğine ilişkin soruları üzerine Özkök, "Bugün bunlar nasıl geliyorsa bazı gazetecilere, öyle geliyordu. Nereden geldiği belli. Nazlı Ilıcak çıkardı yazdı, 'bu Andıç'tır' dedi ve ben de 30 kez özür diledim" dedi.

Özkök, bugün de " Ergenekon " davasıyla ilgili bazı gazetelerde Andıç benzeri yayınlar yapıldığını ve birbiriyle ilgisi olmayan isimlerin aynı çetenin üyesi gibi gösterilmek istendiğini ileri sürdü.

"BU DÖNEMİN DE DEĞERLENDİRMESİ İLERİDE YAPILACAK"

Özkök, "28 Şubat'ta işini kaybeden gazeteci oldu ama içeriye giren gazeteci olmadı. Bugün içeride gazeteciler var. Bu dönemin değerlendirmesi de ileride yapılacak" diye konuştu.

"KARIM BİLE DARBELERİN ARKASINDA ABD'NİN OLDUĞUNA İNANIYOR"

Artık yorulduğunu ve sorumluluk almak istemediğini ifade eden Özkök, "Hayatımı yaşıyorum, geziyorum. Allah bana bu imkanları verdi. Artık sorumluluk taşımak istemiyorum" dedi.

Darbelerin arkasında ABD 'nin olduğuna ilişkin iddiaları komplo teorisi olarak değerlendirdiğini belirten Özkök, ancak karısının bile bu düşüncede olduğunu ve bu sebeple kendisiyle kavga dahi ettiğini anlattı.

Özkök, bir üst düzey askerle sohbet sırasında, gazeteci Emin Çölaşan 'ın "Darbe yapacak mısınız?" sorusuna, söz konusu askerin "Ne diyorsunuz Emin bey, böyle soru mu olur?" diyerek tepki gösterdiğini de ifade etti.

Danıştay saldırısıyla ilgili yazdığı yazının çok tartışıldığını, ancak devam eden yargılama sonucunda aksi sonuç çıkarsa yanıldığını kamuoyuna açıklayacağını belirten Özkök, "Yargılama sonucu başka şekilde çıkarsa elbette çıkar özür dilerim" şeklinde konuştu.

TBMM 28 Şubat Alt Komisyonu Özkök'ten önce, dönemin gazetecilerinden Fatih Çekirge'yi dinledi. Çekirge, "28 Şubat'ta aslında her şey herkesin gözü önünde olmuştur. Ben fitnenin içinde yer almadım. 28 Şubat bir krizdi, biz o krizi haberci olarak takip ettik" dedi.

Komisyonun, "Haberlerin aktarılmasında asker neden sizi tercih etti, bu bir tesadüf mü?" sorusuna ise Fatih Çekirge , "Genelkurmay ile bir paslaşma içinde olmadığı, tamamen habercilik adına bu başlıkları attığını" cevabını verdi. Fatih Çekirge, "Demokrasi dışı hiç bir ilişkim olmadı" dedi. Çekirge'nin değerlendirmeleri şöyle:

ÇEKİRGE: "DEDİKODU MAĞDURUYUM"

"30 yıldır gazetecilik yapan birisi olarak konuşuyorum. 28 Şubat konusunda o kadar çok şey yazıldı, çizildi ki kendimi bir dedikodu mağduru olarak görüyorum. Bizim meslekte hata yapabiliriz, gaza gelebiliriz. Bu sıkça olur. Bizim meslekte yakın ilişkiler haber almak, atlatmak adına önemlidir. Benim Özal'la Çiller'le Mesut Yılmaz'la ve Erbakan'la hepsiyle yakın ilişkilerim olmuştur. Ankara temsilcisi olarak bir gazetede haber atlamamak ve her şeyi aktarmak durumundasınız. Ankara temsilcisi devletin bütün kurumlarıyla görüşür. Yalnızca 28 Şubat değil, ondan önceki dönemlerde de olayların hep içinde oldum. Bizim işimiz tarihe tanıklık etmektir. Vicdanı, ahlaki değerlerle hesaplaşmış bir gazeteci olarak konuşuyorum. Gazeteci milleti kullanıma da açıktır. Önemli olan öğrendiğinizi çek edebiliyor musunuz? Bir de konjonktürel durumlar var. 27 Nisan bildirisi, Genelkurmay açıklamaları oluyordu, neyle yapıyorlar bunu eskiden biz alıyorduk artık internet üzerinden yapılıyor."


İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Karadeniz Haberleri

Kartalkaya’da Yangın Faciası: 76 Ölü, 51 Yaralı
Kartalkaya’da Sahra Hastanesi Kuruldu
Kartalkaya’da Yangın Felaketi: Çarşaflarla Kaçış Anları Kamerada
Bolu'daki Otel Yangınıyla İlgili Soruşturma Başlatıldı
Kartalkaya’da Grand Kartal Otel yangını neden çıktı ?