Karadeniz'in Türkiye üretimi içerisindeki payı nasıl gelişmiştir?" diye 2007-2011 verilerine bakıldığında, Doğu Karadeniz'in payı 2007 yılında yüzde 2,6 iken, 2011 yılında yüzde 2,4'e düşüyor; yeni veri açıklanmadı, büyük ihtimal, bu biraz daha aşağıya geldi çünkü Karadeniz ürünlerinde fiyatlarda gerileme var.” dedi.
Milletvekili Erhan Usta daha sonra, “Çay konusuna gelirsek, 770 bin dekar alanda 1,3 milyon ton çay üretimi yapıyoruz. Türkiye'nin aslında çay tüketimi 300 bin ton civarında, çay üretimi de 262 bin ton civarında. Yaklaşık 2 milyarın üzerinde bir çay satış hasılatından bahsediyoruz. 210 bin aile, 1 milyona yakın nüfus da çayla geçimini sağlamakta. Fakat baktığımızda, aslında, bu kadar önemli bir kitleyi ilgilendirmesine rağmen çay alım fiyatlarının istikrarsız olduğunu, özellikle, özel sektörde çok düşük fiyatla çay alımlarının yapıldığını görüyoruz. Örgütlü olmayan çay üreticisi de çay işletmecileri karşısında güçsüz kalmıştır. Çayın getirisi önemli oranda azaldığı için üretici hem ürününü satmakta hem de parasını tahsil etmekte zorlanmaktadır. Stoklar gereğinden fazladır, tanıtım ve ihracat yetersizdir, sanayici önünü görememekte, karamsar ve moralsiz bir hâldedir, üretici de büyük mağduriyet yaşamaktadır.
ÇAYDA EN ÖNEMLİ SORUN KAÇAKÇILIKTIR
Ama çayda en önemli sorun kaçakçılıktır. Türkiye'ye çok ciddi miktarda kaçak çay gelmektedir. Özellikle, İran üzerinden geldiği ifade edilmektedir ve kalitesizdir, hijyen koşulları açısından son derece sorunludur.” şeklinde sözlerine devam etti.
FINDIK ÜRETİCİSİ TÜRKİYE'DE İKİ TANE YABANCI ŞİRKETİN İNSAFINA TERK EDİLMİŞTİR
Erhan Usta sözlerini Fındık meselesine de getirerek; “Çayın biraz daha detaylarına geleceğiz ama Karadeniz açısından önemli olan diğer bir ürün fındık. Fındığı daha önce burada konuştuk, biliyorsunuz, maalesef, fındık üreticisi Türkiye'de iki tane yabancı şirketin insafına terk edilmiştir ve fındık üreticisi de mağdur edilmektedir. Şimdi, çayda mağduriyet var, fındıkta mağduriyet var, alternatif ürün politikası maalesef yeterince çalıştırılamamış, sonuç alınamamıştır, Karadeniz'in turizm potansiyeli harekete geçirilememiştir; tam tersine, doğayı tahrip edecek yatırımlara müsaade edilmektedir, sanayi zaten Karadeniz'de yoktur; peki, Karadeniz halkı ne yapacaktır, Karadeniz halkı nasıl geçinecektir? Bunlara karşı, Karadeniz için hassas olan ürünlerde özellikle, madem sanayiyi geliştiremiyoruz, turizmle ilgili yeteri kadar bir şeyler yapamıyoruz, hiç olmazsa var olan ürünlerle ilgili, üretimi artıracak, üretimin kalitesini artıracak tedbirlerin alınması gerekmektedir.” şeklinde ifade etti.
Erhan Usta daha sonra, “Benim bu bağlamda, çayla ilgili olarak birkaç önerim olacak, onları sizlerle paylaşmak istiyorum. Üretilen çayın yarısını ÇAYKUR alıyor, yarısını da özel sektör firmaları alıyor. Dolayısıyla, özel-kamu ayrımı yapılmaksızın çay sektörüne bir bütün olarak bakılmalı, sorunlara getirilen çözüm önerileri de bu bakış açısıyla ortaya konulmalıdır.
Kalitenin değerini bulduğu bir sistem oluşturulmalıdır. Alıcı ile satıcının bir araya geldiği, kaliteli ürünün fiyat olarak karşılığını bulduğu, hem müstahsil hem sanayici hem de devletin memnun kaldığı bir çay borsası sistemi kurulmalıdır. Üreticilerimizin refah payını da dikkate alan bir fiyat belirlenmelidir. Çay alımlarının, ürün kalite kaybına uğramadan ve üreticiler mağdur edilmeden yapılması büyük önem arz etmektedir.
ÇAYDA NELER YAPILABİLİR?
Çayda uygulanmakta olan kota miktarı ile ÇAYKUR'un işleme kapasitesi artırılmalıdır.
Yaşlanmış çay bahçeleri bir program dâhilinde üstün verim ve kaliteye sahip çeşitlerle vakit geçirilmeden yenilenmelidir.
Organik çay üretimine gereken önem verilmelidir. Kimyasal gübrenin terk edilerek yerine organik veya yarı organik gübreye geçilmelidir.
Çay kanunu çalışmalarında tüm tarafların görüşleri alınmalı, fikir birliği sağlanmalıdır.
Çay üreticisinin güvencesi de ÇAYKUR'dur. Bu nedenle, ÇAYKUR daha verimli çalıştırılmalı, siyasi etkilerin dışında tutulmalıdır.
Çayda verimlilik artırılmalıdır, ürün çeşitliliğinin de artırılması gerekmektedir. Siyah çayın yanı sıra yeşil çay, altın çay, beyaz çay, çay pudrası, çay kremi gibi birçok ürünün üretilerek farklı ürün yelpazesiyle pazarda yer edinmesi büyük önem taşımaktadır.
Millî ürün konumundaki çaya diğer çay ülkelerinde olduğu gibi yüksek miktarda destek sağlanması gerekmektedir, sektöre de bu anlamda rekabet gücü kazandırılması mümkün olabilecektir.
Çayda katma değer vergisi oranının diğer tarımsal sanayi ürünlerinde olduğu gibi yüzde 1'e düşürülmesi mutlaka gerçekleştirilmelidir.
Kaçak çayın önemli bir sorun olduğunu söylemiştik. Bunun önlenmesi gerekmektedir. Özellikle çay kaçakçılığı organize suç kapsamına alınmalıdır. Çay kaçakçılarına caydırıcı cezalar verilmesi gerekmektedir.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde 30'un üzerinde paketleme tesisi olduğu bilinmektedir. Çay kaçakçılığı da yoğun olarak bu bölgeden bu şekilde gelmektedir, İran üzerinden gelmektedir. Çay kaçakçılığının yoğun olduğu bu bölgelerdeki paketleme tesislerinin de daha sıkı denetlenmesi gerekmektedir.
İthal çay nakliyesinde kullanılan belgelerin süreli olması gerekmektedir. Orman ürünlerinde olduğu gibi burada da süre sınırı getirilmesi kaçakçılık açısından önemli bir unsur olarak görülmektedir. Kaçak zaten başlı başına bir sorun olmakla birlikte hem hijyen koşulları açısından hem de kalite açısından sorunludur. O yüzden yakalanan kaçak çaylar mutlaka imha edilmeli, kesinlikle piyasaya sürülmemelidir, evrak bulup getirmesi de beklenmemelidir. Çay kaçakçılığıyla mücadele eden güvenlik birimleri de mutlaka ödüllendirilmelidir. Dolayısıyla Karadeniz için çok önemli bir ürün olan çayın sorunlarının araştırılması ve çayla ilgili tedbirlerin alınması halkımız açısından büyük önem taşımaktadır.” diyerek sözlerini tamamladı.