Rizeli İnadı 9 Yıl Sonra HES'i İptal Ettirdi
Rize'nin Çayeli ilçesi Senoz Vadisi'nde Çataldere köyünde yapımı planlanan HES projesine karşı başlatılan hukuk mücadelesi 9 yıl sonra köylülerin lehine sonuçlandı.
Rize'nin Çayeli ilçesi Senoz Vadisi'nde Çataldere köyü sakinlerinin yapımı planlanan Uzundere Hidroelektrik Santralı projesine karşı başlattığı hukuk mücadelesi 9 yıl sonra köylülerin lehine sonuçlandı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, yerel mahkemenin 'ÇED olumlu' raporunu iptal eden kararını onadı.
HUKUK MÜCADELESİ BAŞLATMIŞLARDI
Senoz Vadisi'nde, Atabey ve Koçoğlu enerji şirketleri tarafından yapımına başlanan Uzundere HES projesi için dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı, ilk olarak 2006 yılında 'ÇED gerekli değildir', ardından da 'ÇED gerekli' kararı verdi. Bunun üzerine çevreciler hukuk mücadelesi başlattı.
Dokuz yıl süren hukuk mücadelesinde Rize İdare Mahkemesi, dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı'nın 'ÇED Raporu' onayları aleyhine 3 kez 'yürütmeyi durdurma' kararı verdi. Mahkeme son olarak 2011 yılında 'ÇED olumlu' kararını iptal ederek HES çalışmasını durdurdu. Bakanlık bunun üzerine, yerel mahkeme kararına Danıştay'a başvurarak itiraz etti. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 9 yıl sonra yerel mahkemenin iptal kararını onadı.
"HES'E KARŞI AMANSIZ BİR MÜCADELE VAR"
TEMA Vakfı Çayeli Temsilcisi Ahmet Ali Kork, Karadeniz vadilerinde bir yıkıma dönüşen ve sayıları 500'ü geçen HES projelerinin sayısının Kaçkar Dağları'na doğru açılan derin bir vadi olan Senoz'da 14'e ulaştığını söyledi.
Zengin biyolojik çeşitliliğin bulunduğu vadide 4 yıldır organik tarım projelerinin uygulandığını anlatan Ahmet Ali Kork, "Vadideki 12 köye kimyasal gübre ve ilaç girmiyor. Çay tarımını, organik arıcılık ve diğer ürünler izliyor. HES'lere karşı yürütülen mücadele doğasıyla bütünleşmiş bir halkı harekete geçiriyor. Geleceğini kurma telaşındaki köylüler diğer taraftan HES projelerine karşı amansız bir mücadele yürütüyor. Her bir dere ve dağ ayrı ayrı savunulmak zorunda." dedi.
"DAVA, KARADENİZ İNSANININ İNATÇILIĞINI GÖSTERİYOR"
Vadide HES'lere karşı açılan 13 davayı da kazandıklarını hatırlatan Ahmet Ali Kork, "Danıştay'dan çıkan yeni iptal kararı tam bir başarı öyküsüdür. Karadeniz insanındaki inatçılığın göstergesidir." dedi.
Bir tek HES projesi için harcanan çaba, enerji, maddi ve manevi kayıplar doğa korumanın ne kadar zor bir iş olduğunu gösterdiğini kaydeden Ahmet Ali Kork, şunları söyledi:
"Üç kez yürütmeyi durdurma ve iptal kararının ardından Danıştay projenin ÇED raporunu iptal etti. Bir tek HES projesi için defalarca çevre izinleri alındı, toplantılar, bilirkişi keşifleri, duruşmalar yapıldı, protestolar, gerginlikler yaşandı. Mahkeme kararları, bilimsel raporlar, halkın geleneksel yaşamı ve kültürü dikkate alınmıyor. Karadeniz vadilerinde, yaylalarında toprağını, suyunu ve yeşilini savunanlarla her şeyi para gören anlayış arasında kıyasıya bir mücadele yaşanıyor. Kazanan diliyoruz ki doğa olsun."
HUKUK MÜCADELESİ BAŞLATMIŞLARDI
Senoz Vadisi'nde, Atabey ve Koçoğlu enerji şirketleri tarafından yapımına başlanan Uzundere HES projesi için dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı, ilk olarak 2006 yılında 'ÇED gerekli değildir', ardından da 'ÇED gerekli' kararı verdi. Bunun üzerine çevreciler hukuk mücadelesi başlattı.
Dokuz yıl süren hukuk mücadelesinde Rize İdare Mahkemesi, dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı'nın 'ÇED Raporu' onayları aleyhine 3 kez 'yürütmeyi durdurma' kararı verdi. Mahkeme son olarak 2011 yılında 'ÇED olumlu' kararını iptal ederek HES çalışmasını durdurdu. Bakanlık bunun üzerine, yerel mahkeme kararına Danıştay'a başvurarak itiraz etti. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 9 yıl sonra yerel mahkemenin iptal kararını onadı.
"HES'E KARŞI AMANSIZ BİR MÜCADELE VAR"
TEMA Vakfı Çayeli Temsilcisi Ahmet Ali Kork, Karadeniz vadilerinde bir yıkıma dönüşen ve sayıları 500'ü geçen HES projelerinin sayısının Kaçkar Dağları'na doğru açılan derin bir vadi olan Senoz'da 14'e ulaştığını söyledi.
Zengin biyolojik çeşitliliğin bulunduğu vadide 4 yıldır organik tarım projelerinin uygulandığını anlatan Ahmet Ali Kork, "Vadideki 12 köye kimyasal gübre ve ilaç girmiyor. Çay tarımını, organik arıcılık ve diğer ürünler izliyor. HES'lere karşı yürütülen mücadele doğasıyla bütünleşmiş bir halkı harekete geçiriyor. Geleceğini kurma telaşındaki köylüler diğer taraftan HES projelerine karşı amansız bir mücadele yürütüyor. Her bir dere ve dağ ayrı ayrı savunulmak zorunda." dedi.
"DAVA, KARADENİZ İNSANININ İNATÇILIĞINI GÖSTERİYOR"
Vadide HES'lere karşı açılan 13 davayı da kazandıklarını hatırlatan Ahmet Ali Kork, "Danıştay'dan çıkan yeni iptal kararı tam bir başarı öyküsüdür. Karadeniz insanındaki inatçılığın göstergesidir." dedi.
Bir tek HES projesi için harcanan çaba, enerji, maddi ve manevi kayıplar doğa korumanın ne kadar zor bir iş olduğunu gösterdiğini kaydeden Ahmet Ali Kork, şunları söyledi:
"Üç kez yürütmeyi durdurma ve iptal kararının ardından Danıştay projenin ÇED raporunu iptal etti. Bir tek HES projesi için defalarca çevre izinleri alındı, toplantılar, bilirkişi keşifleri, duruşmalar yapıldı, protestolar, gerginlikler yaşandı. Mahkeme kararları, bilimsel raporlar, halkın geleneksel yaşamı ve kültürü dikkate alınmıyor. Karadeniz vadilerinde, yaylalarında toprağını, suyunu ve yeşilini savunanlarla her şeyi para gören anlayış arasında kıyasıya bir mücadele yaşanıyor. Kazanan diliyoruz ki doğa olsun."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.