Murat KÖSEOĞLU; ÖĞRETMENLERİMİZ ŞAMAR OĞLANI DEĞİLDİR!”
Türk Eğitim-Sen Rize Şube Başkanı Murat KÖSEOĞLU, nun, öğretmenlere yönelik performans değerlendirme sistemi, 5 Nisan-3 Mayıs tarihleri arasında yapılacak yönetici mülakatları ve okullarda çeşitli vakıf, dernek, cemiyet vb. kuruluşlar tarafından ‘Değerler Eğitimi’ adı altında yapılan etkinlikler ile ilgili basın açıklaması:
Türk Eğitim-Sen Rize Şube Başkanı Murat KÖSEOĞLU, nun, öğretmenlere yönelik performans değerlendirme sistemi, 5 Nisan-3 Mayıs tarihleri arasında yapılacak yönetici mülakatları ve okullarda çeşitli vakıf, dernek, cemiyet vb. kuruluşlar tarafından ‘Değerler Eğitimi’ adı altında yapılan etkinlikler ile ilgili basın açıklaması:
“Bütün olumsuzluklara ragmen eğitim sisteminin ayakta durmasını sağlayan, sistemin en temel yapı taşı öğretmenlerimizdir. Öğretmenlere uygulanacak performans değerlendirme sistemi, öğretmenlerimizin itibarını sarsacak, öğretmenleri etkisizleştirecek, öğretmenlere psikolojik şiddet aracı olarak kullanılabilecek bir uygulamadır. Öğretmenlerin gerek okul müdürleri, gerekse zümre öğretmenleri ve diğer öğretmenler tarafından değerlendirilmesi başlı başına bir vakıadır. Yandaş yöneticilerin okulları mesken tuttuğu göz önüne alındığında bu değerlendirmelerin objektif olmayacağı görülecektir. Bu sebeple öğretmenlerin itibarını rencide edecek bu performans değerlendirme sisteminin uygulanmasına geçit vermemek için demokratik ve hukuki her türlü hakkımızı kullanacağız.
Okullarımızın önemli bir bölümü mülakatla getirilen yöneticiler nedeniyle kabiliyetli, donanımlı, ehil insanlar tarafından yönetilmemektedir. Sendikal, ideolojik, siyasi ya da başka saiklerle hareket eden
okul yöneticilerinin, öğretmenlere hak ettikleri puanı vermeyeceği çok açıktır. Öğretmenlerin meslektaşları tarafından değerlendirilmesi de çalışma barışını bozacaktır.
Öğretmenlerin veli ve öğrenciler tarafından değerlendirilmesine gelince; bu, başlı başına bir felakettir. Öğretmen not verilen değil, not verendir. Hatırlarsanız 2017 yılı Ekim ayında 12 ilde pilot uygulama başlatıldığı dönemde öğrencilerin öğretmenlere hakaret içeren paylaşımları olmuştu. ‘Hocam 100 ver ben de 100 vereyim, Yıl intikam yılıdır, Kimse not için yanıma gelmesin' şeklindeki tehdit kokan bu mesajlar kamuoyunda tepkiye neden olmuş ve MEB iki gün içinde sistemi kapatmak zorunda kalmıştı. Bu uygulamanın hayata geçmesi durumunda çok daha vahim durumlar ortaya çıkacaktır.
Öte yandan çocuğunun okuluna bir kez bile uğramayan, öğretmeninin adını dahi bilmeyen veliler öğretmenleri nasıl değerlendirecektir? Öğrenci üzerinde hiçbir hâkimiyeti kalmayan, yetkisiz, etkisiz, korkutulan, sindirilen öğretmenlerimizle bu kez de not pazarlığı yapmaya yeltenen öğrenciler ve veliler olabilecektir.
Öğretmenlerimizin itibarını yerle yeksan eden, öğretmenleri şamar oğlanına çeviren, saygınlıklarını kaybettiren uygulamalara dün olduğu gibi bundan sonra da karşı duracağız. Bu uygulama hayata geçerse iptali için konuyu yargıya taşıyacağız, ‘Meslektaşıma Puan Vermiyorum’ şeklinde aldığımız eylem kararını devam ettireceğiz. Öğretmenleri huzursuz eden bu uygulamayı kabul etmiyoruz.”
Ayrıca 5 Nisan-3 Mayıs tarihleri arasında yapılacak yönetici mülakatlarında, geçmişte yaşanan torpil listeleri, adam kayırmalar şeklindeki hak ihlallerinin bu dönemde de yaşanacağı endişesini taşıyoruz. Hatırlarsanız, İstanbul’un Silivri ilçesinde mülakatlardan önce sendikamıza bir torpil listesi ulaştı. Listede, yapılacak mülakatlarda kime ne puan verileceği belirtiliyordu. Bu ihbar listesi sendikamız tarafından noterde tasdik ettirilmiş, torpil listesindeki puanlarla, mülakatlarda verilen puanların örtüştüğü görülmüştü.
O dönemlerde başka rezillikler de yaşandı. Mesela; Muğla’da müdürlük mülakatında Komisyon Başkanı, komisyonun göreve başlamasından önce komisyon üyelerine, ‘Kimin hangi okula atanacağı belirlendi. Biz de bu isimlere bu puanları vereceğiz’ dedi.
Şerefli bir komisyon üyesinin de hazır listeleri onaylamadığı için Milli Eğitim Müdürü tarafından istifası istendi. Bunun üzerine komisyon üyesi Muğla Valiliğine tüm olan biteni anlatan bir dilekçe vererek istifa etti.
Yönetici mülakatlarında bunun gibi birçok kepazeliğe tanık olduk. Yine aynı olumsuzlukların yaşanmaması için Türk Eğitim-Sen olarak her türlü girişimde bulunacağız. Türk Eğitim-Sen sözlü sınav komisyonlarında görev yapacak kişilerin; yöneticilerin kariyer ve liyakat ilkesi gereğince işinin ehli olan, görevini layıkıyla yerine getirebilecek kişiler arasından adaletli ve özenli bir şekilde seçilmesinin sağlanmasını istiyoruz. Sözlü sınavların şeffaf olabilmesi için oluşturulacak komisyonlarda Türkiye genelinde en çok üye kaydetmiş iki sendika temsilcilerinin gözlemci olarak bulundurulması da taleplerimiz arasındadır. Sendikamız her iki konudaki talebimizin yerine getirilmesi amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı’na yazılı başvuruda bulunmuştur. Elbette hedefimiz gerek yönetici, gerek öğretmen, gerekse memur alımlarında mülakatın tamamen kaldırılmasıdır. Bu konudaki mücadelemiz sürmektedir.
Hz. Ömer’in “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu, Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer’den onu” sözünü de hatırlatarak, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın ve MEB bürokratlarının Bakanlığı bu anlayışla yönetmesi gerekmektedir. Türkiye’nin neresinden olursa olsun, mülakatlarda yaşanacak en küçük bir hak ihlalinde sorumluluk Milli Eğitim Bakanlığı’ndadır.
Değerler eğitimi için okullara çeşitli vakıf, dernek, cemiyet vb. kuruluşlardan insanlar getirilmesi de ayrı bir tehlikeli durumdur. Ülkemizin Fetö belasını güçlükle defettiği bir dönemin ardından, MEB’in bu tecrübeyi de göz önüne alarak, okullara değerler eğitimi için farklı kuruluşlardan insanlar sokmaması gerekir. Öğretmenlerimiz, değerler eğitimini verebilecek bilgiye, tecrübeye sahiptir. Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenine güvenmelidir. Öğretmenlerimiz değerler eğitimini verebilecek yetkinliktedir. Çocuklarımıza değerler eğitimini öğretmenler veremezse, hiç kimse veremez.
Murat KÖSEOĞLU
Turk Eğitim-Sen ve Türkiye Kamu-Sen
Rize Şube Başkanı
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.