Karadeniz’de Turizmin Yeni Gözdesi

Karadeniz’de Turizmin Yeni Gözdesi

Havaların ısınmasıyla birlikte şehirlerde yaşayanlar kendilerine alternatif serinleme alanı ararken Rize’nin Çayeli ilçesinde bulunan Ağaran Şelalesi; şehrin sıcağı ve neminden kaçanlara serin suda yüzme fırsatı sunuyor.

Karadeniz denince Uzungöl ve Ayder ikileminde kalan turistler için yeni bir alternatif oluşturuyor. İnsanlara doğal ortamda jakuzi keyfi sunuyor.

Karadeniz’de turizmin yeni gözdesi
Doğu Karadeniz’de ulaşım zorluğu bulunan yayla ve mesire yerinin aksine erişimi kolay olan ve Çayeli’ne 12 km. Rize’ye ise 30 km. uzaklıkta bulunan Ağaran Şelalesi tatilcilerin yeni gözdesi oldu.

Kediniz’i hayatın içine bırakın
Kızılağaç, kestane ve şimşir ağaçlarının içerisinden süzülerek gelen suyun oyuk oyuk yaptığı, birbirlerinden farklı dokuz göl, kenarında duranları bile serinletmeye yetiyor. Şelalenin alt kısmından 150 metrelik patika yoldan yürüyerek göllere ulaşmak mümkün. Şelalenin döküldüğü yerden 75 metrelik yükseklikteki üst noktaya çıkanlar kendilerini serin suların içine bırakıyorlar. Göllere girenler doğal havuzda yüzerken, şelalenin aşağısında bulunan muhteşem manzarayı da seyrediyorlar.

Rüzgârın sesini dinlemek
Bölgede üç küçük dere birleşerek Şairler Deresi’ni oluşturuyor. İsmini şelaleden alan Ağaran kolu, 50 metre aşağısında Isırlık kolu ile birleşir. Birkaç yüz metre daha aşağıya giderseniz üçüncü kol olan Çadavur onlara katılır. Ağaran Şelalesi, yüksek, dik ve yalçın bir kaya kütlesinden suyun köpürerek beyaz renkte akması sebebiyle bu adı almıştır. Suyun bol olduğu zamanlarda, şelaleden karşıya doğru, bir çiğ tabakası rüzgârla birlikte hareket eder ve karşıdaki şimşir dallarını hareketlendirir. Yağmurlu havalarda, bir ucu şelalede olan gökkuşağını görme zevkini de tadabilirsiniz.


Su size kollarını açıyor

Yüksekten akan şelale, suyun yere indiği yere çarparak oluşturduğu bir göle dökülür. Isırlık kolu ile birleştikleri yerden yukarıya doğru 50 metre kadar taştan taşa atlayarak gitme beceriniz varsa, şelalenin tam altına gitme şansınız olacak demektir. Hava ne kadar sıcak olursa olsun, orada serinleyebilirsiniz. Ağaran ve Isırlık kollarının birleştiği yerden sonra, dere yatağı giderek küçük şelaleler yaparak alçalır. Yukarıdan aşağıya doğru dere yatağını takip ederek gitme imkânını artık bulamazsınız. İlk geldiğiniz yola dönerek karadan aşağıya gitmeniz ve aşağıdan yukarıya dere yatağına girmeniz gerekiyor. Bunu yaparsanız dere yatağının alçaldığı yerde yaptığı küçük şelale ile büyük Ağaran Şelalesi’ni aynı manzaranın unsurları olarak görme zevkini yaşayabilirsiniz. Dere kenarındaki taşların üzerine oturan ziyaretçiler kendilerini suyun şırıltısına kaptırıp dinlendiriyor, su ve kuş sesleriyle huzur buluyorlar.

Otantik bir ortamda konaklama
Ağaran Şelalesi ve çevresinde tabiat yapısı bozulmadan özel girişimci Metin Saklı tarafından burada yapılan turizm tesisi ailenizle birlikte sıcak bir ortamda nefis yemekleri tadabileceğiniz, doğal ve otantik bir ortamda konaklayabileceğiniz eşsiz bir mekân olma özelliğini taşıyor. Tesis sahibi Saklı, gizli kalmış bir güzelliği kısa zamanda tüm Türkiye’ye hatta dünyaya hizmet edecek hale getirmenin mutluluğunu yaşadıklarını dile getirerek; “İşletmemizin yerinde daha önce babadan kalma küçük bir kulübe vardı. Önce gelen yoğun talep üzerine ilk olarak yöre mimarisine uygun modern bir restoran, daha sonrada yine yöre mimarisini yansıtan bir otel inşasını tamamladık. Şu an işletmemiz şelaleyi görmek isteyen herkesin hizmetindedir. Burada mutlu birkaç gün geçirmek isteyen herkese kapımız açıktır. Ağaran Şelalesi’ne gelenlerin hepsi buradan mutlu şekilde ayrılır. Konuklarımıza burada yeme içme, konaklama, otantik ortam, internet hizmeti yanında doğa yürüyüşü, yüzme, foto safari, bisiklet turu, oyun salonu gibi imkânları da sunuyoruz” diyor.

Şelale Konak Çavuş’un Yeri sizi bekliyor
Tesise, Ağaran Şelalesi’nin hak ettiği değeri kazanmasında büyük gayretleri olan ve 2003 yılında aramızdan ayrılan Recep Saklı’nın (Çavuş) anısına Şelale Konak Çavuş’un Yeri ismi verilmiş. Tesiste bulunan yerel malzemeler, tahta araba ve salıncak adeta insanları geçmişe yolculuğa çıkarıyor.

Ağaran’ın efsunlu destanı
Şairler Deresi’nin bütün köylerinin tek muhtarlık olduğu dönemde, uzun süre muhtarlık yapan Muh’un Ali Saklı’nın 1930’lu yılların başında yaşadığı bir olay üzerine yazılan destan Ağaran mevkiinde hala sıcaklığını korur. Muhun Ali, Siranlık adı verilen düzlükteki dağ evinden, mısır tarlasına elinde yorgan, kazma, fener gibi malzemelerle Kaliv (yabani hayvanları ekinlerden uzaklaştırmak için yapılan kulübe) beklemeye giderken yağmur nedeniyle kabaran dereye kapılır. Isırlık ve Ağaran derelerinin yan yana aktığı birleşme mevkiinde bir taşın üzerine çıkar ve ıslak yorgana sarınarak sabahlar. Böylece hayatını kurtarır.

Muh’un Ali Saklı’nın Destanı

İstavrit'un sekizi cumartesi
Oğlum Mustafa kazaya kaldum
Kalivagidemedum geriye kaldum
Hava bana müsaade etmedi

Saat ikide hareket ettum
Yurvanum, fenerum, tarham da bile
İsirluğeendum, hesaba daldum
Çıkardumpontuli omuza aldum

Tarhamitiktum, dereye saldum
Oğlum o dereyi selamet geçtum
Ağaran'agittumfenerum yitti
Oğlum sürmedi ayağum gitti

Elumhakturdedum, sıram değildu
Nazlioğlarumlangörüşemedum
MustafamMuştafam,seslanbağirdum
Dedum ne hayvanim, niçunçağirdum?

Çilingeryirmağininoninekaldum
Başluğulanpontul gitti dereye
Felek beni bunda kodi nereye?
Hakk'unyazisina çare olur mi?

Kabamun dibine bi mekân tuttum
Şükür dedum,bi kazadan kurtuldum
Kuran'a başladum; etmezden tamam
Soğuk, yüreğume girişti heman

İslakyurvanibaşumaaldum
Oğlum desan, hamam içine kaldum
Sabah oldi, hareket ettumkapiya
Selami gene verdum yapıya

Hatice gelin duşti kapıya
Ağam sen sağmisen, nereden geldun?
Ertesi sabah havadisumdağildi
Hasimlarun yürekleri yerildi

Ebab olan harekete bulundi
Sofioğli, Tuysuzoğli, bida ben

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.