Dolgu sahasındaki binalarda deniz suyu tehdidi
Rize İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı İnşaat Yüksek Mühendisi Murat Yazıcı, şehir merkezinde deniz dolgusu ile kazanılan alanlarda yapılan binalarda temelin tuzlu su altında kaldığı için demirlerin özelliğini kaybettiğini, bunun da risk oluşturduğunu öne sürdü.
Rize İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı İnşaat Yüksek Mühendisi Murat Yazıcı, şehir merkezinde deniz dolgusu ile kazanılan alanlarda yapılan binalarda temelin tuzlu su altında kaldığı için demirlerin özelliğini kaybettiğini, bunun da risk oluşturduğunu öne sürdü.
Yazıcı, gazetecilere yaptığı açıklamada, kent merkezinde nüfusun 103 bin olduğunu, yaklaşık 70 bin kişilik nüfusun yaşadığı alanın deniz dolgusu ile kazanıldığını ve 1970 yılından itibaren bu alana binalar inşa edildiğini belirtti.
Şehir merkezinde yapılan teknik incelemeler sonucunda deniz dolgusu üzerinde yapılan binaların özelliğini büyük oranda kaybettiğini, deniz seviyesinin altında kalan demirlerin paslanarak taşıyıcı özelliğini kaybettiğini ifade eden Yazıcı, şunları söyledi:
"Dolgu alanında binalar yapılırken mühendislik ilke ve hesapları yerine usta, kalfa zihniyeti ile tekniğe uygun olmayan yapılar yapıldı. Bina temellerini deniz suyu seviyesinin altında, tuzlu su olan alana elle beton dökerek inşa edildi. Burada ne beton sağlıklı döküldü ne harfiyat derinliği uygun yapıldı. Bu doğru olmayan yapılaşma tamamlandıktan sonra binalara ilave kat izinleri verilmeye başlandı ve risk artmaya devam etti. 3 katlı bina zamanla 10 veya 12 katlı binalar haline geldi. Hiç kimse binanın röntgenini çekmeden ilave katlar çıkmaya başladı."
-"Beton özelliğini kaybetmiş, taşıyıcı özelliği kalmamış"
Deniz dolgusu sahasındaki binalarda isteğe bağlı yaptıkları incelemelerde binaların hiçbirinin oturulabilecek durumda olmadığını tespit ettikini ifade eden Yazıcı, şöyle devam etti:
"Bina temelleri deniz dolgusu ile kazanılan alanda tuzlu su altında kaldığı için demir özelliğini kaybetmiş, çapı düşmüş. Hatta birçok demir parmakla kırılabilir hale gelmiş. Beton özelliğini kaybetmiş, taşıyıcı özelliği kalmamış. İnceleme yapılan binalarda hiçbir sınıfa girmeyen beton denilemeyecek sınıfa rastladık. Dolgu alanındaki binaların tamamının ömrü yarılanmış, binalar yorulmuş. İnşaat tekniğine uygun yapılmayan binalar tuzlu su altında kaldığı için risk teşkil etmekte. Bu binaların birkaçı güçlendirilebilir ama çoğunun yıkılıp yeniden yapılmasını gerekiyor. Yeniden inşa ederken tuzlu su ile temeli ayırmalıyız."
-"Depremler tetikleyici olur"
Binaların güçlendirme ve yenileme işleminin yapılmaması halinde büyük tehlikelerin Rize'yi beklediğini kaydeden Yazıcı, şunları belirtti:
"Ticaretin tamamına yakını dolgu sahası üzerinde. Bu nedenle dolgu alanında yaşam gündüzleri artıyor. Dolgu alanı üzerinde dershaneler, okullar ile bir çok kamu binası var. Sadece konut olarak düşünmemek lazım. Zamanında tedbir almazsak belkide önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde kendi başına çöken binalar görmeye başlayacağız. Bunun için depremler büyük tetikleyici olur. Karadeniz'deki göçük depremleri yeni fay hatları oluşturarak risk altına girersek o zaman Rize'yi büyük bir tehlike ve facia bekliyor demektir. Bunu beklemeden bir an önce çözümler üretmeli ve hamleler yapmalıyız."
Yazıcı, gazetecilere yaptığı açıklamada, kent merkezinde nüfusun 103 bin olduğunu, yaklaşık 70 bin kişilik nüfusun yaşadığı alanın deniz dolgusu ile kazanıldığını ve 1970 yılından itibaren bu alana binalar inşa edildiğini belirtti.
Şehir merkezinde yapılan teknik incelemeler sonucunda deniz dolgusu üzerinde yapılan binaların özelliğini büyük oranda kaybettiğini, deniz seviyesinin altında kalan demirlerin paslanarak taşıyıcı özelliğini kaybettiğini ifade eden Yazıcı, şunları söyledi:
"Dolgu alanında binalar yapılırken mühendislik ilke ve hesapları yerine usta, kalfa zihniyeti ile tekniğe uygun olmayan yapılar yapıldı. Bina temellerini deniz suyu seviyesinin altında, tuzlu su olan alana elle beton dökerek inşa edildi. Burada ne beton sağlıklı döküldü ne harfiyat derinliği uygun yapıldı. Bu doğru olmayan yapılaşma tamamlandıktan sonra binalara ilave kat izinleri verilmeye başlandı ve risk artmaya devam etti. 3 katlı bina zamanla 10 veya 12 katlı binalar haline geldi. Hiç kimse binanın röntgenini çekmeden ilave katlar çıkmaya başladı."
-"Beton özelliğini kaybetmiş, taşıyıcı özelliği kalmamış"
Deniz dolgusu sahasındaki binalarda isteğe bağlı yaptıkları incelemelerde binaların hiçbirinin oturulabilecek durumda olmadığını tespit ettikini ifade eden Yazıcı, şöyle devam etti:
"Bina temelleri deniz dolgusu ile kazanılan alanda tuzlu su altında kaldığı için demir özelliğini kaybetmiş, çapı düşmüş. Hatta birçok demir parmakla kırılabilir hale gelmiş. Beton özelliğini kaybetmiş, taşıyıcı özelliği kalmamış. İnceleme yapılan binalarda hiçbir sınıfa girmeyen beton denilemeyecek sınıfa rastladık. Dolgu alanındaki binaların tamamının ömrü yarılanmış, binalar yorulmuş. İnşaat tekniğine uygun yapılmayan binalar tuzlu su altında kaldığı için risk teşkil etmekte. Bu binaların birkaçı güçlendirilebilir ama çoğunun yıkılıp yeniden yapılmasını gerekiyor. Yeniden inşa ederken tuzlu su ile temeli ayırmalıyız."
-"Depremler tetikleyici olur"
Binaların güçlendirme ve yenileme işleminin yapılmaması halinde büyük tehlikelerin Rize'yi beklediğini kaydeden Yazıcı, şunları belirtti:
"Ticaretin tamamına yakını dolgu sahası üzerinde. Bu nedenle dolgu alanında yaşam gündüzleri artıyor. Dolgu alanı üzerinde dershaneler, okullar ile bir çok kamu binası var. Sadece konut olarak düşünmemek lazım. Zamanında tedbir almazsak belkide önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde kendi başına çöken binalar görmeye başlayacağız. Bunun için depremler büyük tetikleyici olur. Karadeniz'deki göçük depremleri yeni fay hatları oluşturarak risk altına girersek o zaman Rize'yi büyük bir tehlike ve facia bekliyor demektir. Bunu beklemeden bir an önce çözümler üretmeli ve hamleler yapmalıyız."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.