Erdoğan güney afrika dönüşünde gazetecilerin sorularını cevaplandırdı
başbakan erdoğan: - "bahçeli'ye en güzel cevabı sınır ötesi operasyon yapan güvenlik güçlerimiz verdi"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, iki günlük ziyaret için gittiği Güney Afrika Cumhuriyeti'nden döndü.
Başbakan Tayyip Erdoğan, Güney Afrika dönüşünde gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
Geziyi değerlendiren Başbakan Erdoğan, "Gerek sayın Cumhurbaşkanı Zuma'yla gerekse Cumhurbaşkanı Yardımcısıyla yaptığımız görüşmeler bu arada Türk işadamlarımızın Güney Afrikalı işadamlarıyla bir araya geldiği iş forumunu değerlendirirsek verimli bir seyahat olduğu kanaatindeyim. Bu verimli seyahatin neticesini tabii öncelikle zaman içerisinde gerek vize konusunda olsun, serbest ticaret anlaşması noktasında olsun ve ya tercihli ticaret noktasında olsun bizler bunların yakın takipçisi olacağız. Ama
işadamlarımız da gerek TOBB olsun gerek işadamlarımız olsun ikili görüşmelerini eğer takip edecek olurlarsa inanıyorum ki gayet güzel bağlantılar kurulabilecektir. Ve zaten şu anda geldiğimiz nokta itibariyle sekizinci ay sonu itibariyle bugün aldığımız bilgi rakam 1.7 milyar dolara çıkmış durumda. Bu da şunu gösteriyor. Şu anda geçen yılı ciddi manada aşmış vaziyetteyiz. Demek ki yıl sonuna kadar belki de 2008 rakamlarını yakalama şansımız olabilir. Kaldı ki Güney Afrika Cumhuriyeti'yle Türkiye arasında
gerçekten iyi bir potansiyelin iyi bir sinerjinin olduğuna inanıyorum. Bunu şu anda girişimcilerimiz gerek oradaki yatırımlarıyla gerek ikili ilişkileriyle artırmaları mümkün olacaktır. Üst dizey ziyaretler de zaten karşılıklı olarak devam ediyor. Bunun da neticelerini alacağımıza inanıyorum" dedi.
"Güney Afrika ile dış ticaret anlaşması konusunda bir adım atılacak mı?' sorusuna Başbakan Erdoğan, "Son olarak sayın cumhurbaşkanı Zuma ile yaptığım görüşmede kendisine bunu ilettim. Ve kendisine yine vize konusunu da ilettim. Kendileri bu iki konuyla da özel olarak ilgileneceklerini söylediler." diye cevap verdi.
"Bugün dış politika konusunda verdiğiniz konferansta İsrail'in maslahatgüzarı da vardı. Size bir tepkisi de oldu aslında bir anlamda. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Gerçi orada cevabını verdiniz ama" şeklinde yöneltilen soruya Başbakan, "En güzel değerlendirmeyi zaten sizin yapmış olmanız lazım. Ben üzerime düşeni yaptım. Sizlerin de bu işin değerlendirmesini en iyi şekilde yapmanız lazım. Bana güzel bir pas verdi. Ben de pasın gereğini yaptım" dedi.
İsrailli diplomatın oraya gelmesi şaşırtıcı değil mi? Sorusuna ise Başbakan Erdoğan,
"Hayır orada büyükelçiler vardı. Davet edilen büyükelçiler vardı. İsrail büyükelçisi her halde Güney Afrika dışındaydı ki maslahatgüzar ikinci adam olarak katılmış oldu" dedi.
BM'nin yapısı ve beş daimi üyenin etkinliği hakkında sorulan soruya da Başbakan Erdoğan,
"Burada 193 ülkenin beş tanesi daimi üye olarak böyle bir konumdayken burada beş üyenin de her halde kendi içinde bir değerlendirme yapma imkanı doğabilir. Eğer gerçekten özgürlükçü bir dünya istiyorsak demokrasinin egemen olduğu bir dünya istiyorsak o zaman buradaki bu yanlış gidişin düzeltilmesi lazım ve bu konuda ben zamana öyle zannediyorum ki oynanamaz. Ve bu bir taraftan demokrasi diyeceksiniz bir taraftan dünya barışı diyeceksiniz, ama bir taraftan da beş ülkeyle dünyayı kilitleyeceksiniz. Böyle bir
şey olamaz, bunun ben yapılacak ciddi bir reformla düzeltileceği inancındayım. Biz sadece anlatırız. Düşüncelerimizi söyleriz ve bu konuda nasıl bir şey olabilir bunun gayreti içerisinde, yani şu anki yapıyı kuranlar bu yapıyı değiştirmesini de bilirler" şeklinde cevap verdi.
Başbakan Erdoğan, "MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin size yönelik bir eleştirisi oldu. Teröre yönelik "ciğerim yanıyor" sözüne ilişkin olarak "ciğeri yanıyorsa Kandil'e bayrak diksin" diyor. bu konuda neler diyeceksiniz?" Sorusuna da "İsterseniz ben bu soruya cevap vermeyeyim. Bu soruya zaten en güzel cevabı sınır ötesi operasyonu yapan güvenlik güçlerimiz, askerimiz en güzel şekilde verdi. Biz şu anda gereken ne varsa yapılması gereken neyse bunların hepsini yapıyoruz. Ben Sayın Bahçeli ile böyle bir
sürecin içinde bu tür ufak dalaşların içerisine, söz dalaşına, laf dalaşına girecek değilim. Eğer yapacak bir şey varsa bayrak dikmekle siz orada terörü durduramazsınız. Kandil senin ülkenin sınırları içinde değil. Bayrağı dikmişsin, terör mü dinecek? Böyle saçmalık olur mu? Bu soruları siz de sormayın, yazmayın. Bakın ne diyorum, söylesin. Onu söylemekle o durumunu ortaya koyuyor. Oraya o bayrağı diktiğinde ne olacak? Terör mü duracak? Şu anda ülkemizin her yerinde bayrağımız var. Terör duruyor mu?
Böyle bir şey sözkonusu değil. Terörü dindirmek için ne yapılabilir, ben ne yapabilirim, bunun cevabını versin. Herkesin kendine göre yapması gereken bir şey var. Bizim de yapmamız gerekenler var ki biz onları yapıyoruz. aynı şekilde ana muhalefetin, muhalefetin yapması gerekenler, STK'ların yapması gerekenler, medyanın yapması gerekenler, herkes elinden ne geliyorsa bu sürece katkıda bulunması lazım ama siz bunu yazarsanız, çizerseniz inanın bu iş durmaz. Tam terörün propagandasını yapmış olursunuz.
Sakın bu oyuna gelmeyin" dedi.
Ana muhalefet partisi lideri "Sayın Başbakan belediyeleri açıklasın, karnından konuşuyor" gibi bir açıklaması oldu. Ayrıca CHP'li belediyelerin aleyhinizde dava açacağı haberleri var. Ne diyorsunuz? Diyen gazeteciye Başbakan Erdoğan, "Artık alıştık. Bir dava nasıl açılır? Bunların hepsi bellidir. Ben burada bir şey söylüyorum. Kim hangi kuruluştan nasıl bir kredi almış, hangi vakıftan ne almış buna göre bunlar bellidir. Ana muhalefet partisinin genel başkanı da belediyelerini arasın. Siz nereden ne
aldınız, ne almadınız soruştursun. Bu o zaman ortaya çıkacaktır. Ben bir başbakan olarak Hazine'den teminat isteyen CHP'li belediyeleri biliyorum. Bunların içerisinde belki AK Partili belediyeler de vardır. Bütün mesele nedir? Bakın burada ben bir şey söylüyorum. Diyorum ki bu kurum ve kuruluşlar, bu vakıflar aynı zamanda istikamet belirliyorlar. Bunu hangi müteahhit firmaya vereceksin, ondan sonra da bu işin muvazaa kısmı başlıyor. CHP bu konuda ne yapabiliyorsa onu yapsın. CHP yalnız kendisine çekidüzen
versin. Gidişler iyi değil. Kimseye böyle dürüstlük noktasında fatura kesme gayreti içine girmesinler. Çünkü her taraflarından şu anda sıkıntı akıyor" dedi.
Diğer gazetecinin, "AK Parti'nin seezgürlükçü bir dünya istiyorsak demokrasinin egemençmen profili konusundaki araştırma basında yer aldı. Her kesimden vatandaş AK Parti'ye oy vermiş. Bunlar içinde muhafazakarlar, Türk milliyetçileri, Kemalistler var. Bu araştırma çok yankı buldu. Çok konuşuldu. Bu konuda neler diyeceksiniz?" sorusuna ise Başbakan Erdoğan, "Biz bütün bu çalışmalarımızın hepsini ciddi bilimsel kamuoyu araştırmalarıyla yapıyoruz. Bu açıklamalar kamuoyu araştırmalarının bir neticesidir. Ve
kamuoyu araştırmalarında da bizim oy tabanımız içerisinde bu tür kesimlerin olduğu ortaya çıkmıştır ve bundan dolayı da arkadaşlarımız bu açıklamayı yapmıştır. Bizim böyle bir oy tabanımız olmasa 81 ilin 78'inden milletvekili çıkaramayız. Bakın şu anda iki kişiden bir tanesinin oyunu biz alıyoruz. Eğer böyle bir duruma gelebilmişsek bu tüm Türkiye'yi kucaklamamızdan kaynaklanıyor. Sonuç da zaten buradan doğuyor. Ama diğer partilerin böyle bir durumu var mı? Bunların bir kısmı belli bir etnik unsuru kısmen
temsil ediyor. Veya belli bir bölgeden kısmen oy alıyor. Ama yine genelinden değil. Fakat AK Parti böyle değil. AK Parti Türkiye'nin yedi bölgesinin yedisinde de birinci parti. En önemli özelliğimiz bu. Bunu iyi yakalamanız lazım" şeklinde cevap verdi.
Başbakan Tayyip Erdoğan, Güney Afrika dönüşünde gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
Geziyi değerlendiren Başbakan Erdoğan, "Gerek sayın Cumhurbaşkanı Zuma'yla gerekse Cumhurbaşkanı Yardımcısıyla yaptığımız görüşmeler bu arada Türk işadamlarımızın Güney Afrikalı işadamlarıyla bir araya geldiği iş forumunu değerlendirirsek verimli bir seyahat olduğu kanaatindeyim. Bu verimli seyahatin neticesini tabii öncelikle zaman içerisinde gerek vize konusunda olsun, serbest ticaret anlaşması noktasında olsun ve ya tercihli ticaret noktasında olsun bizler bunların yakın takipçisi olacağız. Ama
işadamlarımız da gerek TOBB olsun gerek işadamlarımız olsun ikili görüşmelerini eğer takip edecek olurlarsa inanıyorum ki gayet güzel bağlantılar kurulabilecektir. Ve zaten şu anda geldiğimiz nokta itibariyle sekizinci ay sonu itibariyle bugün aldığımız bilgi rakam 1.7 milyar dolara çıkmış durumda. Bu da şunu gösteriyor. Şu anda geçen yılı ciddi manada aşmış vaziyetteyiz. Demek ki yıl sonuna kadar belki de 2008 rakamlarını yakalama şansımız olabilir. Kaldı ki Güney Afrika Cumhuriyeti'yle Türkiye arasında
gerçekten iyi bir potansiyelin iyi bir sinerjinin olduğuna inanıyorum. Bunu şu anda girişimcilerimiz gerek oradaki yatırımlarıyla gerek ikili ilişkileriyle artırmaları mümkün olacaktır. Üst dizey ziyaretler de zaten karşılıklı olarak devam ediyor. Bunun da neticelerini alacağımıza inanıyorum" dedi.
"Güney Afrika ile dış ticaret anlaşması konusunda bir adım atılacak mı?' sorusuna Başbakan Erdoğan, "Son olarak sayın cumhurbaşkanı Zuma ile yaptığım görüşmede kendisine bunu ilettim. Ve kendisine yine vize konusunu da ilettim. Kendileri bu iki konuyla da özel olarak ilgileneceklerini söylediler." diye cevap verdi.
"Bugün dış politika konusunda verdiğiniz konferansta İsrail'in maslahatgüzarı da vardı. Size bir tepkisi de oldu aslında bir anlamda. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Gerçi orada cevabını verdiniz ama" şeklinde yöneltilen soruya Başbakan, "En güzel değerlendirmeyi zaten sizin yapmış olmanız lazım. Ben üzerime düşeni yaptım. Sizlerin de bu işin değerlendirmesini en iyi şekilde yapmanız lazım. Bana güzel bir pas verdi. Ben de pasın gereğini yaptım" dedi.
İsrailli diplomatın oraya gelmesi şaşırtıcı değil mi? Sorusuna ise Başbakan Erdoğan,
"Hayır orada büyükelçiler vardı. Davet edilen büyükelçiler vardı. İsrail büyükelçisi her halde Güney Afrika dışındaydı ki maslahatgüzar ikinci adam olarak katılmış oldu" dedi.
BM'nin yapısı ve beş daimi üyenin etkinliği hakkında sorulan soruya da Başbakan Erdoğan,
"Burada 193 ülkenin beş tanesi daimi üye olarak böyle bir konumdayken burada beş üyenin de her halde kendi içinde bir değerlendirme yapma imkanı doğabilir. Eğer gerçekten özgürlükçü bir dünya istiyorsak demokrasinin egemen olduğu bir dünya istiyorsak o zaman buradaki bu yanlış gidişin düzeltilmesi lazım ve bu konuda ben zamana öyle zannediyorum ki oynanamaz. Ve bu bir taraftan demokrasi diyeceksiniz bir taraftan dünya barışı diyeceksiniz, ama bir taraftan da beş ülkeyle dünyayı kilitleyeceksiniz. Böyle bir
şey olamaz, bunun ben yapılacak ciddi bir reformla düzeltileceği inancındayım. Biz sadece anlatırız. Düşüncelerimizi söyleriz ve bu konuda nasıl bir şey olabilir bunun gayreti içerisinde, yani şu anki yapıyı kuranlar bu yapıyı değiştirmesini de bilirler" şeklinde cevap verdi.
Başbakan Erdoğan, "MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin size yönelik bir eleştirisi oldu. Teröre yönelik "ciğerim yanıyor" sözüne ilişkin olarak "ciğeri yanıyorsa Kandil'e bayrak diksin" diyor. bu konuda neler diyeceksiniz?" Sorusuna da "İsterseniz ben bu soruya cevap vermeyeyim. Bu soruya zaten en güzel cevabı sınır ötesi operasyonu yapan güvenlik güçlerimiz, askerimiz en güzel şekilde verdi. Biz şu anda gereken ne varsa yapılması gereken neyse bunların hepsini yapıyoruz. Ben Sayın Bahçeli ile böyle bir
sürecin içinde bu tür ufak dalaşların içerisine, söz dalaşına, laf dalaşına girecek değilim. Eğer yapacak bir şey varsa bayrak dikmekle siz orada terörü durduramazsınız. Kandil senin ülkenin sınırları içinde değil. Bayrağı dikmişsin, terör mü dinecek? Böyle saçmalık olur mu? Bu soruları siz de sormayın, yazmayın. Bakın ne diyorum, söylesin. Onu söylemekle o durumunu ortaya koyuyor. Oraya o bayrağı diktiğinde ne olacak? Terör mü duracak? Şu anda ülkemizin her yerinde bayrağımız var. Terör duruyor mu?
Böyle bir şey sözkonusu değil. Terörü dindirmek için ne yapılabilir, ben ne yapabilirim, bunun cevabını versin. Herkesin kendine göre yapması gereken bir şey var. Bizim de yapmamız gerekenler var ki biz onları yapıyoruz. aynı şekilde ana muhalefetin, muhalefetin yapması gerekenler, STK'ların yapması gerekenler, medyanın yapması gerekenler, herkes elinden ne geliyorsa bu sürece katkıda bulunması lazım ama siz bunu yazarsanız, çizerseniz inanın bu iş durmaz. Tam terörün propagandasını yapmış olursunuz.
Sakın bu oyuna gelmeyin" dedi.
Ana muhalefet partisi lideri "Sayın Başbakan belediyeleri açıklasın, karnından konuşuyor" gibi bir açıklaması oldu. Ayrıca CHP'li belediyelerin aleyhinizde dava açacağı haberleri var. Ne diyorsunuz? Diyen gazeteciye Başbakan Erdoğan, "Artık alıştık. Bir dava nasıl açılır? Bunların hepsi bellidir. Ben burada bir şey söylüyorum. Kim hangi kuruluştan nasıl bir kredi almış, hangi vakıftan ne almış buna göre bunlar bellidir. Ana muhalefet partisinin genel başkanı da belediyelerini arasın. Siz nereden ne
aldınız, ne almadınız soruştursun. Bu o zaman ortaya çıkacaktır. Ben bir başbakan olarak Hazine'den teminat isteyen CHP'li belediyeleri biliyorum. Bunların içerisinde belki AK Partili belediyeler de vardır. Bütün mesele nedir? Bakın burada ben bir şey söylüyorum. Diyorum ki bu kurum ve kuruluşlar, bu vakıflar aynı zamanda istikamet belirliyorlar. Bunu hangi müteahhit firmaya vereceksin, ondan sonra da bu işin muvazaa kısmı başlıyor. CHP bu konuda ne yapabiliyorsa onu yapsın. CHP yalnız kendisine çekidüzen
versin. Gidişler iyi değil. Kimseye böyle dürüstlük noktasında fatura kesme gayreti içine girmesinler. Çünkü her taraflarından şu anda sıkıntı akıyor" dedi.
Diğer gazetecinin, "AK Parti'nin seezgürlükçü bir dünya istiyorsak demokrasinin egemençmen profili konusundaki araştırma basında yer aldı. Her kesimden vatandaş AK Parti'ye oy vermiş. Bunlar içinde muhafazakarlar, Türk milliyetçileri, Kemalistler var. Bu araştırma çok yankı buldu. Çok konuşuldu. Bu konuda neler diyeceksiniz?" sorusuna ise Başbakan Erdoğan, "Biz bütün bu çalışmalarımızın hepsini ciddi bilimsel kamuoyu araştırmalarıyla yapıyoruz. Bu açıklamalar kamuoyu araştırmalarının bir neticesidir. Ve
kamuoyu araştırmalarında da bizim oy tabanımız içerisinde bu tür kesimlerin olduğu ortaya çıkmıştır ve bundan dolayı da arkadaşlarımız bu açıklamayı yapmıştır. Bizim böyle bir oy tabanımız olmasa 81 ilin 78'inden milletvekili çıkaramayız. Bakın şu anda iki kişiden bir tanesinin oyunu biz alıyoruz. Eğer böyle bir duruma gelebilmişsek bu tüm Türkiye'yi kucaklamamızdan kaynaklanıyor. Sonuç da zaten buradan doğuyor. Ama diğer partilerin böyle bir durumu var mı? Bunların bir kısmı belli bir etnik unsuru kısmen
temsil ediyor. Veya belli bir bölgeden kısmen oy alıyor. Ama yine genelinden değil. Fakat AK Parti böyle değil. AK Parti Türkiye'nin yedi bölgesinin yedisinde de birinci parti. En önemli özelliğimiz bu. Bunu iyi yakalamanız lazım" şeklinde cevap verdi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.